5. Ceza Dairesi 2019/7105 E. , 2019/11025 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zincirleme nitelikli zimmet, kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği, görevi kötüye kullanma, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme
HÜKÜM : Sanık ... hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan beraat, diğer suçlardan her iki sanık hakkında ayrı ayrı mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
28/12/2016 tarihli temyiz dilekçesi içeriğine nazaran katılan ... vekilinin temyiz isteminin sanık ... hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik olduğu anlaşılmakla, incelemenin müdafilerin sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma, zincirleme nitelikli zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile katılan vekilinin sanık ... hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına konu dolandırıcılık suçlarının işlenmesi sırasında gerçekleştirildiği iddia edilen sahtecilik eylemleri yönünden zamanaşımı süresi içerisinde mahkemece hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Sanık ... hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın kamu görevlisi olması ve eyleminin sübutu halinde hakkında TCK"nın 205. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin uygulanma ihtimalinin bulunması karşısında, asli ve ilaveli dava zamanaşımı sürelerinin dolmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e ve 67/4. maddesine göre 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, suç tarihi olan 30/12/2006 ile inceleme günü arasında ilaveli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği, zamanaşımını kesen başka sebebin de bulunmadığı anlaşıldığından hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
Sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
CMK"nın 225/1. maddesindeki "hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olması gerektiği, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, dava konusu yapılan eylemin açıklıkla ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği, bu kapsamda 11/04/2011 günlü iddianamede sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine ilişkin isnat bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle CMK"nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli zimmet suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine dair temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Suç tarihlerinde ... Tarım Kredi Kooperatifinde memur olarak görev yapan sanıklar ... ve ..."ın, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda kooperatif üyesi olan mağdurların imzalarını taklit etmek suretiyle hazırladıkları sahte kredi borç senetleri ile tediye fişleri ve mal karşılığı düzenlenen faturalara dayanarak toplamda 27.345,00 TL"yi zimmetlerine geçirdikleri ve bu şekilde nitelikli zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri kabul edilen somut olayda; sanık ..."ın aşamalarda muhasebe ve mevzuat konusunda hiçbir bilgisinin olmayıp muhasebe işlerinin tamamını sanık ..."nın yaptığını, sanık ... tarafından tanzim edilen senetleri topluca imzalamaları sebebiyle bazı senetlerde imzasının olabileceğini savunması; sanık..."nın soruşturma aşamasında bazı eylemleri kendisinin, bazı eylemleri ise sanık ..."ın gerçekleştirdiğini, kalan bir kısım ortaklar yönünden yapılan işlemler konusunda bilgisinin olmadığını ve ... adına çekilen kredi bedelini oğlu..."ın teslim aldığını beyan etmesi, yargılama aşamasında ise sanık ... tarafından gerçekleştirilen işlemleri bilmediğini savunması, dosya içerisindeki kredi borç senetleri ile tediye fişleri ve faturalar üzerinde bulunan imzaların kime ait olduğunun tespit edilmemiş olması karşısında; zimmete konu edilen eylemler ve resmi belgede sahtecilik suçuna konu belgeler bakımından YCGK"nın 14/10/2003 tarihli ve 232-250 E. K. sayılı Kararında da belirtildiği üzere, sahtecilik suçlarında belgenin sahte olup olmadığının, sahte ise iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespitinin hakime ve mahkemeye ait bir husus olması nedeniyle, suça konu belgelerin mahkeme huzurunda incelenerek denetime imkan sağlayacak şekilde duruşma tutanaklarına yansıtılıp sanıklardan belgelere karşı diyeceklerinin sorulmasından sonra ilgili ortaklar adına düzenlenen kredi borç senetleri, tediye fişleri ve faturalar üzerindeki imzaların kime ait olduğu ve aynı el ürünü olup olmadıklarının imza incelemesi yaptırılarak belirlenmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Dosya içerisinde bulunan suça konu belge asıllarının Adli Emanete alınması gerektiğinin nazara alınmaması,
Kabule göre de;
Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli zimmet suçlarından 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken, söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli ve süresi, eylem sayısı, suçların ağırlığı, sanığın kişiliği ve suçu sürdürmedeki ısrarlı tutumu göz önüne alınarak temel ceza ve zincirleme suç nedeniyle yapılacak artırımın hak ve nesafete uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, 5237 sayılı TCK"nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olacak şekilde takdirde hataya düşülerek temel cezaların alt sınırdan belirlenmesi ve aynı Yasanın 43. maddesi gereğince 1/3 oranında artırım yapılması,
Zimmete geçirilen paraların tamamının iade edilip edilmediği ile iadenin hangi tarihte yapıldığı tespit edildikten sonra sanıklar hakkında TCK"nın 248. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının ve hangi oranda indirim yapılması gerektiğinin belirlenmesi yerine, eksik inceleme ile TCK"nın 248/1. maddesi uygulanarak yazılı şekilde hükümler kurulması,
Suçların 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanıklar hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Sanıklardan ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen kısa süreli hapis cezası ertelendiği ve TCK"nın 53/4. maddesi gereğince yasal olarak bulunmadığı halde, 53/1. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına hükmolunması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 25/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.