Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/3281
Karar No: 2021/974
Karar Tarihi: 20.05.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3281 Esas 2021/974 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3281
Karar No : 2021/974

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACILAR) : 1- … Odası
VEKİLİ : Av. …

2- … Odası
VEKİLİ : Av. …
3- … Odası
VEKİLİ : Av. …

4- … Odası
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 10/07/2020 tarih ve E:2015/6640, K:2020/7114 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının davalı idare, davanın reddine ilişkin kısmının davacılar tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ... tarih ve ... sayılı işlemi ile onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 10/07/2020 tarih ve E:2015/6640, K:2020/7114 sayılı kararıyla;
1.Çevre Düzeni Planı Revizyonunun katılımcı ve halkı bilgilendirme mekanizmalı bir planlama anlayışından uzak bir şekilde onaylandığı, ilgili sivil toplum ve kurul-kuruluş görüşlerinin alınmadığı iddiası yönünden;
Uyuşmazlık konusu planın hazırlanması aşamasında, planlama bölgesi içinde bulunan illerde yerel yönetimlerin ve illerdeki diğer temsilcilerin katıldığı toplantılar düzenlendiği, gerekli kurum ve kuruluş görüşlerinin alındığı, plan bütününde uygulama süreçlerinin alt ölçekli planlar esas kurum-kuruluş görüşleri ile belirleneceğinin ifade edildiği, plan açıklama raporunda işbirliği ve katılımcı planlama anlayışına yönelik hükümler bulunduğu, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler ve halkın planlama sürecine katılımının sağlandığı anlaşıldığından bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
2.Çevre Düzeni Planının bölgenin özelliklerini ortaya koyan vizyonunun bulunmadığı, belirlenen plan amacının genel ifadelere dayandığı iddiası yönünden;
Planlama bölgesinin sosyal, ekonomik, kültürel yapısı ve değerleri gözetilmek suretiyle leke plan olması itibarıyla çevre düzeni planının yapıldığı, plan açıklama raporu ve uygulama hükümlerinde belirli korunması gereken alanların korunması ve geliştirilmesine yönelik kararların alındığı, madencilik ve enerji üretimi gibi teknik olarak ele alınması gereken faaliyetler yönünden ana plan kararlarının, çevrenin korunması ve fayda-zarar karşılaştırmasının yapılarak çevresel zararları minimize edecek gerekli tedbirlere ilişkin düzenlemelerin gerek plan açıklama raporu gerekse plan hükümlerinde öngörüldüğü, planlamaya konu bölgenin mevcut yapısının da incelenerek elde edilen sosyal, ekonomik ve kültürel veriler de gözetilerek mekansal kararların üretildiği, planlama alanına özgü plan vizyonu ve amaçlarının belirlenmiş olduğu anlaşıldığından, bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
3. Gökçeada ilçesinde bulunan Şahinkaya Göleti sulama alanının büyük bölümünün turizm bölgesi olarak belirlendiği iddiası yönünden;
Uyuşmazlık konusu çevre düzeni planında, davacıların iddia ettiğinin aksine Şahinkaya Göletinin çevresinde turizm bölgesi kullanımının getirilmediği, anılan göletin çevresinin tarımsal sulama amacıyla oluşturulmuş olduğu gözetilerek çevresindeki arazilerin tarım alanı kullanımı altında belirlendiği, ayrıca göleti çevreleyen büyük bir kısmın ise birinci derece doğal sit, güneydeki kısmının da üçüncü derece arkeolojik sit alanı ile çevrili olduğu, sonuç olarak dava konusu planla tarımsal amaçlı kullanım dışında bir kullanıma yol açacak bir kullanım kararının öngörülmediği anlaşıldığından bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
