Dava, kısmi itirazın iptali ile icra inkar tazminatı ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalı borçlunun 08/03/2010 tarihinde borca kısmi itiraz ettiği, İcra Müdürlüğünce önce itirazın süresinde olduğundan kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, daha sonra aynı tarihte takibin süresinde olmadığından bahisle itirazın işleme konulmayarak takibin devamına karar verildiği, bunun üzerine borçlu tarafın 43.376,89TL’yi takip dosyasına yatırdığı, bu miktarın 7.038,77 TL’sine ihtirazı kayıt koyduğu, davacı tarafça bu ihtirazi kaydın kaldırılmasının mahkemeden talep edildiği, bu durumda Adana 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/2570 Esas sayılı dosyasında icra takibinin durdurulmasına karar verilmemiş olduğu, davalı borçlu tarafından konan ihtirazi kaydın subutiyeti açısından kayıt koyana dava açması yönünde herhangi bir önelge verilmediği, ihtirazi kaydın kaldırılması hususunda karar verecek bir konu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davacı temyiz etmiştir.
Davacı işçi, 25/02/2010 tarihinde 35.205,00 TL asıl ve 2.297,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.502,30 TL alacağın tahsili için davalı işveren aleyhine ilamsız takip başlatmıştır. Takip talebinde borcun sebebi, Tarsus İş Mahkemesi"ninkesinleşen 26/06/2008 tarih ve 2007/173 E., 2008/138 K. sayılı tespit kararından doğan 4857 sayılı Kanun"un 21. maddesi gereği alacak olarak gösterilmiştir.
Ödeme emri, davalı işverene 26/02/2010 tarihinde tebliğ edilmiş, 05/03/2010 tarihinde davalı işveren vekilince borcun tamamına itiraz edilmiştir. Anılan itiraz, Tarsus İcra Müdürlüğü aracılığı ile gönderilmiş olup, 15/03/2010 tarihinde asıl icra müdürlüğü olan Adana 4. İcra Müdürlüğü"ne ulaşmıştır.
Davalı işveren, 08/03/2010 tarihinde 7.038,77 TL"lik kısmı ihtirazi kayıtla olmak şartıyla icra dosyasına 43.376,89 TL yatırmış ve aynı tarihli dilekçe ile 5.781,65 TL tutarlı asıl alacak kısmına itiraz ettiklerini belirterek, takibin bu kısım için durdurulmasını istemiştir.
İcra müdürlüğünün 08/03/2010 tarihli kararı ile “borçlu vekili itirazının yasal süresinde olup olmadığı tam olarak tespit edilemediğinden borçlu hakkındaki takibin kısmi itirazla ilgili olarak durdurulmasına veya devamına dair kararın tebliğ parçasının dosyaya dönmesinden sonra karar verilmek üzere borçlu hakkındaki takibin kısmi itirazla ilgili olarak itiraz edilen kısım üzerinden takibin durdurulmasına, kabul edilen borç ve masrafları yönünden takibin şimdilik devamına” karar verilmiş ve yine aynı tarihli ikinci kararı ile de “borçluya tebliğe çıkarılan tebligat parçasının dosyaya dönmesi ile dosyadan yapılan incelemede borçlu vekili Av. M. K. G."in 08/03/2010 tarihli borca kısmi itiraz dilekçesi gereği borçlu hakkındaki takip 08/03/2010 tarihli yazımızla şimdilik kaydıyla takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de borçlu vekilinin borca kısmi itirazı yasal süresinde olmadığı görülmekle, borçlu vekilinin 08/03/2010 tarihli itirazının reddi ile borçlu hakkındaki takibin devamına” karar verilmiştir.
İcra müdürlüğünce 09/03/2010 tarihli reddiyat makbuzu ile davalı işveren tarafından yatırılan miktar (toplam 43.376,89 TL) yasal kesintiler yapılarak davacı işçi vekiline teslim edilmiştir.
19/03/2010 tarihinde davalı işveren vekilince ihtirazi kayıtla yatırılan 7.038,77 TL"lik kısım yönünden itirazın devamı ile bu tutar için takibin durdurulması, bakiye borç için yapılan itirazdan vazgeçildiği bildirilmiştir.
İcra müdürlüğünün 19/03/2010 tarihli kararı ile “borçlu vekili talebi gereğince dosyaya yatırılan paranın 7.038,77 TL"sinin borçlu vekiline ödenmesine” karar verilmiş ve 17.03.2010 tarihli tahsilat makbuzu ile 7.038,77 TL davacı işçiden tahsil edilerek, 19.03.2010 tarihli reddiyat makbuzu düzenlenip davalı işveren vekiline ödenmiştir. Bu durumda, itirazın iptali davasına konu edilen 7.038,77 TL"lık kısım yönünden icra dosyasında uyuşmazlığın devam ettiği ve icra müdürlüğünün itirazın süresinde (05/03/2010 tarihinde) yapıldığını farketmesi nedeniyle söz konusu miktarı davalı işveren vekiline geri ödediği açıkça görülmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular ve özellikle süresinde (05/03/2010 tarihinde) davalı işveren vekilince borcun tamamına yapılan itiraz dikkate alınmaksızın, taraflar arasında uyuşmazlık devam eden 7.038,77 TL"lık kısmi alacağın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.