(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/4161 E. , 2012/5089 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 06.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kayıtlarına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, 73 ve 1294 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında "..." olarak geçen kaydın "..." olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı,kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu taşınmazların tescile esas mahkeme ilamlarında, tespit gibi tescile karar verilmiş, kadastro tutanaklarında ise "kök muris ..."ın ölümü ile çocukları Mehmet, ..., ..., ..."yi....terk eylediği, ... oğlu ..."nin de hissesini oğlu ..."e hibe ettiği" belirtilmiş, ne var ki mahkemece tapu kayıt maliki olduğu iddia edilen ... ... oğlu ..."ın üst soyunu (dede, baba ve babasının kardeşlerini) gösterir nüfus aile kayıt tablosu celp edilerek tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmemiştir. Diğer yandan; yukarıda ayrıntılı biçimde değinilen kolluk araştırması usulüne uygun olarak yapılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece; tapu kayıt maliki olduğu iddia edilen ... ... oğlu ..."ın üstsoyunu (dede, baba ve babasının kardeşlerini) gösterir şekilde nüfus aile kayıt tablosu celp edilerek tespit tutanağındaki bilgilerle bağlantı kurulacak şekilde incelenmeli, zabıta aracılığı ile taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde kayıt maliki " ..." ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, yapılan araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de refakate alınarak taşınmazlar başında keşif yapılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eksik araştırma ve inceleme sonucu verilen karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.