MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet vermeye teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14/02/2017 tarihli, 2015/5-95 Esas, 2017/71 sayılı ve benzer Kararlarında da belirtildiği üzere "suçtan zarar görme" kavramının "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılması gerektiği, keza 3628 sayılı Kanun"un 18. maddesinde "...varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir." hükmünün yer aldığı, sanığın kamu görevlisi olmadığı ve hakkında rüşvet vermeye teşebbüs suçundan dava açıldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında atılı suçtan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre doğrudan zarar görmeyen İçişleri Bakanlığının katılma hakkı olmadığı anlaşılmakla, vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin sanığın temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Dairemizin 26/06/2012 tarihli ve 2009/7013 Esas, 2012/7304 Karar sayılı ilamında sair temyiz itirazları reddedilmiş ise de Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de kabul gören 24/01/1983 tarihli ve 8-486/6 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, bozma ilamına konu hüküm ya da hükümlerle ilgili olarak açıkça onama kararı verilmedikçe sair temyiz itirazlarının reddedilmesinin kesin ve mutlak bir bağlayıcılığının bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Sanığın, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanık ... ile birlikte, olay tarihinde devriye görevi yapan polis memurlarına mazot kaçakçılığı yapmalarına izin vermeleri karşılığında maddi menfaat temin etmeyi teklif ettiği, polis memurlarının teklifi kabul etmiş gibi görünerek dava dışı sanık ..."ın kaçak mazotları almaya gitmesini müteakip seri numaraları alınan 2.000,00 TL ile birlikte sanığı yakaladıkları ve bu şekilde üzerine atılı rüşvet vermeye teşebbüs suçunu işlediği iddia edilen olayda; Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 04/05/1987 tarihli ve 600/245 sayılı Kararında vurgulandığı gibi rüşvet suçunun konusu, işin yapılması veya yapılmaması olduğundan, şarta bağlı rüşvet sözleşmesinin yapılamayacağı, zira şart gerçekleşmediğinde rüşvet sözleşmesinin gereğinin yerine getirilemeyeceği, başka bir anlatımla bu durumda anlaşma konusunun ortadan kalkacağı, diğer taraftan kaçakçılık iddiasına ilişkin soruşturma ya da kovuşturma yapılıp yapılmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı nazara alınarak; sanık ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ... haklarında olay tarihinde kaçakçılık iddiasına konu eylemleri nedeniyle soruşturma yapılarak kamu davası açılıp açılmadığı, açılmış ve karar verilmiş ise kesinleşip kesinleşmediği hususları araştırılıp, kesin hüküm bulunması halinde eylemin rüşvet vermeye teşebbüs, bulunmaması halinde ise kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Adli Emanetin...sırasında kayıtlı rüşvet teklifine konu paranın, suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaat niteliğinde olduğu da gözetilerek TCK"nın 55/1. maddesine göre müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 25/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.