10. Hukuk Dairesi 2014/19396 E. , 2015/18032 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında ... sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
11.07.1990-11.08.1990 tarihleri arasında büfe işletmesi işi nedeniyle vergi kaydı bulunan davacı, 11.07.1990 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece, davacının 11.07.1990-11.08.1990 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilerek dava kısmen kabul edilmiştir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğunun kabulü gerekir.
1479 sayılı Kanunda 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesine paralel nitelikte bir düzenleme bulunmadığı için kural olarak hizmet tespiti davası açılmasının mümkün olmadığını dikkate alan yasakoyucu, sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Kuruma tescil edilmemiş kişilere zaman zaman tescil imkânı tanınmış ve ayrıca istek halinde primi ödenmek şartıyla geçmişteki çalışmaların değerlendirilmesi sağlanmıştır.
Bu amaçla ilk defa 2654 sayılı Kanun ile 1972 – 1982 yılları arasındaki vergiye kayıtlı süreler için borçlanma imkânı getirilmiş (ek geçici 13’üncü madde) ve daha sonra çıkarılan 3165 sayılı Kanun ile 2654 sayılı Kanunda öngörülen başvuru süresi uzatılmıştır. Daha sonra bu kapsamda 619 sayılı Kanun hükmünde Kararname’nin geçici 1’inci maddesi ile kayıt ve tescilsiz sigortalılara 04.10.2000 tarihinden itibaren yeniden tescil imkânı getirilmiş, ancak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiştir. Son olarak
02.08.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 47’nci maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen geçici 18.inci maddede “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49’uncu ve ek 15’inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarında belirtilen yasal düzenlemelerdeki “kayıt ve tescilini yaptırmamış olma” ifadesinden anlaşılması gerekenin, zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescil edilmemiş olma olduğu, bu yönde davacının da 04.10.2000 öncesi 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak bir kayıt ve tescilinin bulunmadığı, ayrıca 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihinden itibaren kanunca tanınan başvuru süresi içinde Kuruma tescil ve ödeme başvurusu yaptığına dair bilgi de bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.10.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.