10. Hukuk Dairesi 2014/14423 E. , 2015/18660 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Asıl ve birleşen dava rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada; davalı ... San. ve Tic. A.Ş. çalışanı olan, Kurum sigortalısı ...’in, 27.02.2009 tarihinde davalı ...’in kaptan olarak çalıştığı ve davalı ... San. ve Tic. A.Ş.’ye ait Barya isimli gemide, 2 nolu ambarın sancak baş tarafından ambar brandasını kapamak amacıyla takoz çakmakla meşgul iken, o sırada 1 nolu ambara mıcır yüklemesi yapan davalı ...’un kullandığı vincin dönmesi nedeniyle sigortalının vinç gövdesi ile ambar kapağı arasında sıkışarak ağır yaralanması ve bilahere ölmesi üzerine, asıl dava, 5510 sayılı Kanunun 21/1 ve 4 fıkralarına dayanılarak, davalılar ... San. ve Tic. A.Ş ve ... aleyhine sigortalının hak sahibine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının %50’sinin teselsülen tahsili için açılmış, birleşen dava ise davalı ... aleyhine sigortalının hak sahibine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının %50’sinin teselsülen tahsili için açılmış, Kurum vekilinin 23.12.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl davanın davalısı olan ... San. ve Tic. A.Ş. açısından istem Kurum zararının %80’ine isabet eden kısım yönünden ıslah edilmiş diğer davalıların da sorumlu tutulduğu miktar uyarınca tüm davalılarla teselsülen olmak üzere, davalı ... san. ve tic. A.Ş.den tahsili ve asıl ve birleşen dosyada bulunan diğer davalılardan talebin tüm davalılardan teselsülen tahsili istenmiştir. Mahkemece, davalılar ... ve ... hakkında açılan ceza dava dosyası celbedilmiş ancak ceza dosyasında kurulan hüküm ve kesinleşme araştırılmamıştır.
Mahkemece, davalı ... San. Tic. A.Ş.’yi %30, davalı gemi kaptanı ...’i %30, birleşen dava davalısı vinç kullanıcısı...
%20, sigortalıyı %20 kusur izafe eden kusur raporu esas alınarak, Kurum zararının %80’ine isabet eden kısım yönünden davalılardan teselsülen tahsiline yönelik davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
Davanın yasal dayanakları; işveren yönünden 5510 sayılı Kanunun 21/1. ve üçüncü kişiler yönünden ise, 5510 sayılı Kanunun 21/4. maddeleridir.
5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 2. fıkrasında; işveren vekili tanımlanmış olup, maddede “İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlığını taşıyan 21. maddesinin dördüncü fıkrası ise, üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilebilecektir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın üçüncü kişinin kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücu edilecek miktar ise; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, kusur karşılığından oluşmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre; mahkemece, ceza dava dosyasının akıbeti araştırılmalı, davalı ...’in kaptan olarak, davalı işveren ... San ve Tic. A.Ş.’ye ilişkin işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse olup olmadığı irdelenip, 5510 sayılı Kanunun 12/2. Maddesi kapsamında işveren vekilliği sıfatı bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, davalı ...’in işveren vekilliği kabul edilmemesi halinde üçüncü kişi olarak 5510 sayılı Kanunun 21/4. Maddesi kapsamında sorumluluğu bulunduğu gözetilip, davacının ıslah dilekçesi dikkate alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyenler yönünden lehe oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek, karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davalı ...’e iadesine, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.