4. Çevre Düzeni Planında öngörülen nüfus artışı yönünden;
Davaya konu planın genel hükümler başlığı altında toplanan hükümlerin 7.1. sayılı maddesinde bu planın plan paftaları, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, alt ölçekli planlar yapılırken bu belgelerin bütününün gözönünde bulundurulacağı, 7.2. sayılı maddesinde bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılamayacağı,
Çevre düzeni planı ile belirlenen kentsel/kırsal kullanım alanlarının, bu alanların tamamının yapılaşmaya açılacağını göstermeyeceği, bu sınırların ölçeğin gerektirdiği üzere makroformu/ gelişme yönünü gösterecek şekilde şematik olup alt ölçekli planlara çalışmalarında ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri doğrultusunda doğal, yapay ve yasal eşikler çerçevesinde bu planın nüfus kabullerine göre belirlenen alansal büyüklüğü aşmayacak şekilde kesinleştirileceği,
Yine planın 8.1. sayılı maddesinde bu planda kentsel yerleşme alanları hesaplanmış olan nüfus kabulleri esas alınarak kentsel yerleşim içindeki yoğunluk dağılımının planlama ilkeleri ve nüfus kabulleri dikkate alınarak alt ölçekli planlarda yapılacağının düzenlendiği,
Nüfus kabulü ve yerleşimin ihtiyaçlarına yetecek şekilde kullanım kararları oluşturularak ... tarihinde yeniden onaylanan çevre düzeni planının açıklama raporunda da nüfus projeksiyonlarının hesaplanma yöntemlerine ve yapılan düzenlemeye ilişkin bilgi verildiği, uyuşmazlık konusu çevre düzeni planının hedef yılı olarak belirlenen 2040 yılı için tespit edilen nüfus kabullerinin, resmi kurumlarda elde edilen veriler temel alınarak ve çevre düzeni planlarının hazırlanmasında yaygın olarak kullanılan projeksiyon hesaplama yöntemleriyle elde edilen ortalamalar üzerinden hesaplandığı, nüfus taşıma kapasitesi ve dava konusu plan kapsamındaki yerleşimler için belirlenen fonksiyonlar ile planlama bölgesinde doğurganlık oranı ve iç ve dış göç gibi etkenler dikkate alınarak, planlamanın yapıldığı aşamada yerleşik nüfus niteliğinde olduğu göz önünde bulundurularak hazırlandığı,
Bilirkişi heyetince belirtilen tespitler uyarınca 2040 yılı esas Çevre Düzeni Planı nüfus kabulleri açısından; 2023 hedef yılına esas TR22 Bölge Planı bağlamında 1.719.733 kişi nüfus kabulünün, 2017 yılı itibarıyla Balıkesir ve Çanakkale İlleri dahilinde 1.735.241 kişi nüfusa ulaşıldığı, buna göre, Bölge Planı nüfus kabullerinin hedef yıl öncesinde gerçekleştiği gözetildiğinde, çevre düzeni planının 2.799.320 kişi nüfus beklentisinin, mevcut nüfus dinamikleri ve gelişme eğilimleri açısından kabul edilebilir-makul bir öngörü olduğu, üst ölçekli plan niteliğinde TR22 Güney Marmara Bölgesi (2014-2023) Bölge Planı Nüfus Projeksiyon verileri ile uyumlu olduğu anlaşıldığından bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
5. Korunması gereken kıyı bölgeleri ve zeytinlik arazileri ile tarım alanlarının yapılaşmaya açıldığı iddiası yönünden;
Çevre düzeni planı kararlarının kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan verilerin değerlendirilmesi sonucunda oluşturulması dolayısıyla nüfus projeksiyonlarına göre, yerleşim alanlarının belirlenmesi, bu doğrultuda, tarım alanları, orman alanları, meralar, jeolojik açıdan sakıncalı alanların korunması, bu tür alanlarda, münferit kentsel gelişme taleplerinin ise plan bütünlüğü gözönünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiği,
