15. Hukuk Dairesi 2016/4716 E. , 2017/3452 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimin eksik ve ayıplı olarak yerine getirilmesi nedeniyle doğan maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olup, mahkemece davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin ise reddine dair verilen hüküm, davacı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalılar ile arasında 10.09.2014 tarihinde davacının evinde yapılacak tadilata ilişkin anlaşma yapıldığını, buna göre davalıların, tadilata 10.09.2014 tarihinde başlayacaklarını, işlerin sözleşmeye uygun bir şekilde ve en geç 30.10.2014 tarihinde bitireceklerini taahhüt ettiklerini, yapılacak işin maliyetinin 38.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu bedelin 23.000,00 TL"sini müvekkilinin işin başında nakit olarak ödediğini, geriye kalan 15.000,00 TL bedel için ise 30.12.2014, 30.01.2015 ve 30.02.2015 tarihli üç adet çek verdiğini, 30.12.2014 vade tarihli çekin bedelini de ödediğini, ancak davalı tarafın sözleşmede belirlenen yükümlülüklerini en geç 30.12.2014 tarihinde yerine getireceğini taahhüt etmesine rağmen yerine getirmediğini, müvekkilinin davaya konu daireyi ikamet etmek amacıyla satın aldığını ancak hala eksikliklerin varlığı nedeniyle satın aldığı daireden beklediği faydayı sağlayamadığını, sözleşmenin tam ve gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü, müvekkilinin iş bu davada tüketici sıfatını haiz olduğunu bu nedenle davanın tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10,00 TL alacak ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 30.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiş; dava dilekçesi davalılara usulüne uygun tebliğ edilmiş ancak davalılar herhangi bir cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamışlardır, Mahkemece 07.04.2014 tarihli duruşmada, ara kararıyla davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verilmiş ve devam eden yargılama neticesinde davacının maddi tazminat talebi kabul edilmiş, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Davanın açıldığı 28.05.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un amaç başlıklı 1. maddesinde "Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu,
zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir." hükmü bulunmaktadır. Kanun"un tanım başlıklı 3. maddesinin (ı) bendi, "Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (k) bendi, "Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (l) bendi "Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder" şeklindedir. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde eser sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin "tüketici mahkemesi" olduğundan söz edilebilecektir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa uyarınca taraflar arasında eser sözleşmesi niteliğinde tüketici işlemi mevcut olup davacı iş sahibi-tüketici, davalı yan ise yüklenicidir. Bu durumda 6502 sayılı Yasa"nın 73. maddesi uyarınca görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. ...’da ayrıca bir tüketici mahkemesi bulunmadığından, 07.04.2015 tarihli (2) nolu ara kararından rücu olunarak işin esasının tüketici mahkemesi sıfatıyla incelenip tüketicinin harçtan muaf olduğu da gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.