(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/3744 E. , 2012/4625 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.02.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
16.04.1993 tarihinde ... Noterliği"nde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile davalıların murisi ..., davacının eşi olan ..."a, 21 ada 63 parsel sayılı taşınmazda 2E ile gösterilen murisi ..."ten intikal eden kargir dükkan üzerindeki hak ve hisselerin tamamının satışını vaad etmiştir. ... da 11.04.2003 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile ..."dan 16.04.1993 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, 21 ada 63 parsel sayılı taşınmazda 2E ile gösterilen kargir dükkan üzerindeki hak ve hisselerinin tamamını davacı ..."a satışını vaad ettiğinden davacı satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.
Davalılar vekili, BK"nun 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, teslim olgusunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların gerçek iradesinin satış vaadi sözleşmesi olmadığı ve sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür.
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu hisse, 16.04.1993 tarihli sözleşmenin borçlusu ..."nın murisi olan ... adına kayıtlı iken 25.02.2008 tarihinde vaat borçlusunun mirasçıları olan davalılar adlarına intikal etmiştir. Bu nedenle yargılama aşamasında elbirliği ortaklığının çözülmesi nedeniyle bu tarihten itibaren ifa olanağı doğmuş olduğundan zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Davalıların murisi ...’nın 21 ada 63 sayılı parselde kök muris ...’den gelen kargir dükkan üzerindeki hak ve hisselerini ...’a satmayı vaat ettiği, ...’nin de satış vaadine konu hisseleri davacı ...’ye geçerli bir şekilde temlik ettiği, satış vaadine konu taşınmazın ifraz sonucu 21 ada 108 parsel sayılı müstakil parsel haline geldiği bu parselde satış vaadinde bulunan ... mirasçılarının paylı malik oldukları anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece satış vaadinde bulunan ...’nın tüm mirasçılarını gösterir veraset ilamı temin edilerek 21 ada 108 parsel sayılı taşınmazdaki mirasçıların paylarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin taraflarının gerçek iradesinin satış vaadi olmadığı ve sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 29.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.