Davaya konu planın genel hükümler başlığı altında toplanan hükümlerin 7.1. sayılı maddesinde bu planın plan paftaları, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, alt ölçekli planlar yapılırken bu belgelerin bütününün gözününde bulundurulacağının, 7.2 sayılı maddesinde bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılamayacağının düzenlendiği,
Çevre düzeni planı ile belirlenen kenstel/kırsal kullanım alanlarının, bu alanların tamamının yapılaşmaya açılacağını göstermeyeceği, bu sınırların ölçeğin gerektirdiği üzere makroformu/ gelişme yönünü gösterecek şekilde şematik olup alt ölçekli planlara çalışmalarında ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri doğrultusunda doğal, yapay ve yasal eşikler çerçevesinde bu planın nüfus kabullerine göre belirlenen alansal büyüklüğü aşmayacak şekilde kesinleştirileceği,
Yine planın 8.1. sayılı maddesinde, bu planda kentsel yerleşme alanları hesaplanmış olan nüfus kabulleri esas alınarak kentsel yerleşim içindeki yoğunluk dağılımının planlama ilkeleri ve nüfus kabulleri dikkate alınarak alt ölçekli planlarda yapılacağı,
Çevre düzeni planlarının leke plan olmaları nedeniyle uygulama imar planları gibi değerlendirilmeyeceği gerektiğinde şüphe bulunmadığı,
Nitekim 3194 sayılı Kanunun 8. maddesinin (f) bendi uyarınca kentsel asgari standartların, Bakanlıkça belirlenen esaslar doğrultusunda çevre düzeni planı ile belirlenebileceği, uygulamaya ilişkin kararların yörenin koşulları, parselin bulunduğu bölgenin genel özellikleri, yapının niteliği ve ihtiyacı, erişebilirlik, sürdürülebilirlik, çevreye etkisi dikkate alınarak ve ölçüleri verilerek Bakanlıkça belirlenen esaslara göre uygulama imar planında belirleneceğinin hüküm altına alındığı,
Davalı idarece bu çerçevede çevre düzeni planı kararları doğrultusunda uygulama yapılamadığı, mevzuat gereği 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile nitelikli tarım alanlarının imara açılmasının söz konusu olmadığı, yerleşim alanlarının yasal, doğal ve yapay eşikler göz önüne alınarak, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri, Bakanlığın uygun görüşü doğrultusunda alt ölçekli plan çalışmalarında kesinleşeceği,
Davaya konu 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının plan notları değerlendiğinde, bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılamayacağı, alt ölçekli imar planlarının yapım aşamasında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınacağı, tarımsal niteliği korunacak alanlarda ise mutlaka ilgili kurumlardan alınan görüşler doğrultusunda yapılaşma olabileceği, çevre düzeni planı ölçeğinde getirilen kullanım kararlarının o bölgenin mutlaka yapılaşacağı yönünde olmayacağı,
Planlama alanında tarımsal üretimin desteklendiği ve koruma odaklı planlama anlayışıyla hareket edildiği, öte yandan çevre düzeni planının şematik gösterim tekniği göz önüne alındığında bu alanlara ilişkin olarak alt ölçekli plan çalışmalarında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görüşlerinin esas olduğunun ifade edildiği, kıyı alanları ve adalarla alakalı olarak 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümlerinin geçerli olacağı, zeytinlik alanlar için Türkiye Turizm Stratejisi (2023) ve Eylem Planı (2007-2013) esas olmak üzere korunması-geliştirilmesine yönelik zeytin ana tema olmak üzere koridor oluşumuna yönelik stratejilere öncelik verileceği,
