17. Hukuk Dairesi 2016/4454 E. , 2019/1132 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 16/04/2010 tarihinde davalının sevk ve idaresindeki aracı ile seyir halinde iken davacının sevk ve idaresindeki araca çarpması suretiyle kazanın meydana geldiğini, kazada davalının asli kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle davacının sol kolunun kırıldığını, sağ topuğundan ağır bir şekilde yaralandığını, iki ay boyunca yürüyemez duruma geldiğini, bu nedenle çalışamadığı için maddi anlamda mağdur olduğunu, ayrıca davacının büyük elem ve ızdırap duyduğunu, manevi olarak büyük çöküntü ve buhran yaşadığını beyanla, 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 25/12/2013 havale tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebinin hem sürekli iş göremezlik nedeni ile uğranılan maddi zarar, hemde iyileşme sürecinde hastaneye gidiş geliş, refakatçi gideri gibi yapılan her türlü masraf olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, kazada davalının kusursuz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.740,99 TL maddi tazminatın
kaza tarihi olan 16/04/2010 tarihniden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı 2.080,00 TL olup, hükmedilen maddi tazminat miktarı 1.740,99 TL, manevi tazminat miktarı 1.500,00 TL olduğundan karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenlerle davalı vekilinin temyiz istemlerinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Sürekli iş göremezlik zararının hesaplanabilmesi için davacının olay tarihindeki gelirinin tespit edilmesi gerekmektedir. Davacı vekili, müvekkilinin tekstil sektöründe pazarlamacı olarak çalıştığını ve asgari ücretin iki katı tutarında gelir elde ettiğini belirtmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu ise iki ihtimalli olarak hazırlanmış, hem asgari ücrete göre hem de asgari ücretin iki katı tutarında gelir elde ettiği varsayılarak davacının maddi zararı hesaplanmış, mahkemece asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır. Dosyada mevcut ... Ltd. Şti’nin 01.12.2011 tarihli yazısında davacının, firmada kaza tarihinde serbest dışardan danışman olarak çalıştığı ve aylık 2.000,00TL net gelir elde ettiği bildirilmiştir. Firmanın tarihsiz yazısında “...’in şirketi fiilen yönettiği, şu anda şirketin sahibi olduğu, ...’in işi bedensel çalışmayı gerektirdiği için ve şirketin sahibi olduğu için yapılan ödemeye ilişkin kayıt olmadığı”, “imza sirküsüne göre kazadan 2,5 sene sonra ortaklar kararı ile yönetici seçildiği ve ortak olduğu, bugün ortak olduğu ancak kaza tarihinde dışardan çalıştığı şirkete fiili, fikri ve bedeni katkısının parasal karşlığının tespitinin mümkün olmadığı” bildirilmiştir.
Davacının mesleği, şahsi katkıları gibi hususlar gözönüne alınarak çalışması karşılığı olarak kazandığı gelirin daha net kriterler ile ortaya konulması gerekmektedir. Kaldı ki davacı vekili davacıya ait tekstil mühendisi olduğuna dair lisans diplomasını dosyaya ibraz etmiştir. Davacının kişisel yetenek ve emeğinin şirket gelirine katkısı belirlenmeli ve bu miktar üzerinden zararı hesaplanmalıdır. Öncelikle davacıya bu konuda ispat imkanı verilmesi ve varsa resmi kayıtların getirtilmesi, bu konu ile ilgili kuruluşlara yazı yazılarak muhtemel geliri tespit edilmeli, gerektiğinde şirket defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak tesbit edilecek miktara göre tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu"nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayan barınma, beslenme, ulaşım, paramedikal ve bu gibi giderleri de isteyebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının tedavi giderlerine ilişkin talebinin bulunduğu anlaşılmakla, olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. Bu konuda 818 sayılı BK 42/II. maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir. Bu durumda, davacıya ulaşım ve refakatçi giderlerini kanıtlama imkanı tanınmalı, davacının bu giderlerini kanıtlayamaması durumunda belgelenemeyen ancak tedaviye bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan ulaşım ve refakatçi giderleri yönünden davacının tüm tedavi evraklarının getirtilerek, yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak
rapor sonucuna göre 818 sayılı BK"nın 42. maddesi gereğince olayın özelliği değerlendirilmek suretiyle bu kalem isteklere ilişkin olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek duyulmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz istemlerinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 07.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.