10. Ceza Dairesi 2020/29 E. , 2020/9252 K.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : :İZMİR 41. Asliye Ceza Mahkemesi
: b) Belirli yerlere gitmekten yasaklılık: 13/10/2015 tarih,
Suç :Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ...,...
Hüküm :Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine belirli yerlere gitmekten yasaklılık
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Dosya arasında bulunan İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 09.11.2010 tarihli İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yazılmış üst yazısından, sanık hakkında İzmir (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 22.01.2008 gün-2007/2364 esas ve 2008/1254 sayılı kararı ile verilen "tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" dair kararın infazının İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 2009/4773 ds. sayılı dosyasında yapıldığı, söz konusu denetim dosyası kapsamında sanık hakkında düzenlenen 22.01.2010,10.02.2010 ve 17.03.2010 tarihli analiz raporlarında sanığın uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi üzerine incelemeye konu davanın açıldığı, UYAP üzerinden yapılan incelemede, İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 2009/4773 ds. sayılı dosyasında infazı devam eden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymaması nedeniyle İzmir (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 11/04/2011 gün-2011/242 esas ve 2011/557 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşıldığından, İzmir (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 22.01.2008 gün-2007/2364 esas ve 2008/1254 sayılı kararının, İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 2009/4773 ds. sayılı dosyasının ve İzmir (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 11/04/2011 gün-2011/242 esas ve 2011/557 sayılı kararının aslı veya onaylı örneklerinin denetime olanak verecek şekilde dosya arasına getirtilip, 22.01.2010,10.02.2010 ve 17.03.2010 tarihli analiz raporlarında sanığın uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesinin, TCK"nın 191/5. madddesi kapsamında TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kabule göre;
2-Sanık hakkında, bu eylemi nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı, dolayısı ile hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın bu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra, işlemiş ise 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa"ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.