11. Hukuk Dairesi 2018/1297 E. , 2019/2945 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/12/2016 tarih ve 2014/586 E. - 2016/691 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 07/12/2017 tarih ve 2017/1035-2017/1127 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalıya ait trende yolcu olarak bulunan müvekkillerinin çocuğunun 27.08.2009 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda hayatını kaybettiğini, dava dışı şirket ve Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, dava sonucu müvekkillerinin her biri lehine 80.000,00 TL manevi tazminat ve 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedildiğini, anılan dosyada maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporunda, müvekkili Ahmet Turan"ın 14.645,10 TL, müvekkili Netice"nin ise 21.874,00 TL tazminata hak kazandıklarının belirtildiğini, tazminatın düşük hesaplanması nedeniyle rapora itiraz ettiklerini, mahkemece itirazın reddedilerek karar verildiğini, kararın temyiz edildiğini ve dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu ileri sürerek, belirsiz alacak davası hükümlerine göre alacak miktarı tam ve kesin olarak belirlendiğinde talebi artırmak ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davacı ... için 13.645,10 TL, davacı ... Şentürk için 20.874,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09.08.2016 tarihli talep arttırım dilekçesi ile talebini davacı ... için 56.625,62 TL"ye, davacı ... için 71.481,84 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamına göre, davacıların oğlu Metin Yeşiltan’ın 27.08.2009 tarihinde davalı TCDD"nin işlettiği trende yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen kazada hayatını kaybettiği, aynı kaza nedeniyle açılmış bulunan dava dosyalarında alınan kusur raporlarının çelişkili oldukları, Yargıtay tarafından da onanan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2013/340 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalıya %25 oranında kusur izafe edildiği, kararın onandığı da gözetilerek bu dosyadaki kusur raporunun hükme esas alınır mahiyette olup ve ayrıca kusur hususunda bilirkişi incelemesine gidilmesine gerek görülmediği, dosyaya sunulan aktüerya bilirkişisi raporunda; müteveffanın öğrenci olduğu, girdiği Anadolu Lisesi ve KKK Askeri Lise sınavlarını kazandığı dikkate alınarak vefatı sonrası geride kalan davacı anne ve babasının evlatlarının desteğinden yoksun kaldığının açıklandığı ve bu doğrultuda destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı, anılan raporun hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tahsilde tekerrür olmamak üzere davacı ... için 56.625,62 TL, davacı ... Şentürk için 71.481,84 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 27.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre taşıma sözleşmesine dayanan tazminat istemlerinde olay tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 767/5. maddesine göre zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu ve eldeki davada sürenin geçmediği, aynı olaya ilişkin olarak davacılar tarafından açılmış olan kısmi davada verilen kararı temyizen inceleyen Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/21136 E. 2017/2880 K. sayılı ilamında açıkça davacıların desteği müteveffanın askeri liseyi kazandığının ve bu okulu bitirdikten sonra askerlik mesleğinden para kazanacağının dikkate alınması gerektiğinin kabul edildiği, bu nedenle ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, demiryolu taşımacılığı sebebiyle uğranılan zararın davalı TCDD Genel Müdürlüğünden tazminine ilişkin olup, davanın devamı esnasında 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki Kanun 01.05.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve yasada gösterilen TCDD Taşımacılık A.Ş. 17.06.2016 tarih 9099 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanarak tüzel kişilik kazanmıştır.
6461 sayılı Kanun’un “Devir Hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesi (a) bendinde, Şirkete devredilecek personel ile cer, yük ve yolcu taşıma hizmetlerinde kullanılan çeken ve çekilen araçlarla, bunlarla ilgili her türlü diğer araç, gereç ve cihazların belirlenmesi ve personelin kadro ve pozisyonlarıyla, “araç, gereç ve cihazların ise hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle birlikte” Şirkete devredilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Geçici 1. maddenin (b) bendinde de, (a) bendi kapsamında devredilen personel ile araç, gereç ve cihazlarla ilgili TCDD’ce taraf olunan işlem ve sözleşmelerde Şirketin taraf olacağı ve derdest dava ve takiplerde Şirketin kendiliğinden taraf sıfatı kazanacağı, yine “bu hususlarla ilgili olarak” TCDD tarafından yapılan iş ve işlemler sebebiyle açılacak davanın Şirkete yöneltileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda dava, TCDD Genel Müdürlüğüne yöneltilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi TCDD Taşımacılık A.Ş. dava derdestken 17.06.2016 tarihinde tüzel kişilik kazanmıştır. Bu durumda mahkemece, davalıya ne surette kusur izafe edildiği üzerinde durularak, varsa olaydaki kusurun mevcut düzenlemeden sonra Genel Müdürlüğün mü yoksa Şirketin mi sorumluluk sahasında kaldığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi
./..
gerekir. Şayet yapılacak değerlendirmede, kusurun sadece Şirketin sorumluluk sahasında kaldığı anlaşılırsa bu takdirde Genel Müdürlüğün taraf sıfatı son bulup, Şirket taraf sıfatını kazanacaktır.
Şu halde Mahkemece, yürürlüğe giren Kanun nedeniyle resen bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan husus değerlendirilmeksizin davanın kabulüne dair verilen İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın davalı taraf yararına bozularak kaldırılması gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 2017/1035 E.; 2017/1127 K. sayılı kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine,
15.04.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
01.05.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6461 sayılı Kanun’un 1/1 (c) bendi ile davalılardan TCDD Taşımacılık A.Ş’nin kurulmasına karar verilmiş ve anılan şirket 14.06.2016 tarihinde kurularak tüzel kişilik kazanmıştır.
6461 sayılı Kanun’un “Devir Hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesi (a) bendinde, davalı şirkete devredilecek personel ile cer, yük ve yolcu taşıma hizmetlerinde kullanılan çeken ve çekilen araçlarla, bunlarla ilgili her türlü diğer araç, gereç ve cihazların belirlenmesi ve personelin kadro ve pozisyonlarıyla, “araç, gereç ve cihazların ise hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle birlikte” şirkete devredilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Geçici 1. maddenin (b) bendinde de, (a) bendi kapsamında devredilen personel ile araç, gereç ve cihazlarla ilgili TCDD’ce taraf alınan işlem ve sözleşmelerde davalı şirketin taraf olacağı ve derdest dava ve takiplerde şirketin kendiliğinden taraf sıfatı kazanacağı, yine “bu hususlarla ilgili olarak” TCDD tarafından yapılan iş ve işlemler sebebiyle açılacak davanın şirkete yöneltileceği düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, davalı TC Taşımacılık A.Ş.’nin tüzel kişilik kazandığı tarihten önceki döneme ilişkin 6461 sayılı Kanun’dan doğan sorumluluğu, söz konusu geçici 1. maddenin (a) bendine göre devredilen personelin kadro ve pozisyonlarıyla ve araç, gereç ve cihazlarla ilgili olarak TCDD’ce gerçekleştirilmiş olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan hak, alacak, borç ve yükümlülüklerle sınırlı olup, davalı TCDD’nin devredilen personel, araç ve gereçler ile gerçekleştirdiği yük ve yolcu taşıma sözleşmelerinden doğan sorumluluk hali ise 1. maddenin (b) bendi kapsamında değildir.
Demiryolu ile yük ve yolcu taşıma sözleşmelerinden doğan sorumluluk hali, davalı taşımacılık şirketinin tüzel kişilik kazandıktan sonraki tarihlerde tren işletmecisi olarak gerçekleştireceği taşıma faaliyetlerinden doğan zararlara ilişkin olarak 6461 sayılı Kanun ile yürürlükteki demiryolu taşımacılığına ilişkin diğer ulusal ve uluslararası sözleşme hükümlerine tabi olacaktır.
Somut uyuşmazlığa konu tren kazası 27.08.2009 tarihinde meydana geldiğinden sorumluluğu doğuran olayın meydana geldiği zaman yürürlükte olan kurallar gereğince taşıma sözleşmesinin tarafı olan davalı TCDD sorumlu olup, 6461 sayılı Kanun uyarınca kurulan davalı TC Taşımacılık A.Ş.’ne husumet yöneltilemeyeceğinden sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.