20. Hukuk Dairesi 2012/3160 E. , 2012/4298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile 15/1/2008 tarihli raporda (A) işaretli 31.229 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce arazi ve orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacı yararına zilyetlik yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporlarında, çekişmeli taşınmazın 1956 tarihli memleket haritasında açık alanda, amenajman planında ise mera-ziraat rumuzlu bölümde yer aldığı açıklanmışsa da, memleket haritasındaki yapraklı ağaç işaretlerinin hangi ağaçlardan kaynaklandığı açıklanmadığı gibi, amenajman planında gerçekte bozuk meşe baltalığı yazdığı, bu dourumda raporun kendi içinde çelişkili ve hüküm vermeye yetersiz olduğu, bunun yanısıra hava fotoğraflarının ve 1980"li yıllara ait memleket haritasının incelenmediği, belgesizden kazanılan taşınmaz malların listesinde de kişi adı ve hisselerin yazılı olmadığı anlaşılmaktadır. Bundan ayrı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin ... köyünde kadastrosu yapılmayan sahada kaldığı açıklandığı halde; dairenin geri çevirme kararı üzerine hazırlattırılan krokide 123 ada 1 parselin çapı içinde kaldığı görülmekte, ancak bu parselin niteliğinin ne olduğu, kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, yine komşu parsellerin durumu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. ... Köyü de davada taraf değildir.
3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten, davanın açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp
kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereskopik çift hava fotoğraflarının stereskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; mahkemece yeniden yapılacak keşifte, öncelikle ... köyü davaya dahil edilmeli, daha sonra 1957 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15-20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve orijinal renkli memleket haritaları stereskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin ne olduğu belirlenmeli, yapraklı ağaç rumuzunun hangi ağaçlara ait olduğu açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanakları getirtilmeli, 123 ada 1 parsele tutanak düzenlendiyse tutanağı, davalı ise dava dosyası getirtilmeli, tutunak düzenlenmiş ve davalıysa kadastro mahkemesinin görevli olacağı ve bu davanın 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesine göre kadastro mahkemesindeki davaya katılma niteliğinde olduğu, 123 ada 1 parsel tapuya tescilli ise, tapulu yerde zilyetliğe dayalı dava açılamayacağı düşünülmeli, bu durumda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin geçip geçmediği değerlendirilmeli, 123 ada 1 parselin çap sınırı dışında kalan kesimler varsa ve bu kesimler orman değilse, taşınmazda zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, ziraat uzmanından zilyedlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı konusunda bilimsel verilere dayalı doyurucu rapor alınmalı, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir. .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 21.03.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.