9. Hukuk Dairesi 2011/3694 E. , 2013/10588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, ödenmeyen son üç aylık ücret alacaklarını isteyince davalı işverenlerce haksız olarak işten çıkarıldığını belirterek, kıdem-ihbar tazminatı ve ödenmeyen ücret alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Şirketi, davacının kendi işçileri olduğunu ve diğer davalı şirketle davacı arasında iş ilişkisi olmadığını, şirketler arasında organik bağ olmadığını, davacının 06.08.2009 tarihinden sonra işe gelmediğinden devamsızlık nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Tekstil Şirketi, davacının kendi işçileri olmadığını, diğer şirketle aralarında organik bağ veya birlikte istihdam olgusu bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının ödenmeyen son 3 aylık ücret alacağını isteyince haksız olarak işten çıkarıldığını, davalılar arasında organik bağ bulunduğundan alacaklardan her iki davalının da sorumlu olduğu sonucuna varılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık anlatımlarına göre davacının yaptığı iş, SGK’da kayıtlı olduğu davalı ... Şirketi adına kalıp ustalığı olup, diğer davalı şirkete yönelik hizmetinin olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı şirketler arasında organik bağ bulunması başlı başına davalıların birlikte sorumluluğunu doğuran bir durum değildir.
Somut olayda davacı sadece Demir Kalıp Şirketine hizmet vermekte ve davalılar arasında birlikte istihdam olgusu bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece hüküm altına alınan alacaklardan davalı Balap Tekstil Şirketinin de sorumlu tutulması hatalıdır.
3- İşçinin ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği konusu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinin aksine, 4857 sayılı Yasada ücretin peşin ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir.
Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.
1475 sayılı Yasa döneminde, toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 81 inci maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceği kabul edilmekteydi. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 97 inci maddesinde de benzer bir düzenleme yer almaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin yirmi gün içinde ödenmemesi durumunda, işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş, toplu bir nitelik kazanması hâlinde dâhi bunun kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.
Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.
Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanması gerekir (Yargıtay 9.HD. 18.1.2010 gün, 2008/14546 E, 2010/193 K.).
4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır (Yargıtay 9. HD. 16.7.2008 gün, 2007/22062 E, 2008/16398 K.).
İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin, ücretinin bir kısmını Yasanın 33 üncü maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
Bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan aynî yardımların yerine getirilmemesi de (erzak ve kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin “haklı fesih” hakkı bulunduğu kabul edilmelidir.
İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi, sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü, 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkânı vardır (Yargıtay 9. HD. 18.1.2010 gün, 2009/24286 E, 2010/74 K.).
Somut olayda davacı, işverene gönderdiği temerrüt ihtarında, son 3 aylık ücretinin ödenmemesi hâlinde sözleşmeyi haklı nedenle feshedeceğini ve dava açacağını beyan etmiş, ihtarname işverene 06.08.2009 günü tebliğ edilmiş ve davacı bu tarihten sonra bir daha işe gelmemiştir. İşveren ise 19.08.2009 tarihli yazısı ile sözleşmeyi 06.08.2009 tarihinden itibaren yapılan devamsızlıklar nedeniyle feshettiğini belirtmiştir. Dinlenen tanıklar, işyerinde uzun zamandır ücretlerin ödenmediğini ve bazı işçilerin bu sebeple işten ayrıldığını, bir tanık da davacının sözleşmeyi bu gerekçe ile feshettiğini söylemiştir.
Olayların gelişimi ve davacının temerrüt ihtarının içeriği dikkate alındığında davacının sözleşmeyi İş Kanunu’nun 24/II-e maddesine göre haklı nedenle, bildirimsiz feshettiği sonucuna varılarak ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken, mahkemece feshin işverence yapıldığı gerekçesi ile ihbar tazminatı alacağının kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.