20. Hukuk Dairesi 2017/8062 E. , 2018/503 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... köyü 103 ada 7 parsel arsa niteliği ve 5.499,41 m2 yüzölçümü ile; 103 ada 8, 101 ada 40 ve 50 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla 24.088,93 m2, 8.419,95 m2 ve 78.878,12 m2 yüzölçümü ve ham toprak niteliğinde davalı Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... vekili 18/02/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... köyü 103 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar ile 101 ada 40 ve 50 parsel sayılı taşınmazların davalı (mal müdürlüğü) adına tespit gördüğünü ve tescil edildiğini, oysa dava konusu taşınmazlardan 103 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kadsatro tespiti esnasında müvekkili adına yazıldığını, sonradan tapu müdürlüğü tarafından yanlış yazım diye düzeltilerek Hazine adına geçirildiğini, müvekkillerine bu köy için tapu dahi verildiğini, 8 nolu parsel 7 nolu parsel ve şu an köy konağı olarak kullanılan ve köy adına tespit edilen parselle bir bütün olarak köy yerleşim alanı, koy ortak harman yeri ve köy konağı için ayrılmış alan olduğu, ancak yanlışlıkla bir kısmının köy bir kısmının Hazine adına tespit edildiğini, oysa bu yerlerin kadimden beri köy tüzelkişiliğine ait yerler olduğu, 101 ada 40 ve 50 parseller ise yerleşim yeri ve cem evi alanı ile mezarlık arazisinin bir parçası olarak köy adına kadimden beri kullanılan yerler olduğunu iddia ederek 103 ada 7 ve 8 parseller ile 101 ada 40 ve 50 parsellerin davalı adına tapu kayıtlarının iptali ile davacı müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında yapılan keşif sonucu fen bilirkişi tarafından gösterilen krokide dava konusu taşınmazların 103 ada 7, 101 ada 40 nolu parselin (A) harfi ile gösterilen bölümü ve 101 ada 50 nolu parselin (B) harfi ile gösterilen bölümü olduğu belirlenmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı köy tüzel kişiliği vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, iddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında, mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi, dava konusu 101 ada 40 ve 50 nolu parsellerin edinme sebeplerinde orman tahditinde orman sınırları dışında bırakılmıştır şeklindeki açıklamaya dayanılarak taşınmazların öncesinin orman olduğu ve bu nedenle zilyetlikle kazanmaya elverişli olmadığı gerekçesi de dosya ile tutarlı değildir.
Şöyle ki; orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet Ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı kanunda gösterilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyed edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyedliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile kadastro tespit tarihinden, 15 - 20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler getirtildikten sonra halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı ile yerel ve tesbit bilirkişileri huzuruyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; hava fotoğrafları ve orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek, ve hava fotoğraflarının üç boyutlu stereoskopik incelemesi yapılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazların niteliği, üzerlerindeki bitki örtüsü, varsa ağaçların cinsi, yaşı, kapalılık durumlarını, kullanım durumunu, tasarruf edilen yerlerden olup olmadıklarını ve konumlarını çevre parsellerle birlikte haritalar ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin
onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, hukûken ve bilimsel olarak ve HGK"nın 15.11.2000 tarihli ve 2000/20-1663/1694 sayılı kararında açıklandığı gibi eğimi % 12"nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde ve 6831 sayılı Kanunun 1/J bendi kapsamı dışında olduğu gözetilmeli taşınmazlarının orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmelidir.
Taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyedliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere (hava fotoğraflarına) dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 103 ada 7 parsel sayılı taşınmazın dayanak tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle getirtilmeli, keşifte yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişi eliyle taşınmaza uygulanmalı, bu parselin dayanak tapu kaydının taşınmaza uyması halinde, dayanak tapunun idari yoldan oluşmuş olduğu, idari yoldan oluştuğu tarihe kadar varsa zilyetliğe değer verileceği gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı köy tüzel kişiliğinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/01/2018 günü oy birliği ile karar verildi.