11. Hukuk Dairesi 2019/637 E. , 2019/2992 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2015 tarih ve 2015/220-2015/508 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili özetle, davalı ile aralarında 28/01/2014 tarihli PTT Kargo Taşıma Sözleşmesi imzalandığını,yüklenicinin yıllık 4.500 adet kargo göndermeyi taahhüt ettiğini,ağırlık yada hacimsel oranlardan hangisi fazla ise ona göre hesaplama yapılacak tarife üzerinden % 50 indirim suretiyle belirlenecek fiyat üzerinden gönderileri taşımayı kabul eder hükmüne yer verildiğini ancak davalının 01/02/2014 ila 01/02/2015 döneminde taahhüt edilen gönderi adet ve cirosunu yerine getirmediğini,toplam 2.464 adet kargo gönderdiğini,karşılığında 31.707,45 TL ödeme yaptığını,sözleşmenin 5.maddesinde % 50"lik indirim oranının uygulanmayıp %10 indirimin uygulanması halinde 25.365,96 TL lik ücret farkının doğduğunu,bunun ödenmesi için davalıya bildirim yapıldığını,25/02/2015 tarihli yazı ile ödeme imkanı bulunmadığını belirttiğini,ödenmesi için ... 4.İcra Md.lüğünün 2015/2694 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını,borçlunun takibe haksız ve dayanaksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline,takibin devamına,davalı borçlunun % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle, müvekkilinden 25.365,96 TL talep edilmesinin dayanağı olmadığını, sözleşmede herhangi bir yaptırım maddesi bulunmadığını,11.maddede davacı idarenin tek hakkının 10 günlük süre vererek sözleşmeyi feshetme hakkının olduğunu,sözleşme gereğince 5584 sayılı Posta Kanunu ve diğer mevzuatın geçerli olacağını belirterek PTT Kargo ve Kurye Gönderileri hakkındaki bazı maddelerin eklendiğini,ancak bu hükümlerde de herhangi bir yaptırım gösterilmediğini,kaldı ki sözleşmenin düzenlendiği tarihte 6475 sayılı kanunla 5584 sayılı kanunun yürürlükten kaldırıldığını,yine davacı yanın Yurtiçi Toplu Kargo ve APS Kurye Göderileri Ücret İndirim Tarifesinin 7.maddesine göre ücretlendirileceğini belirtmiş ise de, müvekkilin gönderdiği kargoların toplu gönderi sayılamayacağını,ayrıca müvekkilinin herhangi bir ciro taahhüdü de vermediğini, davacının müvekkilinden beklentisi olan gönderinin 4.500 adet olduğunu, asgari indirimsiz tarifeye göre planlanan cironun 29.250,00 TL tuttuğunu,hatta indirim uygulandığında 14.625,00 TL rakamına ulaşıldığını,müvekkilinin 31.745,00 TL ödediğini, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini ve davacının kendi lehlerine % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlara göre; sözleşmenin genelinde ve özel olarak 5 ve 11.maddesinde davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde yani taahhüt ettiği kadar kargo göndermediği takdirde herhangi bir maddi yaptırım öngörülmediği,
davacı yan sözleşmenin 15.maddesinden hareketle 5584 sayılı Posta Kanunu ve Diğer PTT Mevzuatına dayanmış ise de, sözleşmenin düzenlendiği tarihte 5584 sayılı yasanın 23/05/2013 tarih 28655 sayılı RG.de yayınlanan 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun 31.maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı,"PTT Kargo ve Kurye Gönderileri Hakkındaki Yönetmeliğin 4,7 ve 10.maddelerinde de herhangi bir yaptırım öngörülmediği, Yönetmeliğin 30.maddesinden hareketle ücretlendirme işleminin "... içi Toplu Kargo ve APS Kurye Gönderileri Ücret İndirim Tarifesine" dayanılmış ise de,taraflar arasında imzalanan PTT Kargo Taşıma Sözleşmesi ile davacının dayandığı indirim tarifesinin bir bağının bulunmadığı, zira bu tarifenin dayanağı olan bir örneği de davalı vekilince sunulan "Toplu Posta Gönderileri Ücret İndirim Yönergesi"nin 2.maddesinde toplu gönderiler deyimi olarak aynı gönderici tarafından aynı anda belirlenen sayıdan az olmamak üzere birbirinin aynı olan gönderiler tanımına yer verildiği, oysa davalı 1 yıl boyunca farklı dönemlerde farklı adetlerde kargo göndereceğine göre toplu gönderi sayılamayacağı, dolayısıyla davacının dayandığı tarifenin 7.kısmındaki, sözleşmenin olsa olsa "Toplu Posta Gönderilerine Ücret İndirimi Uygulama Sözleşmesi" olabileceği, davalının sözleşme gereğince herhangi bir ciro taahhüdü verdiğinin de ispat edilemediği, davalı yan % 20 oranında kötü niyet tazminatı istemiş ise de, davacının takibinin haksız ve kötü niyetli olmadığı,takibin olsa olsa bir yanılgı üzerine yapıldığı sonucuna varıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğranılan müspet zararın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki 28.01.2014 tarihli Sözleşme ile, davalı 1 yıl içerisinde 4.500 adet kargo göndermeyi, davacı taşıma şirketi ise bu miktar kargo gönderilmesi halinde kendi fiyat tarifesi üzerinden %50 indirim yapmayı taahhüt etmiştir. Sözleşmenin 16.maddesinde ise, taraflar Sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde 5584 sayılı Posta Kanunu ve diğer PTT mevzuatının geçerli olacağı konusunda anlaşmışlardır.
Sözleşme dönemi içerisinde davalının yıllık 4.500 adet değil, toplam 2.464 adet kargo göndermek suretiyle sözleşmedeki taahhüdünü kısmen yerine getirmediği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Sözleşmede, bu miktarın daha altında bir kargo gönderisi halinde fiyata ilişkin bir özel düzenleme yok ise de, taraflarca Sözleşmede, Tarife’ye atıf yapılmış olmakla, 2.464 adet toplu gönderi halinde Fiyat Tarifesine göre ne kadar indirim öngörülmüş ise davalının ancak o miktarda indirimden yararlanacağı tabiidir. Davacı şirketin indirim esasları, kendisince çıkarılan Toplu Posta Gönderileri Ücret İndirim Yönergesi ile belirlenmiş ve buna göre Toplu Gönderi İndirim Fiyat Tarifesi çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Özel bir taşımacılık şirketi olan PTT AŞ’nin tabi olduğu Posta Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması hususunun, PTT A.Ş’nin bir kamu iştiraki bir şirket olmasının ya da Sözleşme imza tarihi itibariyle henüz şirket olup olmamasının sonuca bir etkisi ve önemi bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle davalı tarafça, bir ticari işletme ile özel hukuk alanında etki ve sonuç doğuran bir ticari sözleşme yapılmıştır. Uyuşmazlığın çözümünün tamamen Sözleşme ve Özel Hukuk hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. Bu durumda, Mahkemece, davalı tarafın edimini eksik ifası nedeniyle, davacı tarafın uğradığı müspet zararının, varsa doğrudan Tarife’deki hükümlere göre, aksi halde ve gerekli durumlarda TBK’nın 50.maddesi de uygulanmak suretiyle tespit edilerek tazmin ve tahsiline karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davacı taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.