2. Ceza Dairesi 2020/22248 E. , 2020/13557 K.
"İçtihat Metni"
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan suça sürüklenen çocuklar ... ve ..."ın TCK’nın 116/4, 119/1-c, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezalarından mahkûmiyetlerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli ve 2019/162 esas, 2019/501 sayılı kararına karşı yapılan itirazların kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ortadan kaldırılmasına dair ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/11/2019 tarihli ve 2019/659 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 16/03/2020 gün ve 2879-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/03/2020 gün ve 2020/36913 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Konut dokunulmazlığını ihlal suçundan suça sürüklenen çocuklar ... ve ..."ın mahkûmiyetlerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli ve 2019/162 esas, 2019/501 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına dair ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/11/2019 tarihli ve 2019/659 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya aslının hırsızlık suçuna ilişkin mahkumiyet kararı bakımından istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş olması sebebiyle onaylı dosya sureti üzerinden yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukukî bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı Kanun"un 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezaî nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturduğu, koşullu bir düşme nedeni oluşturan “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin, objektif koşulların (Mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiği, yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarih ve 2008/11-250 esas-2009/13 karar sayılı içtihadında; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi de suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada, uğranılan zararlardan kast edilen maddi zararlar olup, manevi zararlar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından da tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır.” şeklinde karar verildiği nazara alındığında,
Somut olayda; sanık ve suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanık ve suça sürüklenen çocuğun adlî sicil kaydının bulunmadığı, konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun somut zarar suçu olmadığı, bu itibarla, somut zarar suçu olmayan konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan “Müştekinin zararını gidermemeleri sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşmadığı” şeklindeki hatalı gerekçeyle suça sürüklenen çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin kaldırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli ve 2019/162 esas, 2019/501 sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini müteakip, müdafilerce yapılan itiraz sonucu ... 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından zararın giderilmediği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmişse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarih, 2008/11-250 esas ve 2009/13 karar sayılı içtihadında; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi de suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada, uğranılan zararlardan kast edilen maddi zararlar olup, manevi zararlar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından da tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır.” şeklinde karar verildiği nazara alındığında, suça sürüklenen çocukların suç tarihi itibarıyla sabıkalarının bulunmaması, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul etmeleri ve konut dokunulmazlığının ihlali suçunun somut zarar suçu olmamasına rağmen, “Müştekinin zararını gidermemeleri sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşmadığı” şeklindeki hatalı gerekçeyle suça sürüklenen çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin kaldırılmasına karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (...) 4. Ağır Ceza Mahkemesinden kesin olarak verilen 17/11/2019 tarihli ve 2019/659 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, 24/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.