(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/2804 E. , 2012/4677 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.11.2010 gününde verilen dilekçe ile muhdesatın beyanlar hanesine yazılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 139 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki ev ile 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki garajın kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek muhdesatın beyanlar hanesine yazılmasını talep etmiştir.
Yargılamaya katılan davalılar, davanın reddini savunmuşlar, mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi uyarınca kadastro tespiti sırasında muhdesatın kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceği, ancak muhdesatın elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazda beyanlar hanesinde gösterilmesine gerek olmadığı, ortaklığın giderilmesi davasında mülkiyetin iştirakçilerden birine ait olduğunun tespit edilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Dava, muhdesatın beyanlar hanesine yazılması istemine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya yalnızca bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlaşılmalıdır. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğrucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında, üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Anılan yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de, uygulanacak hükümler yasanın 14, 15, 17, 18, 20. ve 21. maddeleriyle sınırlıdır. Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanununun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez.
Somut olayda; dava konusu 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz "kargir 3 katlı ev ve ahır ve bahçesi niteliği ile 144 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ise garaj ve bahçe niteliği ile 05.07.2008 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucu tarafların ortak mirasbırakanı ... adına tespit ve tescil edilmiştir". Davacı dava konusu taşınmazlardaki ev ve garajın kadastro tespitinden önce kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek beyanlar hanesine kayıt talep etmektedir. Mahkemece taşınmaz başında keşif yapılmış, tanık dinlenmiş, taraf tanıkları ev ve garajın davacı tarafından yapıldığı hususunda beyanda bulunmuşlardır.
Mahkemece taşınmazların tarafların ortak murisine ait olduğu, murisin ölümü ile tarafların iştirakçi konumuna geçtikleri, bu nedenle de muhdesatın beyanlar sütununda gösterilmesinin davacıya hukuki yarar sağlamayacağı gerekçe olarak kabul edilmiştir. Ancak, kadastro tespiti sırasında mirasbırakan kayıt maliki sağ olup, yukarıda da açıklandığı gibi Kadastro Kanununun 19/2 maddesi uyarınca malikten başkasına ait bir muhdesatın taşınmaz üzerinde bulunması halinde bu muhdesat beyanlar sütununda gösterilebilecektir. Değerlendirmenin kadastro tespitinin yapıldığı zamandaki koşullara göre yapılması gerekir. Davacının sonradan taşınmazda elbirliği mülkiyeti yoluyla paydaş olması kadastro tespiti sırasındaki mevcut hakkını ortadan kaldırmaz.
Mahkemece davanın, kadastrodan önceki nedene dayanarak on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı da gözetilerek, dava konusu
taşınmazlardaki muhdesatın davacı tarafından yapıldığı da kanıtlandığından Kadastro Kanununun 19/2 maddesi uyarınca muhdesatın beyanlar sütununa yazılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 30.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.