Esas No: 2020/2793
Karar No: 2021/960
Karar Tarihi: 18.05.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2793 Esas 2021/960 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2793
Karar No : 2021/960
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2019 tarih ve E:2016/4176, K:2019/6295 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Polis Meslek Yüksekokulundan mezun olan davacı tarafından, polis memuru rütbesine aday memur olarak atanması amacıyla 20/06/2015 tarihinde yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve 17/06/2016 tarihli ek beyan dilekçesiyle sözlü sınavın tamamının iptali ile sözlü sınav işleminin dayanağı olan 03/06/2015 tarih ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 8. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2019 tarih ve E:2016/4176, K:2019/6295 sayılı kararıyla;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Yönetmelikler" başlıklı 124. maddesine, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesine, 3201 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 03/06/2015 tarih ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin ''Sınav şekli ve esasları'' başlıklı 8. maddesine ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tebligat ve cevap verme" başlıklı 16. maddesine yer verildikten ve hukukun genel ilkelerinden, kazanılmış hak, haklı beklenti, hukuki güvenlik ve ölçülülük ilkelerine ilişkin açıklamalar yapıldıktan sonra,
Dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 8. maddesine ilişin kısım yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3201 sayılı Kanun'un 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "...öğrenimine devam edenler dahil..." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada; Anayasa Mahkemesinin 04/05/2017 tarih ve E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararıyla; öğrencilerin memuriyet hakkını kazanılmış bir hak olarak elde etmedikleri, zira bunların henüz memuriyete atanmadıkları ve memuriyetin bunlar yönünden bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş kişisel bir hakka dönüşmediği, kanun koyucunun, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabileceği, bu değişikliklerin kişilerin beklentilerini etkileyebileceği, kişilerin meşru beklentileri aleyhine bir düzenleme yapılması söz konusu olmadığından kuralın kişilerin çalışma hürriyeti ve haklarına yönelik hukuki güvenliklerini ihlal eden bir yönü bulunmadığı ve anılan düzenleme emniyet hizmetlerinin daha iyi işlemesi amacıyla yapıldığından Anayasa'ya aykırı olmadığı gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verildiği,
İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanması gerektiği, yasa koyucu tarafından düzenlenen Kanun metninde açık bir şekilde, eğitimlerini başarıyla tamamlayan adayların Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiğinin hüküm altına alındığı, Kanun'un uygulanmasını sağlamak üzere İçişleri Bakanlığınca hazırlanan dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 8. maddesinde, sınavın sözlü sınav şeklinde yapılacağının belirlendiği ve sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği,
Bu durumda, söz konusu düzenlemede, adayların; mesleki bilgi düzeyi, bir konuyu kavrayıp özetleme ve ifade yeteneği, muhakeme gücü, özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu açısından değerlendirileceğinin belirtildiği, idare tarafından üst hukuk normlarına uygun olarak hazırlanan Yönetmelik hükmüyle davalı idare bünyesinde çalışacak personelin seçiminde objektif kriterlerin esas alındığı göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu Yönetmeliğin sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 8. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemine ilişin kısım yönünden;
Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması gerektiği, idari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetimin, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyeceği,
Bu itibarla, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesinin sağlanması gerektiği,
Öte yandan, Yönetmeliğin "Komisyonların oluşturulma ve görevleri'' başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrası ile düzenlenen soru hazırlama komisyonun oluşumu için rütbece en kıdemli üye başkanlığında beş rütbeli personel ve hazırlanan soru sayısı ve ders konuları dikkate alınarak yeterli sayıda öğretim elemanından oluşacağı şeklinde düzenleme yapıldığı, Polis Akademisi Başkanlığı tarafından da soru hazırlama komisyonu için dört rütbeli personel ile sekiz öğretim elemanı görevlendirildiği, bu haliyle adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda sorulacak soruların hazırlanmasında yeteri kadar rütbeli personel ve öğretim elemanı görevlendirildiği, soruların yönetmelikte aranılan kriterlere uygun olduğu anlaşıldığından bu durumun dava konusu işlemi sakatlar mahiyette olmadığı,
Ayrıca, davalı idarenin savunması ekinde gönderilen, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin dayanağı olan sözlü sınav komisyonu başkanı ve üyelerince verilmiş puanlara ilişkin tutanak ve sınav sonuçlarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden; sözlü sınavın nesnel olarak yapıldığı ve yargısal denetim için aranan bütün koşulları sağladığı görüldüğünden davacının girdiği sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
19/06/2015 ile 21/06/2015 tarihleri arasında yapılan sözlü sınavın iptali istemine ilişkin kısım yönünden;
Davacının 04/04/2016 havale tarihli yenilenen dava dilekçesinde mevcut olmayıp, dava açma süresi geçtikten sonra 17/06/2016 havale tarihli dilekçesine konu edilen, sözlü sınavın tamamının iptaline yönelik istem; 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasında düzenleme altına alınan davanın genişletilmesi yasağı kapsamında bulunduğundan anılan talebin esasının incelenmesine hukuken imkân bulunmadığı sonucuna varılarak,
Dava konusu Yönetmeliği'nin 8. maddesinin iptali istemi ile davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemi yönünden davanın reddine, 19/06/2015 ile 21/06/2015 tarihleri arasında yapılan sözlü sınavın iptali isteminin ise incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; okula kayıt yaptırdığı tarihte sözlü sınava tabi tutulacağına ilişkin bir mevzuat hükmü bulunmadığı, mezun olduğu tarihte sözlü sınav şartı getirilmesinin kazanılmış hakkın ihlali olduğu, kendisine sözlü sınavda verilen puanın gerekçesinin ortaya konulmadığı, somut bir gerekçe gösterilmeden başarısız sayıldığı, kendisinin başarısız sayılmasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu ve davanın reddine yönelik Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; öncelikle seri dava düzenlemesinin toplu vekaletnameler ile toplu davalar açılması durumunu ifade ettiği ve bu sebeple bakılan davaların seri dava niteliğinde olmadığı, aksi düşünülse dahi Dairece hükmedilen ücretin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin seri davalarda ücreti düzenleyen 22. maddesindeki düzenlemeye aykırı olduğu, bu nedenle, temyize konu kararın avukatlık ücretine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının açıklamalı olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, yukarıda özetine yer verilen iddialar ile lehlerine hükmedilen avukatlık ücretinin hatalı belirlendiği ileri sürülmektedir.
2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesinde; "İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda onbeş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60'ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50'si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %30'u oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir." düzenlemesi yer almakla birlikte,
Bu maddenin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/05/2019 tarih ve E:2019/145 sayılı kararı ile; "...getirilen düzenleme ile, onbeş olarak belirlenen ilk kademeye kadar pratikte seri olarak özellikle idari yargıda çok az dava bulunduğu göz önüne alındığında, getirilen bu düzenlemenin esasen uygulanabilirliğinin pek az olacağı, diğer taraftan, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği yolundaki düzenleme ile seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesine yol açılacağı...
...kademelendirmenin gerek dosya sayısı açısından gerekse hükmedilecek ücretin oranı açısından başta usul ekonomisi olmak üzere, pratikteki uygulamalara ilişkin istatistiksel verilerin de hesaba katılmasıyla, belirtilen ilkeler ve gerçekte avukatın hukuki yardımının karşılığı oranı göz önüne alınarak makul bir şekilde yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 15'ten başlar şekilde ve tam ücretin %60'i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenleme, hukuka ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu..." gerekçesi ile anılan maddenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş ve bu karara karşı yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/12/2019 tarih ve YD İtiraz No:2019/1037 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bu durumda, her ne kadar davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, lehlerine hükmedilen avukatlık ücretinin hatalı belirlendiği ileri sürülmekte ise de, görülmekte olan bu davanın da aralarında bulunduğu ve seri dava niteliği taşıyan davalar bakımından, karar tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin seri davalarda ücreti düzenleyen 22. maddesinin yargı kararı ile hukuka aykırı bulunarak yürürlüğünün durdurulmuş olması ve anılan yargı kararında yer verilen gerekçeler karşısında, konuya ilişkin dava sayısı da göz önüne alındığında, Dairece davalı idareler lehine hükmedilen 550.00,-TL tutarındaki avukatlık ücreti miktar olarak uygun bulunmakta olup, Daire kararının avukatlık ücretine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ve davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğünün temyiz istemlerinin reddine,
2. Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2019 tarih ve E:2016/4176, K:2019/6295 sayılı kararının yukarıda belirtilen açıklama ile ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 18/05/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı, polis eğitim kurumlarında veya Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla bitiren öğrencilere uygulanacak sınavlarla ilgili usul ve esasları düzenlemektir." kuralına yer verilmiş, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, "Mesleki bilgi düzeyi" deyiminin; “Polis eğitim kurumları mezunlarının polis eğitim kurumunda gördüğü derslerle ilgili bilgi düzeyini, Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarından mezun olanların ise Başkanlıkça verilen mesleki eğitim dersleriyle ilgili bilgi düzeyini" ifade edeceği belirtilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin "Sınav şekli ve esasları" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; "Soru Hazırlama Komisyonu tarafından bastırılan sorular arasından adaylara soru kartı çektirilerek cevaplaması istenir. Komisyon tarafından adaya konu ile ilgili ilave sorular sorulabilir."; maddenin 2. fıkrasında ise, "Sınav komisyonları tarafından yapılacak sözlü sınavda adaylar; a) Mesleki bilgi düzeyi, b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, ç) Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu yönlerinden yüz tam puan üzerinden değerlendirilirler." düzenlemeleri getirilmiş; aynı maddenin 3. fıkrasında, 2. fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen hususların puan değerlerine işaret edilmiş, bu kapsamda mesleki bilgi düzeyinin yüz üzerinden kırk puan olduğu belirtilmiş, maddenin 4. fıkrasında ise; adayın sınavda başarılı olabilmesi için yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan alması gerektiği, başarısız olan adayın aldığı puan ve gerekçesinin puan değerlendirme karar formuna işleneceği, sınav sonuçlarının merkezi sınav komisyonuna bildirileceği öngörülmüştür.
Yönetmelik'te yer verilen ve metinleri yukarıda aktarılan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; polis eğitim kurumlarında veya Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla bitirenlere uygulanacak sınavın, adaya, soru hazırlama komisyonunca bastırılan sorular arasından çektirilecek soru kartındaki soruları cevaplaması istenilmek suretiyle gerçekleştirileceği, bu uygulamada, gerek puansal ağırlık gerekse 8. maddenin 2. fıkrasındaki sıralama göz önünde bulundurulduğunda en önemli değerlendirme kriterini “mesleki bilgi düzeyi” başlıklı kısmın teşkil ettiği, "mesleki bilgi düzeyi"nin polis eğitim kurumları mezunlarının polis eğitim kurumunda gördüğü derslerle ilgili bilgi düzeyini ifade edeceği, mesleki bilgi düzeyinin ölçülebilmesinin ise; polis eğitim kurumunda görülen derslerle ilgili sorular sorulmasına bağlı olduğu, çok sayıdaki dersten başarılı olunması sonucunda edinilen kazanımı ifade eden mesleki bilgi düzeyinin bir veya iki soruyla ölçülmesinin hem hayatın olağan akışına hem de bu tür sınav uygulamalarına ilişkin olarak
yargı mercilerine intikal eden dava dosyalarının içeriğindeki verilere aykırı olduğu, nitekim Yönetmeliğin 8. maddesinin 1. fıkrasında "Soru Hazırlama Komisyonu tarafından bastırılan sorular arasından adaylara soru kartı çektirilerek cevaplaması istenileceği"nin belirtildiği, komisyon tarafından adaya sorulan soru/sorular neticesinde mesleki bilgi düzeyinin ölçülmesi hususunda yeterli kanaat edinilememesi halinde adaya ilave sorular sorulabileceği yönündeki düzenleme de göz önünde bulundurulduğunda, Yönetmeliğin, adayın mesleki bilgi düzeyinin tam anlamıyla ölçülmesine imkân vermeyecek bir şekilde sadece iki soru sorulmak suretiyle uygulanmasını amaçlamış olmasının söz konusu olamayacağını teyit ettiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; sınava tabi tutulacak aday memurun, yukarıda ifade edilen mesleki bilgi düzeyinin yanı sıra ifade ve muhakeme yeteneği, temsil kabiliyeti, liyakati gibi özellikler bakımından gerekli yeterliliğe sahip olup olmadığının da tarafına yöneltilecek bir veya iki soruyla ölçülebilmesi mümkün değildir.
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 2014-2015 eğitim döneminde Balıkesir Polis Meslek Yüksekokulu'ndan mezun olması üzerine yukarıda ilgili düzenlemelerine yer verilen Yönetmelik uyarınca sözlü sınava tabi tutulduğu, davalı idare savunmasından ve ekinde yer verilen belgelerden anlaşılacağı üzere davacıya, çektiği 28 numaralı soru kartında yer alan; "İnsan haklarının temel hareket noktası nedir?" ve 51 numaralı soru kartında yer alan; "Siyasi haklar ve ödevler nelerdir?" şeklindeki soruların sorulduğu, anılan soruların cevaplarının bir kaç kelimeden oluşan kısa cevaplar olduğu, Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Puan Değerlendirme Karar Formu'nda, komisyon başkan ve üyelerinin tamamı tarafından davacıya; "mesleki bilgi düzeyi" yönünden 25 puan, "bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü" yönünden 10 puan, "özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı" yönünden 10 puan, "liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu" yönünden 10 puan takdir edildiği ve sınav puan ortalamasının 55,00 puan olduğu belirlenmek suretiyle başarısız kabul edildiği görülmektedir.
Davacının tabi tutulduğu sözlü sınavda, tarafına, yukarıda yer verilen iki sorunun sorulduğu ve yaklaşık on ay devam eden ve çok sayıda dersi kapsayan bir eğitim sürecinin sonunda elde edilen mesleki bilgi düzeyinin bu sorular ile ölçülmeye çalışıldığı tartışmasızdır. Yapılan sözlü sınavda tarafına yöneltilen iki soru ile davacının hem mesleki bilgi düzeyinin ölçülmeye çalışıldığı hem de Yönetmeliğin 8. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen diğer hususlar olan "bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü", "özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı" ve "liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu" yönlerinden değerlendirilme yoluna gidildiği anlaşılmaktadır.
Eğitim döneminde gördüğü derslerin genel akademik ortalaması 79,61 gibi yüksek olarak değerlendirilebilecek bir not ve başarı düzeyinde olan davacının, eğitim dönemi sonunda tabi tutulduğu sınavda tarafına yöneltilen iki soru ile değerlendirilmeye çalışılmasının Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde aktarılmaya çalışılan amacına ve içeriğine aykırı olduğu, tarafına yöneltilen iki soru ile davacının mesleki bilgi düzeyinin ölçülmesi mümkün olmadığı gibi diğer hususlar yönünden de iki soru sorulmak suretiyle yeterli kanaat edinilmesinin söz konusu olamayacağı, kaldı ki sınav komisyonu başkan ve üyelerinin davacıya her bir hane için takdir ettikleri notların aynı olması hususları birlikte dikkate alındığında, davacının aday memur olarak atanacaklara uygulanacak sözlü sınavında başarısız sayılmasına dair işlemde ve bu işlemin dayanağı olan dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinde, adayların anılan maddede belirtilen hususlar yönünden objektif olarak değerlendirilmesini sağlayacak şekilde sorulacak soru adeti hakkında makul bir sayıya yer verilmemesi yönünden eksik olarak düzenlenmiş olduğu kanaatine ulaşıldığından hukuka ve mevzuata uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda; kısmen davanın incelenmeksizin reddi, kısmen davanın reddi yolundaki Daire kararının temyize konu edilen davanın reddine ilişkin bireysel işlem ve Yönetmeliğin 8. maddesine yönelik kısımlarının yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.