Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5597
Karar No: 2019/3773
Karar Tarihi: 29.04.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/5597 Esas 2019/3773 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/5597 E.  ,  2019/3773 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.12.2010 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.05.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ... vekili, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığı 29.12.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.12.2008 tarih, 2008/627 Esas, 2008/600 Karar sayılı kararı ile tanınmasına ve tenfizine karar verilen, ... Yüksek Mahkemesinin 76/2 kayıt numaralı, 82 teslim etme sayılı 19.04.1982 tarihli mirasçılık belgesi ile ... Yüksek Mahkemesinin 137/21 tescil numaralı, 08.03.2003 tarihli 1/21 cilt, 137 sayfa numaralı mirasçılık belgesinin Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, Suudi Arabistan ile Türkiye Cumhuriyeti arasında karşılıklılık bulunmadığını, Suudi Arabistan vatandaşı davalıların satın alma veya miras yoluyla taşınmaz mal edinmesinin mümkün olmadığını açıklayarak yargılamanın yenilenmesi ile birlikte tanıma ve tenfiz kararının kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamasında davacı vekili; tanınmasına ve tenfızine karar verilen mirasçılık belgelerinin tamamen hukuka aykırı olduğunu, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 34. maddesi hükmüne göre tanıma ve tenfız kararı verilebilmesi için yabancı mahkemeden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan bir ilamın bulunması gerektiğini açıklayarak hukuka aykırı tanıma kararının iptalini ıslah yoluyla istemiştir.
    Davalılar vekili dosya kapsamındaki yazılı ve sözlü beyanlarında özet olarak; somut olayda yargılamanın iadesi koşullarının oluşmadığını, davanın ve kararın niteliği ile bağdaşmayan isteğin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece ilk olarak, davacı tarafından gerek yargılamanın yenilenmesi yolu ile, gerek yasanın amir hükmünde belirlenen şartların gerçekleşmemiş olması nedeniyle iptali talep edilen kararın, yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş olan mirasçılık belgelerinin tanınması ve tenfizine ilişkin olduğu, tanıma ve tenfizine karar verilen yabancı mahkeme kararının gerçeği yansıtmadığı ve tanıma kararının yasaya aykırı olarak verildiği, incelenmesinin de mahkemenin yetkisinde olmadığı ve mahkemenin kendi vermiş olduğu kararın usulsüzlüğünden bahisle iptal etmesinin mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ... vekili tarafından temyizi üzerine; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2011/7822 Esas, 2011/8489 Karar ve 29.12.2011 tarihli kararı ile; davacı kayyımın hatalı olduğunu öne sürdüğü yabancı mirasçılık belgesinin ortadan kaldırılmasını sağlama amacıyla yabancı mirasçılık belgesinin tanınması ve tenfizine ilişkin Türk Mahkemesi kararının iptalini istediği gözetilerek davanın mirasçılık belgesinin iptali davası olarak nitelendirilmesi, bu tür davalara bakmanın Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken davadaki amaç göz ardı edilerek yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi bozma ilamına uyarak 2012/62 Esas, 2012/152 Karar ve 08.03.2012 tarihli kararı ile; görevsizlik kararı vererek dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; karar temyiz edilmeksizin 24.04.2012 tarihinde kesinleşmiş ve talep üzerine dosya ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1033 sayılı esasına tevzi edilerek yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmiştir.
    Hazine vekili ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1033 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği 25.09.2012 havale tarihli dilekçesi ile; taşınmazın kayyımla idaresi için gereken 10 yıllık sürenin dolduğunu, bu nedenle üzerinde kayyımlık şerhi bulunan taşınmazların mülkiyetinin Hazine"ye intikalin söz konusu olabileceğini açıklayarak davacı kayyımın yanında fer"i müdahil olarak davaya katılma talebinde bulunmuştur.
    Mahkemece, miras bırakan ... ölüm tarihi olan 25.02.2003 tarihinden daha sonra, 19.07.2003"te yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasanın somut olayda uygulanma olanağı bulunmadığı, mirasın açıldığı tarihteki hükümlere göre; Suudi Arabistan uyruklu mirasçıların Türkiye’deki taşınmazı miras yolu ile iktisap etmesine imkan olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/627 Esas, 2008/600 Karar sayılı 31.12.2008 tarihli kararı ile tanınarak geçerlilik kazanan 08.03.2003 tarih 137/21 tescil numaralı veraset belgesinin iptaline, miras bırakan ... "in tüm mal varlığının ileride meydana gelebilecek mirasçıların miras sebebiyle istihkak hakları saklı kalmak kaydıyla murisin mirasını tamamen tek mirasçı Hazineye aidiyetine verasetin bu suretle sübutuna karar verilmiştir. Davalılar vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.06.2014 tarihli, 2013/20799 Esas, 2014/13665 Karar sayılı ilamında, Hail Yüksek Mahkemesince verilen mirasçılık belgesi hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemesinin doğru olmadığı, ... Yüksek Mahkemesinin 76/2 kayıt numaralı, 82 teslim etme sayılı 19.04.1982 tarihli mirasçılık belgesinde pay verilen ve davalılar dışında kalan kök mirasbırakan ..."in tüm mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiği, somut olayda 4721 sayılı TMK"nin 501. (743 sayılı TKM"nin 448) maddesi hükmüne göre Hazine"nin mirasçılığının yeniden değerlendirilmesi ve kök mirasbırakan ... ile alt mirasbırakan ... "in ve veraset belgelerinde adı geçen mirasçılarının Suudi Arabistan uyruklu oldukları gözetilerek, miras meselesinin mirasbırakanlar açısından Suudi Arabistan mevzuatının uygulanıp uygulanamayacağının mahkemece değerlendirilmesi yapılmalı ve belgenin de buna göre düzenlenmesi gerekeceğinden Uluslararası Özel Hukuk Dalında öğretim görevlisi, yabancı unsurlu mirasçılık ilişkileri konusunda uzman ve taşınmazların paylaşımı konusunda bilirkişi uzman üç kişilik hukukçu bilirkişi heyetine inceleme yaptırılması hususu da düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK"nin 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
    Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir (TMK md.7). Hakim çekismesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
    Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
    Yabancıların taşınmaz edinimi ve mirasçılığı Türk Hukukunda sıklıkla mevzuat değişikliklerine konu olmuş olup Cumhuriyet"ten önceki dönemde 1868 tarihine kadar Osmanlı Devletinde bir kısım istisnalar hariç yabancı gerçek kişilerin taşınmaz mal edinmelerine ilişkin bir hak tanınmamıştır. 08.06.1868 tarihinde kabul edilen "Tebaa-i Ecnebiyenin Emlâke Mutasarrıf Olmaları Hakkında Kanun" (Safer Kanunu) ile buna dayalı imzalanan 09.06.1868 tarihli Protokol uyarınca Hicaz toprağı hariç Fransa, İsveç, Norveç, Belçika, İngiltere, Avusturya, Danimarka, Prusya, İspanya, Yunanistan, Rusya, İtalya, Felemenk, ABD, Portekiz, İran ve Romanya vatandaşlarının Osmanlı tebasıyla eşit durumda bulundukları kabul edilmiş ve bu durum kapitülasyonların kaldırılması hakkındaki kanunun yürürlüğe girdiği 1914 yılına kadar devam etmiştir. 24.07.1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile yabancıların taşınmaz edinmelerinde karşılıklılık aranacağı hükme bağlanmıştır. 22.12.1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesinde sınırlamaya ilişkin diğer kanuni hükümler saklı kalmak üzere ve karşılıklı olmak şartıyla yabancı gerçek kişilere Türkiye"de taşınmaz edinme ve miras hakkı tanınmıştır. 6302 sayılı Yasa ile Tapu Kanununun 35. maddesinde değişiklik yapılarak yabancı uyruklu gerçek kişilerin edindikleri taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanının özel mülkiyete konu ilçe yüzölçümünün yüzde onunu ve kişi başına ülke genelinde otuz hektarı geçemeyeceği belirtilmiştir.
