Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9650
Karar No: 2018/516
Karar Tarihi: 25.01.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9650 Esas 2018/516 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/9650 E.  ,  2018/516 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ile davalılar ...,..., ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; ... mevkii 5229 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı adına kayıt ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın Milli Emlak Baş Kontrolörünün 28/03/2008 tarih ve 2 sayılı raporunda belirtildiği üzere bahsi geçen taşınmazın uygulanan tapu kayıtlarının sınırında "...." okunması nedeni ile bu taşınmazların kayıt miktar fazlaları ile söz konusu taşınmazların sınırlarında bulunan komşu taşınmazlardan zilyetlikle iktisap edilen taşınmazların tamamı hakkında dava açılabileceğini, eski .... sınırları dışında kalan yerlerde kain ister mübadil ister gayri mübadil olsun tüm ...mallarının Hazineye intikal ettiğini, kanunları uyarınca Devlete intikal eden taşınmazların süresi nereye varırsa varsın zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, davaların hak düşürücü süreye tabi olmadığını, iyi niyetin korunamayacağını bildirerek dava konusu Domuzderesi mevkii 5229 parsel sayılı taşınmazın mahkemece tespit edilecek bölümlerinin davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, açılan davanın kısmen kabulü ile, Manisa ili, Gölmarmara ilçesi, Merkez Hamzacık mevkiinde kain 114.100,00 metrekarelik 5229 parsel sayılı taşınmazın mera vasfı ile davalılar adına olan tapu kaydının dosyada mevcut 27/06/2014 havale tarihli orman bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 93.408,00 metrekarelik kısmının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kısmın davalılar uhdesinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından davanın reddedilen kısmına yönelik olarak, davalılar ..., ..., ..., ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 26/10/2005 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamındaki davacı Hazineye ait dava dilekçesinde taşınmaza uygulanan tapu kaydının sınırlarının “....” okuduğunu, bu taşınmazın yada sınırında bulunan taşınmazların zilyetlikle kazanılamayacağını belirtmiş ve ayrıca taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufunda olduğunu ileri sürmüş olduğuna göre,mahkemece taşınmazın orman olduğu belirlenen kısmı için orman vasfı ile tesciline karar verileceğinin düşünülmesinde bir isabetsizlik yoktur.
    Ne var ki; mahkemece dayanak tapu kayıtlarının kök kayıtlarında yazan "..." sınırlarının dava konusu taşınmazlara uymadığı, taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edinildiği gerekçesi ile taşınmazın orman olmadığı belirlenen kısmı için davanın reddine karar verilmişse de; taşınmazın orman vasfında olup olmadığını belirlemeye yönelik yapılan araştırma ve davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin yapılan araştırma yetersiz olduğu gibi, dava konusu ve komşu taşınmazlara uygulanan tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte dosyaya getirtilmemiş, tapu kayıtları yöntemince uygulanmamış, hükümde bahsi geçen ...Tapulama Hakimliğinin 1992/3-1995/5 E.K. sayılı dava dosyası dosya içerisinde olmadığından ve Dairemizin iade kararı ile istenmesine rağmen dosya içerisine alınmadığından, bu dosyadaki bilirkişi raporuna atıf yapılarak düzenlenen bilirkişi raporunu denetlemek mümkün olmamıştır.
    Hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda 1976 tarihli memleket haritası ve 1949 tarihli hava fotoğrafına göre taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmişse de;1976 tarihli memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı ve 1949 tarihli hava fotoğrafından oluşturulan memleket haritası incelenmemiş, 1949 tarihli hava fotoğrafı üzerinde taşınmazın konumu kadastro paftası ile çakıştırılmak sureti ile gösterilmemiş, hava fotoğrafı üzerinde stereoskopik inceleme yapılmak sureti ile davalılar yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı denetlenmemiştir.
    O halde mahkemece Gölmarmara Tapulama Hakimliğinin 1992/3-1995/5 E.K. sayılı dava dosyası, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanı gösteren 1949 tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ve 1976 tarihli memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı, dava ve komşu taşınmazlara uygulanan tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte(tapu defteri fotokopisi değil bilgisayar çıktısı ve kaydın geldisi gittisi takip edilerek) dosyaya getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı ) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmiş olduğuna göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası var ise bu harita ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Böylesine yapılan bir araştırma sonucu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılması halinde, 13/07/1945 tarihinde yürürlüğü geçen 4785 sayılı Kanunun l. maddesi gereğince tapu kaydının yasal değerinin olmayacağı, ormanlar tevzi, iskan ve başka bir suretle kişiler adına özel mülk olarak tescil edilemeyeceği düşünülmelidir.
    Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, tespite esas alınan tapu kayıtları, sınırları mahalli bilirkişi yardımıyla zeminde tek tek bulunarak fen bilirkişi krokisi üzerine işaretlenmeli, tapu kaydı 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince zemine uygulanarak, zeminde tam ve kesin kapsamı belirlenmeli, tapu maliki ile davalılar arasında irsi veye akdi bağ kurulmalı, sınırlarda adları okunan komşular çizilecek kroki üzerine kadastro tespit malikleri ile bağ kurularak ve komşu taşınmazlara uygulanan tapu kayıtları ve sınırları da yazılıp, keşfi izleme olanağı saptanmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tapulama mahkemesinde verilen kararların kapsamları belirlenmeli, bilirkişi raporunda kararların kapsadığı alanın gösterilmesi istenmeli, tapu kaydının taşınmazlara uymadığının saptanması halinde; yapılacak keşifte, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmazlar başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere(memleket haritası ve hava fotoğraflarına) dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmelidir.
    3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine ve davalılar ..., Cevdet Ziyanak, ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/01/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi