5. Ceza Dairesi Esas No: 2015/12855 Karar No: 2019/11223 Karar Tarihi: 27.11.2019
Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/12855 Esas 2019/11223 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2015/12855 E. , 2019/11223 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıklar hakkında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesine muhalefet suçundan açılan kamu davaları ile ilgili olarak zamanaşımı süresi içerisinde bir hüküm kurulması mümkün görülmüştür. Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/297 Esas ve 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/28 Değişik iş sayılı dosyalarına sanıklar tarafından yazılan 18/06/2008 tarihli müzekkerenin ekine ifraz ve taksime ilişkin encümen kararı ile yeni hisse oranlarını ve sahiplikleri gösteren tapu sicil müdürlüğü değişiklik beyannamesinin eklenmiş olması karşısında, suç kastıyla hareket ettiklerine dair savunmalarının aksine delil bulunmayan sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetlerine karar verilmesi, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/297 Esas sayılı tedbire konu dava dosyasının sonucunda davacının alacağına kavuşması hususunda yapılan işlem nedeniyle uğradığı somut bir zararın olup olmadığı, tedbirli taşınmazın alacağın değerini karşılayıp karşılamadığı hususları tespit edilmeksizin zarar ve menfaat durumunun nasıl gerçekleştiği karar yerinde tartışılıp izah edilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde uygulama yapılması, Kabule göre de; CMK"nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliğine veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada maddi bir zararın bulunmasının zorunlu olduğu, Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03/02/2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, CMK’nın 231/6-c maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilerek "giderilmesi gereken zarar" kavramının, somut, belirlenebilir maddi zarar olduğu dikkate alınarak, öncelikle olay nedeniyle kamunun veya kişilerin uğradıkları maddi bir zararın bulunup bulunmadığının saptanması, var ise sanıklara bildirilip tazmin edip etmeyeceklerinin sorulmasından sonra, daha önce işledikleri kasıtlı bir suç bulunmayan, haklarında takdiri indirim uygulanan sanıkların kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyecekleri hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden ""katılanın zararının giderilmemiş olduğu"" şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Sanıkların yüklenen suçu 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işledikleri kabul edilmesine rağmen haklarında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı TCK"nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin kararının değerlendirilmesi lüzumu, Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükümlerin BOZULMASINA 27/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.