12. Ceza Dairesi 2020/6619 E. , 2021/5803 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, hakaret, kasten yaralama, kişilerin huzur ve sükununu bozma
Hüküm :Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından: TCK’nın 179/3-2, 62/1, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Kasten yaralama suçu bakımından: TCK’nın 86/2, 62/1, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Hakaret suçu bakımından: TCK’nın 125/1, 129/3 ve CMK’nın 223/4-c. maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu bakımından CMK’nın 223/2-e. maddesi gereğince beraat
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ile kasten yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine, hakaret suçu bakımından sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık hakkındaki beraate ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Katılan sanık ... ile katılan sanık ...’in aralarında önceye dayalı husumet bulunduğu, suç tarihinde alkollü bir mekanda karşılaştıkları ve sözlü olarak tartıştıkları, kolluk görevlilerinin aralarına girmesiyle ayrıldıkları, katılan sanık ...’in 2,01 promil alkollü şekilde idaresindeki araçla olay yerinden ayrıldığı ve aracıyla seyir halinde iken diğer katılan sanık ... ile yeniden karşılaştıkları, araçlarından inerek birbirlerine sinkaflı şekilde sözler sarfederek tartışmaya başladıkları, bu sırada ikisinin de birbirlerine elleriyle vurararak birbirlerini basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, kavgadan sonra katılan sanık ...’in katılan sanık ...’in eşine kocasının barda kadınlarla eğlendiğine yönelik mesajlar atarak huzur ve sükununu bozduğunun iddia edildiği olayda;
1-Kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde:
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazetede yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK"nın 50. ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL"ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkûmiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkûmiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, bu kapsamda, mahkeme tarafından 08.12.2015 tarihinde verilen 2.000 TL adli para cezasından ibaret mahkûmiyet hükmüne karşı, suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, temyiz itirazın, tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
2-Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde:
Sanığın herhangi bir nedene dayanmayan ve hükmün gerekçesine yönelik olmayan beraat kararını temyizinde hukuki yararı bulunmadığından temyiz inceleme isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
3-Hakaret suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın herhangi bir nedene dayanmayan yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istemeye uygun olarak ONANMASINA,
4-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelemesine gelince:
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK"nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ""trafik güvenliğini tehlikeye sokma"" suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK"nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ""üç aydan iki yıla kadar hapis cezası"" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK"nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ""Basit Yargılama Usulü"" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ""Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir."" şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ""01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz."" şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas 2020/33 karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 esas 2021/4 karar sayılı iptal kararları ile ""...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış..."" ibarelerinin, aynı bentte yer alan ""...basit yargılama usulü..."" yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ""mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir."" şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ""Basit Yargılama Usulü"" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 14/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.