12. Ceza Dairesi 2020/4465 E. , 2021/5812 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Şantaj, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret
Hükümler : 1-Şantaj suçundan TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 107/1, 43, 62/1, 52/2, 53/1-2-3, 58/6-7. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 134/2-1, 43, 62/1, 53/1-2-3, 58/6-7. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Hakaret suçundan TCK’nın 125/1, 43, 62/1, 58/6-7.maddeleri gereğince mahkumiyet
Şantaj, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A)Şantaj suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Mağdur ...’in, sanık ...’in eşi adına kayıtlı facebook hesabından kendisine gönderilen arkadaşlık teklifini kabul edip, facebook üzerinden görüştüğü kişinin sanığın eşi değil, sanık olduğunu anladıktan ve yurt dışında çalışan eşinin sanıkla olan arkadaşlık ilişkisini öğrenmesinden sonra, mağdurun sanıkla olan ilişkisini bitirmek istemesine rağmen sanığın, mağdura, kendisiyle olan birlikteliğini devam ettirmemesi halinde, ele geçirdiği özel görüntülerini eşine ve yakınlarına ifşa edeceği tehditleriyle şantajda bulunduğu ve mağduru kendisi ile buluşmaya zorladığı iddialarına konu olayda;
Sanığın üzerine atılı zincirleme şekilde şantaj suçunun sübut bulduğuna ve eylemin hukuki nitelendirmesine yönelik mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş, TCK"nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanun"un 3/1. madde ve fıkrası gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamış, T.C. Anayasa Mahkemesinin TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B) Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Mağdur ... asıl dava dosyasındaki 08.02.2012 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olup, davaya katılmak istemediğini beyan ettiği, birleşen dava dosyasındaki 07.02.2012 tarihli duruşmada davaya katılma talebinde bulunmadığı, davaya katılan olarak kabulü ile ilgili hakkında verilmiş bir karar da bulunmadığı halde, mağdur ...’in, gerekçeli karar başlığında, “Katılan” olarak gösterilmesi; ayrıca, sanık hakkında düzenlenen iddianamelerle dosya kapsamına göre, 20.06.2011-25.07.2011 olan suçların işlendiği tarihin, gerekçeli karar başlığına, “13/07/2011” olarak yazılması suretiyle CMK’nın 232/2-b-c madde, fıkra ve bentlerine uyulmaması,
2- Sanık ...’in, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdiren mağdur ...’le tekrar iletişim kurma çabalarına olumlu yanıt alamadığı ve mağdur ...’le aralarında anlaşmazlık çıktığı dönemde, mağdur ...’in fiziksel mahremiyetine ilişkin özel fotoğraflarını, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde açtığı ... isimli hesapta, değişik zamanlarda yayımlayarak, zincirleme şekilde görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu, aynı facebook hesabından paylaştığı mağdur ...’in onur, şeref ve saygınlığını rencide eden ibarelerle mağdur ...’e ve kullanımındaki cep telefonundan gönderdiği mesajlarla da mağdur ...’in eşi olan diğer mağdur ...’a yönelik zincirleme şekilde hakaret suçunu işlediği iddialarına konu olayda;
TCK"nın 6/1-g madde, fıkra ve bendinde ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmiş olması karşısında, sanık hakkında, suç tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a)Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b)Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, mağdur ...’e yönelik görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ile hakaret suçlarından kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanığın, ... isimli facebook hesabından paylaştığı mağdur ...’in onur, şeref ve saygınlığını rencide eden ibarelerle mağdur ...’e ve kullanımındaki cep telefonundan gönderdiği mesajlarla da mağdur ...’in eşi olan diğer mağdur ...’a yönelik zincirleme şekilde hakaret suçunu işlediği iddia edilmesine ve hükme esas alınan mesajlar mağdur ...’ın cep telefonuna gönderilmesine rağmen mağdur ...’a yönelik eylemle ilgili ayrıca hüküm kurulmaksızın, ... isimli facebook hesabından paylaşılan ibarelerden ve mağdur ...’ın cep telefonuna gönderilen mesajlardan dolayı yalnızca mağdur ...’e yönelik hakaret suçunun işlendiğine dair yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
b Sanığın sübutu kabul edilen hakaret suçunun yasal unsurlarının tarif edildiği TCK"nın 125/2. madde ve fıkrasının, yaptırım yönünden aynı maddenin birinci fıkrasına atıfta bulunmasından dolayı sanık hakkında hakaret suçundan temel ceza belirlenirken uygulanan kanun maddesinin, “TCK"nın 125/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun"un 125/1. madde ve fıkrası” şeklinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
c) TCK"nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. madde ve fıkrası gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, hakaret suçundan temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
d) TCK"nın 134. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK"nın 134/2. madde ve fıkrasında yapılan değişiklikle temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK"nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, suç tarihinde yürürlükte bulunan düzenleme nazara alınmaksızın, sanık hakkında TCK"nın 134/2-1. madde, fıkra ve cümlesi uyarınca 2 yıl hapis cezası tayin edildiği açıklanarak, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
e) Sanığa, TCK"nın 134/2 ve 43. madde ve fıkraları gereğince belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezasından, aynı Kanun"un 62/1. madde ve fıkrası gereğince 1/6 oranında indirim yapılması sonucunda, 2 yıl 1 ay hapis cezası hükmetmek yerine, TCK"nın 61. maddesine aykırılık oluşturacak şekilde, yılın aylara dönüştürülüp, 1 yıl 13 ay hapis cezasına hükmolunarak, eksik ceza tayini,
f) Sanığın, mağdur ...’e yönelik hakaret eylemini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlemiş olması karşısında, TCK"nın 125/4. madde ve fıkrasının uygulama koşullarının gerçekleştiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurularak, hakaret suçundan sanığa eksik ceza tayini,
g) Sanık hakkında kasten işlemiş olduğu hakaret suçundan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK"nın 53/1. madde ve fıkrasında öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hüküm ile ilgili olarak T.C. Anayasa Mahkemesinin TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4- Bozma ilamına uyulması halinde;
Sanığa isnat edilen mağdur ...’a yönelik hakaret eyleminin, 5237 sayılı TCK"nın 125. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hakaret suçuna ilişkin olduğu, hakaret suçu için TCK"nın 125. maddesinin 2. fıkrasının yollamasıyla aynı maddenin 1. fıkrasında temel ceza miktarının “üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK"nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa"ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarları yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 15.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.