8. Hukuk Dairesi 2017/16209 E. , 2020/182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davaca üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, çek iptali için açtıkları davanın kabulüne ve çek bedelinin hesaba yatırılarak bedelinin tevdi edilmesine karar verildiğini, ancak Yapı Kredi Bankasının icra dosyalarından gelen haciz müzekkerelerini, çek bedelinin tevdi edildiği blokeli hesaba da uyguladığını ve hacizleri gerekçe göstererek paranın taraflarına ödenmediğini, oysaki borçlu şirketin 04.12.2015 tarihinde iflasına karar verildiğini, ancak kendilerinin zayi kararını bankaya ibraz ettikleri tarihte borçlu şirketin henüz iflasına karar verilmediğini, tevdi mahalli tayini suretiyle yatırılan paranın haczedilemeyeceğini belirterek, çek bedeli olan 78.000.TL üzerindeki istihkak iddialarının kabulü ile iflas masasından çıkartılarak davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinden yapılan yargılama sonunda davacının talebiyle ilgili İcra Müdürlüğünce henüz iflas idaresi oluşmadığından iflas idaresi oluştuktan sonra işlem yapılmasına ve karar verilmesine yer olmadığına dair 19/01/2016 tarihinde karar verildiği, kararın davacı vekiline 05/05/2016 tarihinde tebliğ olunduğu, her ne kadar dava iflastan doğan istihkak davası olarak açılmış ise de, bu davanın nispi harca tabi olduğu halde maktu harç yatırıldığı, bu tür davaların 2. alacaklılar toplantısından sonra verilecek kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde açılması gerektiği halde henüz böyle bir toplantı yapılmadığı, iflastan doğan istihkak davasının ikame şartlarının oluşmadığı, bu halde davacının talebinin İcra (İflas) Müdürlüğü karar ve işlemini şikayet olarak nitelendirildiği, iflas müdürlüğünün karar ve işleminin de usul ve yasaya uygun olup, davacının hukuken korunmaya değer menfaati görülmediğinden şikayetin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nin 228 maddesi uyarınca açılan iflasta istihkak iddiasına ilişkindir.
İstihkak davalarına İİK’nin 97/11. maddesi uyarınca genel hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır. İcra hakimi, tarafların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için, yöntemine uygun biçimde davet etmeden hüküm veremez.
Basit yargılama usulünü düzenleyen HMK"nin 317 ve devamı maddelerinde belirtilen usul çerçevesinde yargılama yapılıp hüküm verilmesi gerekir.
Bu durum, Anayasa’nın 36. maddesi ile teminat altına alınan ve 18.05.1954 tarihinde ana metnini imzalayıp, 25.09.1989 tarihli ve 89/14563 sayılı kararnameyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bağlayıcı yetkisini tanıyan Ülkemizde de geçerlilik kazanmış bulunan AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da bir gereğidir.
Her ne kadar 01.10.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin “Ön İnceleme ve Tahkikat” başlıklı 320. maddesinin 1. fıkrasında 1086 sayılı HUMK’ndaki düzenlemelerden farklı olarak: “(1) Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir…” düzenlemesine yer verilerek basit yargılama usulüne tabi davalar açısından duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesi olanağı getirilmişse de; mahkemelerce bu hükmün uygulanacağı haller tayin edilirken, özellikle iddia ve savunma haklarının kısıtlanması sonucunu yaratacak uygulamalardan kaçınılması ve her olayın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Somut olaya gelince, davacı üçüncü kişi, tevdi mahalli tayini suretiyle yatırılan ve iflas idaresince haczedilen çek bedeline ilişkin olarak istihkak iddiasında bulunmuştur. Bu durumda Mahkemece duruşma açılarak, taraflara duruşma gün ve saati tebliğ olunarak, iddia ve savunma çerçevesinde kanıtların toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde duruşma açmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve bozma nedenine göre davacı üçüncü kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.