Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3796
Karar No: 2015/15122
Karar Tarihi: 27.04.2015

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/3796 Esas 2015/15122 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2014/3796 E.  ,  2015/15122 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, davalıya ait iş yerinde 2002 yılının Şubat ayından itibaren çalışmaya başladığı, işveren tarafından kendisinin haberi olmadan sık sık işe giriş çıkış yapmış gibi gösterildiği, kalçasındaki kirst sebebiyle hastaneye gitmek üzere işverenden izin istediği, ancak tatil olduğu için muayane olamadığı daha sonra tekrar vizite almak için işverenlerle görüştüğünde "senin çıkışın verildi, bir daha gelme" denilerek, 2.000,00 TL ödeme yapıldığını, hem kendisine izin verilip, hem de çıkışını vermelerinin kanuna aykırı olduğunu belirterek, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin fazla çalışma, bayram ve genel tatil ücretlerinin tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin iş sözleşmesinin haklı sebeple sona erdiğinin, ayrıca tüm ödemelerin yapıldığına dair ibranamelerin alınmış olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, işverence gösterilen fesih sebebinin haklı olmadığı ve ibranamelerin de geçerli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Davacı tarafın temyiz talepleri yönünden: Dosya içeriğinden, mahkemece taraflara tanıklarını bildirmeleri için süre verildiği davacı tarafın tanıklarını süresinde dosya içine sunmuş olduğu anlaşıldığından davacı tanıklarının yönetimine uygun olarak dinlenmesi ve hizmet süresinin davacı iddiası gibi kesintisiz mi yoksa davalı beyanı gibi kesintili biçimde olup olmadığı ile diğer alacaklar yönünden tanık beyanları da dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, tanık dinletme isteğinin karara dahi bağlanmadan yerine getirilmemesi savunma hakkının kısıtlanmasına yol açmıştır. Mahkemece davacı tarafın savunma hakkı kısıtlanarak yargılama yapılıp karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2-Davalı tarafın temyiz talepleri yönünden:
    A- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık ibranamelerin geçerliliği yönündendir.
    İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir.
    İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkündür.
    İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
    İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
    Öte yandan mülga 818 sayılı Kanun"un 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin, mülga 818 sayılı Kanun"un 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu sebeple, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
    Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
    Yine, işçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
    İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.01.2010 tarihli 2009/9-586 esas 2010/31 karar).
    Somut olayda, dosya içerisinde bulunan davacının sigorta kurum kayıtlarına göre 07.06.2002-10.11.2007 ve 04.12.2007-14.11.2010 tarihleri arasında çalışması bulunduğu görülmektedir. Dosyada davacının imzasına havi, 10.11.2007 ve 14.11.2010 tarihli iki ibraneme mevcuttur. Düzenlenen ibranamelerin imza yönünden geçerliliği konusunda uyuşmazlık Jandarma Bölge Kriminal Amirliğinin imza incelemesi ile giderilmiştir. Her ne kadar 14.11.2010 tarihli ibraname sair haklar biçiminde genel ifade taşımakla ödemeye ispat kabul edilemese de 10.11.2007 tarihli ilk çalışmanın sona erdiği dönem alınan ve alacak kalemlerini bildiren ibranamenin makbuz niteliğinde kabul edilmemesi uygun olmamıştır. Mahkeme tarafından ibranamede bildirilen ödemeler mahsup edilerek karar verilmelidir.
    B-Davacı işçinin ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fesih bildirimi karşı tarafa ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. Ulaşma, muhatabın hâkimiyet alanına girdiği andır.
    Somut olayda; dosya kapsamında 10.09.2007 tarihli, davacı imzalı "10.11.2007"de iş akdiniz feshedilecektir, bugünden itibaren iş arama sürelerini günlük 2 saat toplam 8 hafta kullanmanızı beyan ederiz" ve de 15.09.2010 tarihli, davacı imzalı "14.11.2010"da iş akdiniz feshedilecektir, bugünden itibaren iş arama sürelerini günlük 2 saat toplam 8 hafta kullnmanızı beyan ederiz" şeklinde belgeler mevcuttur. Mahkemece de davacının iş sözleşmesinin 10.11.2007 ve 14.11.2010 tarihlerinde sona erdiğinin kabulü karşısında, davacının fesihten haberdar olduğu tarihten ihbar süresi kadar bir süre çalışmaya devam ettiği anlaşılmıştır. Bu sebeple davacıya ihbar süresi kullandırılmış olup, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekmektedir. Davacının ihbar tazminatı isteğinin kabul edilerek hüküm altına alınması isabetsizdir.
    SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi