17. Hukuk Dairesi 2013/10491 E. , 2014/10263 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2010/581-2012/557
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı H.. A..’nun maliki bulunduğu, sürücüsü İrfan Günal olan trafik sigortası bulunmayan aracın 25/02/2007 tarihinde karıştığı kazada yaralanan yaya Derya’nın tedavisi için müvekkilinin 60.000,00 TL ödediğini, daha sonra Derya"nın ölümü üzerine annesine 5.619,00 TL ve babasına 5.018,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödendiğini, müvekkilinin malike ve diğer sorumlulara rücu etme hakkı olduğunu, toplam 70.637,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kazaya karışan aracı 28/01/2002 tarihinde galerici S. Otomobil"e sattığını, en son 2007 mart ayında müvekkilinden vekalet istendiğini ve 03/04/2007 tarihinde araç satışının gerçekleştiğini savunarak, davanın husumet nedeni ile reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, 2918 sayılı yasanın 20/d bendi gereğince tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin noterlerce yapılması gerektiği gerekçesiyle itirazın iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan haksız fiil nedeniyle ödenen maddi tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarakta, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda, davalı kazaya karışan aracı 2002 yılında galericiye satmış olduğunu, araç üzerinde fiili hakimiyeti kalmadığını iddia etmiştir. Davalının dosyaya sunduğu Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan 09.06.2005 tarihli şikayet dilekçesinde, galerici S. Y.’ın aracı satın aldığı halde tescil kaydını üzerine almadığı belirtilerek emniyeti suiistimal suçundan şikayette bulunulmasına (Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ihtilafın hukuki nitelikte bulunması nedeniyle takipsizlik kararı vermiştir) göre davalının bu savunmasına itibar edilerek, araç üzerinde fiili hakimiyeti ve ekonomik yaralanması bulunmadığı anlaşılan davalının işletenlik sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 30.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.