12. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/16617 Karar No: 2010/28008 Karar Tarihi: 29.11.2010
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/16617 Esas 2010/28008 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2010/16617 E. , 2010/28008 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/04/2010 NUMARASI : 2010/397-2010/449
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki her iki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : 1) Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; 2)Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; 05.12.2008 tanzim 05.07.2009 vade tarihli 50.000 TL bedelli bonoya istinaden hamil A. K.. tarafından senet keşidecisi T. Ö.. hakkında kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapılmaktadır. Keşideci T. Ö.., süresinde icra mahkemesi nezdinden takibe, borca itiraz etmekte senette alacaklı ve borçlu sıfatları birleştiğinden bahisle takibin iptalini istemektedir. TTK.nun 690.maddesi 585.maddesine atıf yapmadığından, bir kimse poliçelerde olduğu gibi kendi emrine bono tanzim edemez, diğer bir anlatımla bonoyu tanzim eden, kendisini lehtar gösterek bono düzenleyemez. Kural olarak avalin amacı senedin ödenme ihtimalini artırmak ve tedavülünü güçlendirmek düşüncesi ile kambiyo hukukunda yapılan bir işlem olmasıdır. O nedenledir ki lehine aval verilen kimse bono da mutlaka borçlu konumunda olmalıdır. Bonodaki borçtan sorumlu olmayan kişi için verilen aval geçersizdir. Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde; keşideci borçlu T. Ö.."ın düzenlediği senet de F. Ö.. lehtar konumundadır. Bonodaki borçdan sorumlu olmayan lehtarın kefil (avalist) olarak senedin ön yüzüne koyduğu aval şerhi geçersiz olup, bono vasfına etkili değildir. İcra mahkemesinin gerekçesinde yer aldığı gibi bu durumda alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesinden söz edilemez. O halde senet, TTK.nun 688.maddesinde yazılı unsurları hali bono vasfında olup, kambiyo takibine konu edilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. Bu itibarla borçlunun takip hukukuna ilişkin olarak yaptığı sair itirazların (borca, işlemiş faize, faiz oranına) yöntemince incelenerek karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde takibin iptaline dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 29.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.