2. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/16017 Karar No: 2018/15
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/16017 Esas 2018/15 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Boşanma davası olan bir davanın kararında, kimlik bilgileri ve çocukların bilgileri açıkça belirtilmeli ve yasal zorunluluk gereği yerine getirilmeden hüküm kurulmaması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, birleşen boşanma davasıyla ilgili olarak, tedbiren kişisel ilişki kurulması davasından sonra açılan birleşen boşanma davasında baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki düzenlemesi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, tedbiren kişisel ilişki kurulması davası kabul edilmeli ve kişisel ilişki düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise; Nüfus Hizmetleri Kanunu m.27 ve 7/1-b ile HMK m.297/1-b ve TMK m.197/4 ve m.324/2 olarak belirtilmiştir.
2. Hukuk Dairesi 2016/16017 E. , 2018/15 K.
"İçtihat Metni"
....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları, nüfusa kayıtlı bulunduğu il, ilçe, köy veya mahalle adı, cilt, aile ve birey sıra numarası ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur (5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 27. ve 7/1-b ile HMK m. 297/1-b). Mahkemece bu yasal zorunluluk yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, boşanma hükmünün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı-davacı babanın ortak çocukla tedbiren kişisel ilişki kurulmasına ilişkin birleşen davası, mahkemece; "birlikte görülen boşanma davasında baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesis edildiği" gerekçesiyle reddedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, ortak çocukla tedbiren kişisel ilişki kurulması davasının (TMK m. 197/4) açıldığı 23.05.2014 tarihinde tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, ortak çocuğun fiilen anne ile birlikte kaldığı, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını engelleyecek bir halin de (TMK m.324/2) mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir ve davaların birlikte görülmesi halinde her dava bağımsız niteliğini korur. Bu itibarla, ortak çocukla baba arasında tedbiren kişisel ilişki kurulması davasının kabulü ile, baba ile ortak çocuk arasında, çocuğun bedeni ve fikri gelişimine engel olmayacak ve davalı-davacının babalık duygularını tatmine yeterli olacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, tedbiren kişisel ilişki kurulması davasından sonra açılan birleşen boşanma davasında baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki düzenlemesi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 1. bentte gösterilen bozma sebebine göre boşanma davalarının esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesin yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.01.2018 (Pzt.)