Bununla birlikte, leke plan niteliğinde bulunan dava konusu planın ölçeği (1/100.000) gözönünde bulundurulduğunda, parsel bazında plan kararları üretilmesinin söz konusu olmadığı, genel arazi kullanım kararlarının değerlendirildiği, planın bölge ve havza bazında ve mevzuata uygun olarak tesis edildiği, planlama bölgesinde koruma kullanma dengesinin gözetilmesi gereken alanlardaki yapılaşmalarda keyfiliğin önlenmesi ve azami ölçüde korumanın sağlanması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği anlaşıldığından bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
6. Dava konusu planın doğal ve sit alanlarını tahrip edici olduğu, korunması gereken tarım alanlarının ve kıyı bölgelerinin büyük sanayi alanlarına açıldığı iddiası yönünden;
Çevre düzeni planının üst ölçeği olan TR22 Güney Marmara Bölge Planı raporu uyarınca Bandırma ilçesinin önemli bir sanayi kenti olduğu, Bandırma'nın lojistik, enerji, ulaşım, tarımsal sanayi ve diğer sınai faaliyetleri, depolama gibi sektörlerde gelişim göstereceğinin belirtildiği, alanın Bursa ve İstanbul ile konum olarak ilişkili olduğu, plan açıklama raporu ile plan paftasının öngörülen sanayi ve depolama alanına ilişkin olarak birbiriyle uyumlu olduğu, alanda öngörülen sanayi ve depolama alanının Bandırma'da bulunan liman vasıtasıyla deniz ulaşımına da olanak tanıdığı, sanayi ve depolama alanı olarak belirlenen alanda uygulama imar planlarında da gösterilmiş olan “sanayi alanı” kullanımında tanımlı bölgelerin yer aldığı anlaşıldığından bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
7. Çevre düzeni planıyla kıyı alanlarında termik santral yapılmasının önünün açıldığı iddiası yönünden;
Planlama alanının tümünün davacıların iddia ettiğinin aksine potansiyel termik santral yapılabilir alan olmadığı, Mahalli Çevre Kurulu kararının ekindeki haritada sınırlı alanla alakalı olarak da yerli kömüre dayalı termik santral kurulabilmesi için başka hiçbir tesiste kullanılmayan 40 milyon ton kömür rezervinin olması gerektiğinin ifade edildiği, 8.36.5 sayılı plan hükmü kapsamında "Kurulmuş/kurulacak tesislerde, ilgili mevzuat çerçevesinde çevresel tüm önlemlerin alınması zorunludur. " ve 8.36.5 sayılı plan hükmü kapsamında "...Ancak bu alanlarda uygulamaya geçilebilmesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı aranır..." hükümleri ile ekolojik etkilere yönelik önlem ve tedbirlerin alınması gerekliliğinin öncelikli olduğunun ifade edildiği,
Öte yandan, Mahalli Çevre Kurulu kararı eki haritadan da termik santral yapılabilecek alanın sınırlandırıldığı anlaşıldığından, bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
Dairelerince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, "Dava konusu Çevre Düzeni Planı kapsamında enerji üretim alanlarına ilişkin somut verilere dayalı yer seçimi kararlarının ve ölçek-sayısı-istihdam (kapasite) öngörülerinin belirlenmediği, 8.36.2. sayılı plan hükmünün, çevre düzeni planının mekânsal, demografik ve sektörel projeksiyonları üzerindeki etkilerinin belirsiz olduğu, çevresel etkiler bağlamında arazi kullanım kararlarının oluşturulmadığı, termik santral içeriği yönünden sürdürülebilirlik ilkesi temelinde ekolojik-ekonomik karar uyumunun gözetilmediği, mekânsal-alansal kullanım kararları/yer seçimi tercihlerinin iyi tanımlanmadığı, bu yönüyle, dava konusu talebin gerek ilgili mevzuat gerekse planlama esasları-şehircilik ilkeleri yönünden uygun-tutarlı olduğu" şeklinde tespitlere yer verilmiş ise de; bilirkişilerin söz konusu eleştirilerinin, dava konusu 8.36.2 sayılı plan hükmü ile değil, enerji tesislerine ait alt ölçekli planların bu planda değişikliğe gerek kalmaksızın yürütüleceğine, diğer bir deyişle enerji tesislerine yönelik yer seçimi ve mekansal-alansal kullanım kararlarının çevre düzeni planı değil alt ölçekli plan kapsamında değerlendirileceğini düzenleyen 8.36.7 sayılı plan hükmü ile ilgili olduğu; uyuşmazlıkta, anılan 8.36.7 sayılı plan hükmünün dava konusu edilmediği,