    Somut olayda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/20799-2014/13665 E.K. sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin dosyaya sunduğu 06.08.2015 havale tarihli dilekçede, ... Yüksek Mahkemesi"nin 76/2 kayıt numaralı, 82 teslim etme sayılı 19.04.1982 tarihli mirasçılık belgesindeki mirasçıların ve vekaletlerinin ekli olduğu belirtilmişse de anılan kişilerin kök muris ...’in mirasçısı olduklarına dair resmi bilgi ve belgenin bulunmadığı, dilekçe ekinde mirasçı oldukları iddiasıyla vekaletleri bulunan ... R., ..., ..., ... evlatları ... ve ..., ..., ...i, ..., ..., ..., ..., ...’ın gerekçeli kararda neden davalı olarak gösterilmediğine dair gerekçenin bulunmadığı görülmektedir. Mahkemece, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmeden işin esasının incelenmesine geçildiği anlaşılmaktadır.
    Ayrıca, mahkemece ... Yüksek Mahkemesi"nin 137/21 tescil numaralı, 08.03.2003 tarihli 1/21 cilt, 137 sayfa numaralı mirasçılık belgesi sahibi 25.02.2003’te vefat eden muris ..."in ölüm tarihinde Ülkemiz ile Suudi Arabistan arasında taşınmazların miras yoluyla intikaline ilişkin olarak hukuki veya fiili karşılıklılık mevcut olup olmadığı araştırılmıştır. Ancak, A... Yüksek Mahkemesi"nin 76/2 kayıt numaralı, 82 teslim etme sayılı 19.04.1982 tarihli mirasçılık belgesinde mirasçıları belirlenen kök muris ... ’in ölüm tarihinde taşınmazların miras yoluyla intikaline ilişkin olarak hukuki veya fiili karşılıklılık mevcut olup olmadığı bulunup bulunmadığı araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
    Üstelik, bozma ilamından sonra görevlendirilen bilirkişilerden ... ile ... ’a ait UYAP ‘ta 04.04.2017 tarihli bilirkişi yemin ve dosya teslim tutanağı bulunmasına rağmen dosya içerisinde ıslak imzalı evrak bulunmamaktadır. Ayrıca bilirkişilere görev yaptıkları Anabilim dalı ve bilim dalı belirtilmediğinden bozma ilamında belirtilen “….Uluslararası Özel Hukuk Dalında öğretim görevlisi, yabancı unsurlu mirasçılık ilişkileri konusunda uzman ve taşınmazların paylaşımı konusunda bilirkişi uzman üç kişilik hukukçu bilirkişi heyetine inceleme yaptırılması…” şartının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği de denetlenememektedir.
    O halde mahkemece yapılması gereken ilk iş, ... Yüksek Mahkemesinin 76/2 kayıt numaralı, 82 teslim etme sayılı 19.04.1982 tarihli mirasçılık belgesindeki mirasçılara ait mirasçılık belgelerinin teminiyle taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı denetlenmelidir. Kök muris ...’in ölüm tarihi olan 03.04.1943 tarihinde Ülkemiz ile Suudi Arabistan arasında taşınmazların miras yoluyla intikaline ilişkin olarak hukuki veya fiili karşılıklılık mevcut olup olmadığına dair yazı cevabı geldikten sonra, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirtildiği gibi Uluslararası Özel Hukuk Dalında öğretim görevlisi, yabancı unsurlu mirasçılık ilişkileri konusunda uzman ve taşınmazların paylaşımı konusunda bilirkişi uzman üç kişilik hukukçu bilirkişi heyeti belirlenmeli, HMK’nin 266-287. maddelerinde belirtilen usullere uygun şekilde görevlendirilmeleri yapılarak dosya üzerinden rapor alınmalı, dosyadaki diğer deliller de birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi