1. Hukuk Dairesi 2018/4560 E. , 2020/4225 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN İPTALİ-TENKİS
Taraflar arasında birleştirilerek görülen vasiyetnamenin iptali, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece vasiyetnamelerin iptali isteği yönünden davanın reddine, tenkis isteği yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları Melahat Sezer"in 27.7.2001 tarihli vasiyetname ile 1570 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3,4 ve 12 nolu bağımsız bölümler ile Halkbankasında bulunan parasını davalı ... Başhakimliğine, 16 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümü davalı ..."a, 14.12.2000 tarihli vasiyetname ile Halkbankasında başka hesapda bulunan 4.000 TL.yi Manisa Huzurevi Vakfına, 17.08.2001 tarihli üçüncü vasiyetname ile 4085 parsel sayılı taşınmazını ... Başhekimliğine bıraktığını, vasiyetnamelerde parmak izi olduğunu, mirasbırakanın okuma yazma bilip bilmediğinin açıkça yazılmadığını, Devlet Hastanesi Başhekimliğinin taşınmaz mülkiyeti edinmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığını belirterek her üç vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkise, zedelenen saklı payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., mirasbırakanın okuma yazma bildiğini ; davalı ... mirasbırakan ...."ın kimsesi olmadığını, önce davacı ..."yı evlatlık edindiğini, Fatma bakmadığı için diğer davacı ..."yi evlat edindiğini, onun da bakmadığını, kendisinin mirasbırakanın bakımı ile ilgilendiğini, vasiyetnamelerin geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vasiyetnamenin iptali isteği yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın, Yargıtay 3.Hukuk Dairesince “ 27.07.2001 tarihli vasiyetname yönünden de iptal isteğinin reddine karar verilmesi yönündeki bozma ilâmı uyarınca, vasiyetnamelerin iptali isteğinin reddine ,tenkis isteğinin kabulüne dair verilen karar Dairece; “... Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamı uyarınca vasiyetnamelerin iptali isteğinin reddine , tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ancak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 564.maddesi doğrultusunda bölünmesine olanak bulunmayan tenkise konu 1570 parsel sayılı taşınmazdaki 3, 4 ve 12 nolu bağımsız bölümler bakımından, davalı İdare tercihini bedelden yana kullanarak aynın davacı tarafa verilmesini istediğine göre, 3, 4 ve 12 nolu bağımsız bölümlerde tasarruf oranı içinde kalan kısmın karar günündeki değerinin para olarak davacılardan alınarak davalı İdareye verilmesi, karşılığında anılan bağımsız bölümlerin tamamının davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek, TMK"nın 564.maddesi hükmüne aykırı şekilde, davalı İdarenin tercihinin tersine, 1570 parsel sayılı taşınmazdaki 3, 4 ve 12 nolu bağımsız bölümlerde davalı İdare ve davacıların paydaş kılınmasına karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilâmına karşı davalı idarenin karar düzeltme isteği üzerine bu kez Dairece, " ...anılan Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Zira TMK’nin 564. maddesi doğrultusunda bölünmesine olanak bulunmayan taşınmazlarda davalının tercihini bedelden yana kullanması halinde dava konusu taşınmazların tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki değerinin para olarak davacılardan alınarak davalıya verilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.Ne var ki; davaya konu 1570 parselde yer alan 3, 4 ve 12 nolu bağımsız bölümlerde olduğu gibi bozma kapsamı dışında kalan 4085 parsel sayılı taşınmazın da (imar uygulaması ile 248 ada 1 parsel) mirasbırakan tarafından vasiyetname ile davalı idareye vasiyet edildiği, bu taşınmazın da bölünemeyeceğinin bilirkişi raporu ile saptandığı ancak mahkemece 4085 parsel sayılı taşınmazda da davacılar ile davalı idarenin paydaş kılınmasına karar verildiği halde bu taşınmazın bozma kapsamına alınmadığı görülmektedir...”gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda vasiyetnamelerin iptali isteği yönünden davanın reddine, tenkis isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; mirasbırakan Melahat Sezer’in 14.12.2000 tarih 8065 yevmiye nolu vasiyetname ile T. Halkbankası Saruhanlı /Manisa şubesindeki 4.000 YTL ‘yi davalı ... Huzur Evi Vakfına,27.07.2001 tarih 3986 yevmiye nolu vasiyetname ile 1570 parsel sayılı taşınmazdaki 3,4 ve 12 nolu bağımsız bölümler ile Halkbankası 152263 nolu hesabında bulunan tüm parasını davalı ... Başhekimliği’ne, aynı parseldeki 16 nolu dükkanı ise davalı ...’a, 17.08.2001 tarih 4299 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile 4085 parsel sayılı taşınmazı yine davalı ... Başhekimliği’ne bıraktığı,4085 parsel sayılı taşınmazın 22.09.2004 tarihinde imar işlemi ile 248 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 444/2400 payın mirasbırakan adına tescil edildiği, mirasbırakanın 30.04.2003 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak evlat edindiği davacı çocukları...ve Sevgi’nin kaldıkları, Saruhanlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.11.2006 tarih, 2003/278 esas,2006/553 karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğu, mirasbırakanın terekesinde vasiyetlere konu 5 parça taşınmaz ile Halkbank 115419 nolu hesaptaki 4.000 YTL ile , temlik görmeyen Halkbankası 115419 nolu hesapta 2.246,00 TL ‘nin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma ilamına uyulmakla, taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma ilamında açıklandığı şekilde işlem yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
Somut olayda, mirasbırakanın davalı tarafa kazandırdığı taşınmazların mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerleri üzerinden yapılan hesaplama sonucu sabit tenkis oranı bulunduktan sonra davalıya kazandırılan taşınmazların karar tarihindeki veya karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değeri ile sabit tenkis oranı çarpılarak tenkisi gereken bedel ile mirasbırakanın tasarruf nisabının tespit edilmesi, bozma ilamında da belirtildiği gibi, 3,4 ve 12 nolu bağımsız bölümler ile 4085( imar uygulaması ile 248 ada 1 parsel) sayılı taşınmaz için tasarruf oranı içinde kalan kısmın karar günündeki değerinin para olarak davacılardan alınarak davalı İdareye verilmesi, karşılığında anılan bağımsız bölümlerin tamamının davacılar adına tesciline karar verilmesi gerektiği halde, bu husus gözardı edilerek, taşınmazlardaki tasarruf oranı içinde kalan kısmın , taşınmazların mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerleri üzerinden ve sabit tenkis oranı dikkate alınmadan yapılan hesaplama ile belirlenerek karar verilmesi doğru değildir.
Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak tenkis hesabının usulünce yapılması,sabit tenkis oranının belirlenmesi,dava konusu taşınmazların karar tarihindeki veya karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değerlerinin keşfen saptanması , sabit tenkis oranı da dikkate alınarak mirasbırakanın tasarruf oranının belirlenmesi ve dava konusu taşınmazların tasarruf oranı içinde kalan kısmının, taşınmazların karar tarihindeki veya karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değeri üzerinden belirlenerek davalıya verilmesine hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Kabule göre de, dava konusu 3,4 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin ½ payının davacı ..., ½ payının davacı ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak biçimde müşterek mülkiyet kurularak davacılar adına tesciline şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi , dava konusu 4085 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması işlemi ile 22.09.2004 tarihinde 248 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 444/2400 payın mirasbırakan Melahat Sezer adına tescil edildiği ve böylece, eski kaydın kapatıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, gerek dolu pafta sistemi ve gerekse doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca, yeni parsel numarası ve mirasbırakan adına kayıtlı bulunan pay üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekirken, kaydı kapatılan parsel esas alınmak suretiyle infazı mümkün olmayacak biçimde hüküm tesisi yoluna gidilmesinin de isabetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Ayrıca, dava değeri üzerinden eksik harcın tamamlattırılmaması da doğru olmadığı gibi neye göre hesaplandığı belli olmayacak şekilde davacılar vekili lehine fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.