14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/4464 Karar No: 2012/5247 Karar Tarihi: 10.04.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/4464 Esas 2012/5247 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/4464 E. , 2012/5247 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 23.11.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava konusu satış vaadine konu edilen 1974 tarihli 38 sıra, 62 sahife, 216 cilt ve 2415 yevmiye numaralı taşınmazla ilgili olarak davalı tarafından satış vaadinde bulunulmasından sonraki tarihlerde dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği, daha sonra ifraz gördüğü ve 5832, 5833, 5835, 5836, 5837, 5838, 5839, 5840, 5841, 5842, 5843, 5844 ve 5845 sayılı parsellere ayrıldığı ve sonraki tarihlerde de imar uygulamasına tabi tutularak muhtelif imar parsellerine gittiği, davacının kendisine satış vaadinde bulunulan taşınmazın üzerine 2 katlı bina yaptığı bu binanın tapuda halen ... oğlu ... adına müstakilen kayıtlı olan 214,36 m2 yüzölçümünde 1120 ada 5 sayılı imar parseli üzerinde kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacıya satış vaadi sözleşmesi gereğince düşen arsa miktarı 16,94 m2 olarak hesaplanmış ise de buna ilişkin bilirkişi raporu yeterli değildir. Ayrıca satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesinden sonraki süreçte davalı tarafından taşınmazdan veya ifraz ve imarla oluşan parsellerden üçüncü kişilere yapılmış bir temlik bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazın yukarıda açıklanan ifraz ve imar uygulamaları süreci takip edilerek, mevcut ise DOP kesintisi uygulamaları da değerlendirilerek davacının satın almış olduğu payı gösteren ayrıntılı ve hükme esas alınabilecek nitelikte bilirkişi raporu düzenlettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.