Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/3850 Esas 2020/4230 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3850
Karar No: 2020/4230
Karar Tarihi: 17.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/3850 Esas 2020/4230 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Bu dava tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacı kendisine ait olan taşınmazların diğer mirasçılar tarafından kandırılarak elinden alındığını iddia etmiştir. Davalılar ise takas işlemlerinin tarafların hür iradesi ile yapıldığını belirterek davayı reddetmişlerdir. Dava mahkemece kabul edilmiş, ancak Yargıtay tarafından bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucunda mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay bu kararı da bozarak, uzman bilirkişilerden rapor alınmasını, taşınmazlardaki pay temliklerinin saptanmasını ve pay denkleştirmesinin yapılmasını istemiştir. Ayrıca, dava konusu taşınmazların eski parsel numaraları üzerinden değil, yeni parsel numaraları üzerinden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Karara göre, davanın kabulüne ilişkin karar bozulmuş, eksik bilirkişi raporu hükme esas alınarak verilen karar isabetsiz bulunmuştur. Kanun maddeleri ise 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi olarak belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2018/3850 E.  ,  2020/4230 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar tarafların yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, kendisinin ve davalılar Mehmet, Müjgan ve Müzeyyen"in annesi ve babası, davalı ..."in ise eşi Fadime"nin anne ve babası Şevkiye ile Mustafa"nın öldüklerini, bir kısım mirasçılar tarafından murislerinden kalan tapulu ve tapusuz taşınmazlardan bazılarının dava dışı şirkete satılması konusunda mirasçılar arasında anlaşma yapıldığını, bu anlaşmaya göre davaya konu edilen taşınmazlardaki paylarını satmak istemeyen mirasçılara bu paylarına karşılık başka taşınmazlardan pay verilmesinin kararlaştırıldığını; ancak daha sonra çıkan uyuşmazlık sonucunda kendisinin davalılar tarafından kandırılmak suretiyle gereğinden fazla payının elinden alındığını ileri sürerek davalılar üzerinde bulunan fazla payların tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, hile iddiasına dayanılarak açılan davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından dinlenilemeyeceğini, taraflar arasında taşınmazların takas edildiğini, takas işlemlerinin tarafların hür iradesi ile yapıldığını, davanın kötüniyetle açıldığını öne sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
    Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Hâl böyle olunca, yerinde yapılacak ayrıntılı keşif ile taraflara murislerinden kalan taşınmazların hangilerinde gerek taraflar arasında gerekse dava dışı şirket arasında ne şekilde pay temliklerinin yapıldığının açıkça saptanması, bu temlikler sonucunda taraflar arasında makul, kabul edilebilir bir denkleştirmenin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri açısından uzman bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınması; bunların yanında, tapusuz taşınmazlar hakkında açılmış olan ve halen derdest bulundukları anlaşılan 2010/36 ve 2011/44 Esas sayılı dosyalardaki davaların sonuçlanması ve kesinleşmesi beklenerek ortaya çıkacak hukuki sonuçlarının öteki tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilip yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, bozma ilamına uyulmakla, taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
    Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma ilamında açıklandığı şekilde hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Şöyle ki; bozma ilamında belirtilen hususları kapsayacak şekilde uzman bilirkişilerden hükme ve denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi doğru değildir.
    Hal böyle olunca; taraflara murislerinden kalan taşınmazların hangilerinde gerek taraflar arasında gerekse dava dışı şirket arasında ne şekilde pay temliklerinin yapıldığının açıkça saptanması, bu temlikler sonucunda taraflar arasında makul, kabul edilebilir bir denkleştirmenin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri açısından uzman bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Kabule göre de, dava konusu 113, 114, 122, 124, 135 ve 216 parsel sayılı taşınmazların yeni parsel numaraları üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği halde, infazda tereddüt yaratacak biçimde eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da isabetsizdir.
    Tarafların bu yöne değinen ve yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.