Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/11194
Karar No: 2020/7367
Karar Tarihi: 07.12.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/11194 Esas 2020/7367 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/11194 E.  ,  2020/7367 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, avukat olduğunu, davalı ile aralarında yaptıkları avukatlık ücret sözleşmesi uyarınca dava dışı Çarıklar Belediyesi hakkında meni müdahale ve kal davası açtığını, ardından da kendisinden önce başlatılan icra dosyasında işlemlerde bulunduğunu, belediye tarafından davalıya ait taşınmaz üzerine konulan kamulaştırma şerhinin cebri icra ve hukuki girişimler sonucu kaldırıldığını, davalının ise sözü edilen bu taşınmazı sattığını ve bu şekilde davanın konusuz kaldığını, davalının istediği sonucu elde ettiği halde tarafına avukatlık ücretini ödemediği gibi kendisini de vekillikten azlettiğini, avukatlık ücretinin tahsili için başlattığı takibe ise davalının haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/645 E. sayılı dosyasının davacı tarafından açılmadığı, hatta dosya arasına vekaletname dahi sunulmadığını, Bozyazı icra dosyasında taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılması için nasıl işlemler yapıldığının belirtilmediğini, mülkiyeti müvekkile ait taşınmazı davacının bulduğu alıcılara satmadığı için davacının bir nevi cezalandırma maksadıyla hareket ettiğini, taşınmaz satışından sonra davacıya tüm dava ve nevileri için 25.000,00 TL, dava harç ve avansı için 8.000,00 TL ve kamulaştırma şerhini kaldırdığı için de 15.000,00 TL fazladan ödeme yapıldığını, avukatlık ücret sözleşmesindeki imzanın müvekkile ait olmadığını belirterek; davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile, Anamur İcra Müdürlüğü"nün 2012/968 sayılı takip dosyasına yapılan itiraz iptal edilerek takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dava, avukatlık ücret alacağının tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389. (Türk Borçlar Kanunu 505.md) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine (Türk Borçlar Kanunu 506.md) göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir
    kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
    Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı avukat ile davalı arasında 11.06.2010 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi yapıldığı, sözleşme konusunun açılacak men"i müdahale ve kal davası ile ilgili olup 25.000,00 TL avukatlık ücretinden 5.000,00 TL"sinin mahsuben alındığının sözleşmeye işlendiği, davalıya vekaleten Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/645 E. sayılı dosyasına açılan müdahalenin men"i ve kal istekli davanın yargılaması sırasında davalının 21.05.2012 tarihli azilname ile davacıyı vekillikten azletiği anlaşılmaktadır. Bu durumda azlin haklı nedene dayanıp dayandığının değerlendirilmesi gerekeceği ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği açıktır. Ne var ki, mahkemece azlin haklı olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır. Diğer yandan, davalı taraf avukatlık ücretini davalıya fazlasıyla ödediğini, ikinci kez vekalet ücretinin tahsiline çalışıldığını belirterek, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetçi olmuştur. Başsavcılık makamınca davacı avukat hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 58. madde uyarınca görevi kötüye kullanma suçundan istenilen soruşturma izni Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nce reddedilmiş ise de, Ankara 6.İdare Mahkemesi"nin 17.05.2017 gün 2015/3030 e., 2017/1738 k. sayılı kesinleşmiş kararı ile soruşturma izni verilmemesine ilişkin 31.08.2015 tarih 5370 sayılı işlemin iptal edildiği görülmektedir. Eldeki davada ileri sürülen husus, ceza yargılamasına konu edildiğine göre, oradan çıkan sonucun, davanın seyrini etkileyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davalının şikayetiyle ilgili ceza mahkemesine açılmış bir dava olup olmadığı, açılmış ise ne tür bir karar verildiği hususları değerlendirilerek, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
    2- Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi