Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5216
Karar No: 2014/10099
Karar Tarihi: 26.06.2014

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/5216 Esas 2014/10099 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/5216 E.  ,  2014/10099 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 20/12/2012
    NUMARASI : 2008/438-2012/607

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araçla müvekkili idaresindeki aracın karıştığı kazada müvekkilinin yaralandığını, ayrıca davacı Selma"ya ait aracın da hasarlandığını iddia etmiş, fazlaya dair haklarını saklı tutarak araç hasarı, tedavi gideri, çalışılamayan dönem ücret kayıpları, sürekli ve geçici çalışma gücü kaybı nedeni ile 1.000,00.-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca Düzgün için 35.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.
    Davalı Ankara T. Sigorta A.Ş. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekili, müvekkiline ait aracın uzun süreli olarak kiralandığını, işleten sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Sıla Baykal vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün % 100 kusurlu ve davacı Düzgün"ün % 18.2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı olduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabul kısmen reddiyle, tedavi giderlerinin 6111 sayılı Yasa gereğince karar verilmesine yer olmadığına, davacı Selma"nın maddi tazminat isteminin reddine, sürekli çalışma gücü kaybı nedeni ile Düzgün için 91.981,07.-TL maddi tazminatın sigorta şirketinden dava, diğer davalılardan olay tarihinden, ayrıca Düzgün için 15.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden;
    a-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    b-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücünün kaybı, tedavi gideri nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    2918 sayılı KTK"nın hükümlerine göre, trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa"nın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere İşlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun"un 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar" hükmüne yer verilmiştir.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
    Somut olayda, aracın kayden maliki davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. olup davalı, aracın kazadan önce ihbar olunan T. Sağ. Ür. Tic. Ltd. Şti."ye uzun süreli kiralanmış olduğunu savunmuş ve buna ilişkin olarak kira sözleşmesini ve buna ilişkin faturaları delil olarak ibraz etmiştir. Mahkemece bu savunma üzerinde durularak işleten sıfatı yönünden her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Buna göre yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de gözönünde bulundurularak, davalı ile ihbar olunan şirket arasındaki kiralama sözleşmesi dikkate alınarak, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlan üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;
    a-Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve 2918 sayılı yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın "Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", Yasanın geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın % 20"sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği" öngörülmüştür.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanuna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
    Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte sözkonusu Yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir.
    Öncelikle belirtmek gerekirki Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil ancak sözkonusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Buna göre Mahkemece, tarafların delillerinin toplanması, özellikle “davacı tarafından ödendiği ve SGK tarafından karşılanmadığı iddia edilen” tedavi giderlerinin ispatı ile sözkonusu tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi için uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri olduğunun tespit edilmesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu"nun davaya dahil edilmesi ve bu tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu"nun, yasa kapsamı dışında kalan tedavi gideri, belgelenemeyen tedavi giderleri, bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden ise davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    b-BK"nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Dosya kapsamından, davacı Düzgün"ün kaza nedeniyle sağ bacak kırığı, el ve ön kol kırığı oluştuğu, kaza sonucunda vücut fonksiyonlarında % 18.1 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen yaralanan Düzgün için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hükmedilen manevi tazminat miktarından bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, açıklanan dosya kapsamına uygun düşmeyen miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
    c-Davacı Selma"nın araç hasarı nedeni ile talep edilen tazminata ilişkin olarak davalılar gerçek zarardan sorumludur. Dosya kapsamında yer alan ve hükme esas kabul edilen bilirkişi raporunda davaya konu hasarlanan aracın pert total, rayiç değerinin 18.000,00.-TL, sovtajının ise 4.000,00.-TL olduğu ve buna göre hasarın 14.000,00.-TL olduğu değerlendirilmiştir. Bilirkişi tarafından araç mahrumiyetine ilişkin zarar hesaplanmış ise de davacının bu zarar türüne ilişikin talebi bulunmamaktadır. Dosya kapsamından davacıya sigorta şirketlerinden toplam 12.000,00.-TL ödendiği de çekişme konusu olmaması bakımından, davacının araç hasarı nedeni ile 2.000,00.-TL uğradığı zararı bulunmasına karşın mahkemece bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    d-Davacının aracın hasarlanması nedeni ile çekici ve oto park gideri ödediğini ileri sürerek buna yönelik makbuzları dosyaya eklediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu yöndeki talebe ilişkin kararın gerekçesinde her hangi bir değerlendirme yapılmamış olup sözkonusu zarar türünden sigorta şirketi poliçe kapsamında sorumlu değil ise de zarara neden olan diğer davalıların sorumluluğu bulunmakta olduğundan davacının talep ettiği çekici ve oto park giderine yönelik değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    e-Davacı kaza tarihinde çalıştığı kurumda toplu iş sözleşmesi kapsamında hak kazandığı ancak kaza nedeni ile çalışamadığı dönem süresince alamadığı sosyal haklarını (sosyal yardım, yemek yardımı ve hizmet primi) da talep etmiştir. Mahkemece davacının çalıştığı kurum olan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile yapılan yazışma sonucu raporlu olduğu günlere ilişkin olarak toplu iş sözleşmesi uyarınca sosyal yardım, yemek yardımı ve hizmet primi ödenmediği belirtilmiştir. Buna göre mahkemece toplu iş sözleşmesinin celbi ile davacının ileri sürdüğü sosyal haklara hak kazanıp kazanmadığı ve davacının kazaya bağlı olarak çalışamadığı günlerin çalışmakta olduğu kurumdan belirlenerek, sosyal hak kaybı nedeni ile zararının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    f-Ayrıca Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/II. maddesi, ”Müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur” hükmünü içermektedir.
    Somut olayda, ret sebepleri ortak olan davalılar yararına, reddedilen maddi ve manevi tazminat yönünden tek vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, ayrı ayrı hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (1-b) bendinde açıklanan nedenlerle davalı E. Tur. Taş. Tic. A.Ş. vekilinin ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı E. Tur. Taş. Tic. AŞ"ye geri verilmesine 26.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi