13. Hukuk Dairesi 2017/5295 E. , 2018/2288 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Asil ... ve vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile birlikte dava dışı şirketten bedelini ortak olarak ödeyerek davalı adına 14.06.2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile taşınmaz satın aldıklarını, davalının bu yeri kendisinden habersiz olarak emlak firması aracılığıyla 1.370.000 USD"ye sattığını, şirkete olan borç ödendikten sonra bakiye 720.500,00 TL"nin davalıya kaldığını, tesadüfen bu durumu öğrendiğini ve davalıya kendisini şikayet edeceğini bildirmesi üzerine davalının hesabına 150.000 USD gönderdiğini, ancak bakiye 400.000,00 TL alacağının ödenmediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200.000,00 TL"nin ticari faizi ile davalıdan tahsilini istemiş; bilahare ıslah sureti ile talebini arttırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 477.268,00 TL alacağın 200.000,00 TL"sine dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile davalı ile ortak olarak taşınmaz satın aldıklarını, ancak davalının kendisine bilgi vermeksizin taşınmazı sattığını ve 150.000 USD dışında ödeme yapmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini istemiş, ıslah sureti ile talebini 477.268,00 TL"ye çıkarmıştır. Davalı, davacı ile ortak taşınmaz almalarının söz konusu olmadığını, davacının hesabına gönderdiği paraların borç olarak gönderildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.’nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davacı, dava dilekçesinde satıştan elde edilen kar ile birlikte kendisine 700.000,00 TL civarında bir ödeme yapılması gerekirken 150.000 USD ödendiğini ve davalının ana para ve kar payı olarak 400.000,00 TL daha borcu olduğunu belirtmektedir. Davacının, dava dilekçesinde yer alan davalıdan bakiye 400.000,00 TL alacaklı olduğuna ilişkin beyanı kendisini bağlar. Buna göre Mahkemece, taleple bağlılık ilkesi ve dava dilekçesi gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen nedenle davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1630,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.