4. Ceza Dairesi 2020/19890 E. , 2021/4264 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 125/1-4, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk Lirası ve 1.740,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Malatya 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 29/03/2013 tarihli ve 2013/181 esas, 2013/344 sayılı kararının 02/05/2013 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 09/03/2014 tarihinde kasten yaralama ve silahla tehdit suçlarını işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 125/1-4, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk Lirası ve 1.740,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Malatya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli ve 2019/14 esas, 2019/1956 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, olay günü aralarında önceye dayalı husumet bulunan katılan ile sanığın kavga ettiği, tarafların birbirlerini yaraladıkları, haklarında tanzim edilen iddianamede her birinin "müşteki-sanık" sıfatıyla yer aldığı, 24/01/2013 tarihli tutanaktan da tarafların birbirlerini darp ettiklerinin anlaşıldığı, ancak ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının tespitinin mümkün olmaması durumunda sanık lehine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/10/2002 tarihli ve 2002/4-238 esas, 2002/367 sayılı kararı gereğince ilgili suç nev"i doğrultusunda 5237 sayılı Kanun"un genel tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararında belirtildiği üzere; kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; mahkeme sanığı hakaret ve yaralama eyleminden cezalandırma yoluna gitmiştir. Hakaret suçu açısından 5237 sayılı TCK"nın 129. maddesinde düzenlenen, yaralama suçu açısından aynı Kanunun 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı bizatihi mahkemenin takdirine ilişkin bir konu olup mahkeme bu hususta sanık lehine haksız tahrik indirimi yapmayarak takdir hakkını bu yönde kullanarak uygulama yapmıştır. Delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 10/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.