Esas No: 2021/1569
Karar No: 2021/1709
Karar Tarihi: 17.05.2021
Danıştay 13. Daire 2021/1569 Esas 2021/1709 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/1569
Karar No:2021/1709
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1-… İnşaat ve Ticaret A.Ş.
2-… İnşaat Taahhüt Hazır Beton Turizm Sanayi ve
Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … (…) Genel Müdürlüğü
VEKİLLERİ : Av. …Av. …
Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) 7. Bölge Müdürlüğü’nce 29/01/2020 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen "Tokat-Zile Yünlü Göleti İkmali İşi" ihalesinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca tüm tekliflerin reddedilerek iptaline ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce Dairemizin 17/09/2020 tarih ve E:2020/1630, K:2020/2145 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davalı idarenin savunmasında ihalenin iptal gerekçesinin "Tokat - Zile Yünlü Göleti gövde aksına dik olarak bulunan Devlet Karayolunun deplase edilmesi ile ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğü ve DSİ Genel Müdürlüğü arasında protokol şartlarının oluşmaması ve ilgili işin inşaatına başlanamayacağı" olarak belirtildiği görüldüğünden 20/01/2021 tarihli ara kararıyla Karayolları Genel Müdürlüğü'nden "Karayolları Genel Müdürlüğü ile DSİ arasında söz konusu bölge için bir protokol yapılıp yapılmadığı, yapılmadıysa bu yönde DSİ tarafından bir girişimde veya talepte bulunulup bulunulmadığı, bulunulmuş ise ilgili bilgi ve belgelerinden gönderilmesinin istenildiği", verilen cevapta; "Zile Yünlü Göleti" Bölge Müdürlüğümüz ağında bulunan 60-54 kontrol kesim numaralı Amasya İl Sınırı-Kervansaray-Zile İl Yolu Km:18+000 üzerinde bulunduğu, göletin gerek gövde yapısının yol üzerinde olması ve gerekse rezervuarın da yolun bir kısmını su altında bırakacak olması bu nedenle söz konusu yolu kesintiye uğratacak olması nedeniyle DSİ tarafından rölekasyon projesi hazırlandığı, rölekasyon yolunun yapım maliyetinin baraj maliyetini geçeceği düşüncesi ile DSİ tarafından şifahi olarak yolun yapımının Karayolları Genel Müdürlüğü'nce yapılmasının istenildiği, ancak protokol yapılması için herhangi resmi bir başvuruda bulunulmadığı, DSİ tarafından işin sırasında kullanılması amacıyla servis yolu yapıldığı, bu yolunda rölekasyon yolu olarak değerlendirmesinin şifahi olarak talep edildiği, ancak bahse konu servis yolu Karayolları geometrik ve geoteknik standartları yönünden yol ihtiyacını karşılayacak durumda olmadığı bu nedenle rölekasyon yolu olarak değerlendirilmeyeceği kanaatine varıldığı, söz konusu servis yolunun rölekasyon yolu olmaması nedeniyle protokol şartları sağlanamadığı ve protokol yapılamadığının" bildirildiği, bu durumda, davalı idare ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasında arasında protokol şartlarının oluşmaması nedeniyle yol inşaatına başlanamayacağı görüldüğünden, 4734 sayılı Kanun'un 39. maddesinde ihaleyi yapan idareye verilen takdir yetkisinin, uyuşmazlığa konu ihalede kamu yararı ve hizmet gerekleri göz önünde bulundurularak kullanıldığı, yine aynı Kanun'un 5. maddesinde belirtilen ihtiyaçların uygun şartlarda ve zamanında karşılanması ile kaynakların verimli kullanılması ilkelerine uygun olarak hareket edildiği anlaşıldığından, bütün tekliflerin reddedilerek ihalenin iptal edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, idarenin haklı gerekçesi olmaksızın ihaleyi iptal yetkisinin bulunmadığı, talep edilmesine rağmen iptal gerekçesinin açıklanmamasının işlemi tek başına hukuka aykırı hâle getirdiği, 4734 sayılı Kanun’un 39. maddesi uyarınca ihalenin iptal gerekçelerinin bildirilmesinin zorunlu olduğu, bu durumun işlemi sebep unsuru yönünden hukuken sakatladığı, ihaleyi iptal etme konusundaki takdir yetkisinin sınırsız ve mutlak olmadığı, bu yetkinin her ihalenin kendi şartları içerisinde kamu yararı ve hizmet doğrultusunda usule ve amaca uygun olarak kullanılması gerektiği, somut olayda idarenin takdir yetkisini kamu hizmetinin gereklerine aykırı ve keyfi kullandığının Mahkeme kararının karşı oy gerekçesinde ortaya koyulduğu, benzer uyuşmazlıklarda Danıştay kararlarının bu yönde olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu ihalede 18 adet teklifin sınır değerin altında, 30 adet teklifin sınır değerin üstünde olduğu, 20/03/2020 tarihinde sınır değerin altındaki isteklilere 01/04/2020 tarihine kadar açıklama yapmalarının istenildiği, ilgili süreçte Tokat-Zile Yünlü Göleti gövde aksına dik olarak bulunan devlet karayolunun deplase edilmesi ile ilgili Karayolları Genel Müdürlüğüyle protokol şartlarının oluşmadığı, ilgili işin inşaatına başlanamayacağı ve işe zamanında başlanamamasının kamu zararına sebep olacağı için 4734 sayılı Kanun'un 39. maddesi uyarınca ihalenin iptal edildiği, ilgili kanun hükmü uyarınca idarenin gerekli gördüğü durumlarda ihaleyi iptal edebileceği ve bu sebeple herhangi bir yükümlülük altına girmeyeceği, tüm ihale sürecinin kanunda sayılan ilkelere riayet edilerek yapıldığı, benzer konuda bir Danıştay kararında kamu kaynaklarının verimli kullanılması amacıyla ihalenin iptalinin hukuka uygun bulunduğu, mahkemenin karşı oy gerekçesinde iptal edildiği belirtilen ihalenin iptal gerekçesinin farklı olduğu, kamu yararı ve kamu kaynaklarının verimli kullanılması ilkeleri gözetilip tüm teklifler reddedilerek ihalenin iptal edildiği, işlemin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
6. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 17/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.