12. Ceza Dairesi 2021/4184 E. , 2021/5772 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89/1, 89/2-b, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.240,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2020 tarihli ve 2017/487 esas, 2020/507 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Geçici 5. maddesinde yer alan, “(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla; ...c) 250 nci maddede düzenlenen seri muhakeme usulü ile 251 ve 252 nci maddelerde düzenlenen basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanır. d) 1/1/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklindeki,
5271 sayılı Kanunun 251. maddesinde yer alan, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir” şeklindeki düzenleme ile,
Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı kararı ile geçici 5. maddenin d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş,…” ibaresinin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu iptal kararının 5271 sayılı Kanunun 251. maddesinde işaret edilen, hakkında basit yargılama yapılması mümkün görülen ancak 01/01/2020 tarihinden önce veya Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girdiği 19/08/2020 tarihinden önce kovuşturma aşamasına geçildiği için basit yargılama yapılmayan suçlara ilişkin görülmekte olan davalarda Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlük tarihinden sonra verilen kararlarda gözetilmesi gerektiği,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 15/10/2020 tarihli ve 2020/8330 esas, 2020/13766 karar sayılı ilamında ""...Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa"ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nın 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nın 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş.." şeklinde belirtildiği üzere,
Somut olayda, sanığın mahkumiyetine konu suçun, 5271 sayılı Kanunun 251. maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu, kararın ise 13/10/2020 tarihinde verildiği anlaşılmakla, karar tarihi itibariyle belirtilen iptal kararı sonrasında sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Mahkemesince bir değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01/04/2021 gün ve 94660652-105-34-1435-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23.06.2021 tarih ve 2021/70276 sayılı ihbarnamesiyle mevcut evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelendi gereği düşünüldü:
UYAP sisteminden temin edilen nüfus kaydına göre; sanığın hüküm tarihinden önce 28.11.2019 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 64. maddesi gereğince sanık hakkında düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden,
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile sanık hakkında Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2017/487 esas, 2020/ 507 sayılı kararı ile verilen hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 309/4-d maddesindeki "Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder." şeklindeki düzenleme gereği bozma nedenine göre uygulama yapılarak, sanığın mahkumiyetine yönelik hüküm fıkrasının, "1- UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğinde sanık ...’ın 28.11.2019 tarihinde öldüğünün tespit edilmiş olması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 2-Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına," şeklinde DÜZELTİLMESİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 14.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.