8. Planlama bölgesinin bütününün doğal ve özel niteliklerine bakılmaksızın maden arama sahasına açık hale getirildiği iddiası yönünden;
Çevre Düzeni Planı Hükümlerinin 4.40. sayılı maddesinde maden alanlarının 3213 sayılı “Maden Kanunu” ve ilgili yönetmelik hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Plan Hükümlerinin 8.27.3. sayılı maddesinde su kaynaklarının zarar görmesine neden olacak biçimde, su kaynakları koruma alanları içinde taş ocağı, maden işletmesi vb. ocaklar açılamaz, patlatma yapılamaz hükmü,
Maden Alanları (İşletme Tesisleri, Geçici Tesisler ve Ocaklar) başlıklı 8.30. sayılı maddesinin 1. fıkrasında, madencilik faaliyetlerinde, 3213 sayılı “Maden Kanunu” ve ilgili yönetmelik hükümlerine uyulacağı,
5. fıkrasında madencilik faaliyet alanlarında “ÇED Yönetmeliği” ve diğer mevzuat hükümlerine uyulacağı,
6. fıkrasında madencilik faaliyetlerinde çevreye zarar verilmemesi için her türlü önlemin tesis sahiplerince alınacağı ve devamı fıkralarda ise içme ve kullanma suyu kaynaklarının mutlak, kısa, uzun ve orta mesafeli koruma kuşaklarında belirli şartlar dahilinde madencilik faaliyetlerine izin verilmeyeceği, içme ve kullanma suyu kaynaklarının uzun mesafeli koruma kuşaklarında yapılacak madencilik faaliyetleri sırasında içme suyunun kirletilmemesinin sağlanacağı, maden ruhsat süresinin veya maden rezervinin bitmesi halinde işletme sahasının çevre ile uyumlu hale getirileceği, mahalli çevre kurulu kararı ile bu alanlara yönelik plan kararlarını sınırlandırıcı karar alınabileceği hükümlerinin düzenlendiği,
Plan Açıklama Raporunun 3.2.4. sayılı "Madencilik" başlıklı maddesinde maden çıkarılması ve işletilmesine kadar olan tüm süreçte en önemli unsur olarak çevresel değerler ve kirlilik yaratıcı faaliyetlerin engellenmesi gibi önceliklere yer verileceği, maden çıkarımından sonra rezervin tükenmesi veya çeşitli nedenlere bağlı atıl maden alanlarının çevreye geri kazandırılacak alanlar niteliğinde geliştirileceği, maden çıkarım ve işletilmesine dayalı olarak güncel, çevreye en az zarar verecek teknolojinin kullanılmasının sağlanacağı,
5.1. sayılı Çevreye Yönelik Senaryolar başlıklı maddesinde maden sahaları çıkarım ve işleme faaliyetlerine ilişkin ilgili yasal çerçeve hükümlerine yönelik öncelikli olarak çevresel değerlerin korunması kıstaslarının dikkate alındığı,
5.2.1.1. sayılı maddesinde madencilik faaliyetlerinin tarım alanları tahribatına neden olmayacak alanlara yönlendirileceği,
5.2.2. sayılı maddesinde madencilik faaliyetlerinin çevreye duyarlı, çevresel değerlere olumsuz etki yaratmayacak uygun alanlarda gerçekleştirileceğinin belirtildiği,
Plan Açıklama Raporu ve Plan Hükümlerinin değerlendirilmesinden, madencilik gibi tahribatı yüksek faaliyetlerin tarım alanları ve su kaynakları gibi alanlarda çevreye etkilerinin minimize edilecek şekilde hükümlere ve kısıtlamalara yer verildiği, faaliyeti biten sahaların çevreye geri kazandırılacağı, çevreye zarar vermeyecek teknoloji kullanımının öngörüldüğü, çevresel değerlerin korunacağına ilişkin hükümlerin öngörüldüğü hususları gözetildiğinde, davacıların iddialarının aksine tüm planlama alanının potansiyel maden sahası olarak belirlenmediği, çevresel değerlerin ve doğal yapının tahrip olmasının engelleyici/sınırlayıcı hükümlerle maden alanlarının zararlarının en aza indirgenmesi için yeterli ve açıklayıcı düzenlemelere yer verildiğinin görüldüğü,
Öte yandan madencilik faaliyetlerinde üstün koruma sağlayan Maden Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine uyulacağının da belirtilmesiyle madencilik faaliyetinin mevzuat boyutundaki kısıtlamalara tabi olacağı da açık olduğundan, bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
9. Ulaşım kararlarının telafisi güç zararlar doğuracağı iddiası yönünden;
TR22 Güney Marmara Bölgesi (2014-2023) Bölge Planının 6.1.4.1. sayılı "Karayolu" başlıklı bölümünde Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu Projesi bağlamında Avrupa'dan gelerek Ege ve Akdeniz'e akacak trafiğin Çanakkale Boğazı üzerinden geçişine yönelik Çanakkale Boğazı'nın asma bir köprüyle geçmesinin planlandığının,
6.1.4.3. "Demiryolu" başlıklı bölümünde bölge içi ve bölgeler arası erişilebilirliğin geliştirilmesi için Çanakkale'nin demiryolu ağına dâhil edilerek Bandırma-Biga-Çanakkale bağlantısının sağlanması ve Çanakkale ilinin erişilebilirliğinin geliştirilmesi gerekliliğinin belirtildiği,
Plan Hükümlerinin 7.21. sayılı maddesinde bu planda öngörülen devlet yatırımlarına (demiryolu, karayolu, havayolu, denizyolu v.s. ulaşım güzergahları/elemanları, okul, hastane v.s. sosyal/teknik altyapı yatırımları) ilişkin kullanım kararlarının işlerlik kazanabilmesi için ilgili kurum/kuruluşça yatırım programına alınmasının gerekli olduğu, güzergahlar/yer seçimleri şematik olup ilgili kurum/kuruluşça yapılacak teknik etüt çalışmalarından sonra kesinlik kazanacağının belirtildiği,
Plan Açıklama Raporunun "Ulaşım Kararları" başlıklı 6.3.7. sayılı maddesinde gerçekleşme oranına bağlı olarak; önemli "Sanayi ve Lojistik Merkez Alanları" ile yerleşim odaklı olarak Gelibolu, Karabiga, Biga, Balıklıçeşme ve Gelibolu Yarımadası köprü geçişine paralel bağlantılı demiryolu ile Küçükkuyu ve Altınova arası hafif raylı sistem önerildiği, planlama bölgesi için önerilmiş havayolu ulaşımı için Lapseki'de yeni havaalanı öngörüsünde bulunulduğu, bu havaalanı ile ilgili yatırım kararları ve mekânsal kullanım alanı, plan döneminde ilgili kurum ve kuruluş öngörüsüyle belirleneceğinin ifade edildiği,
Yukarıda anılan düzenlemeler ışığında çevre düzeni planının üst ölçekli planlarla uyumlu olduğu, ulaşımla alakalı alınmış olan kararların yatırım programları çerçevesinde değerlendirilen projeler olduğu, projelerin hayata geçirilmesi ve uygulanmasında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerine vurgu yapıldığı, çevre düzeni planının leke plan olması itibarıyla plan üzerinden ölçü alınarak uygulama yapılamayacağı ve kesin sınırların teknik etütler neticesinde alt ölçekteki planlarda netleştirileceği hususları gözetildiğinde bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığı,
10. Gökçeada ve Bozcaada için getirilen hükümlerin yapılaşma baskısı oluşturacağı, doğal sit alanlarının yapılaşma riski altında kalacağı iddiası yönünden;
"Kentsel Tasarım Projesi"nin imar mevzuatında yeni bir kavram olduğu, ilk defa Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin tanımlar başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde "Doğal, tarihi, kültürel, sosyal ve ekonomik özellikler ile arazi yapısı dikkate alınarak, tasarım amacına göre kütle ve yapılanma düzeni veya açık alan düzenlemelerini içeren; taşıt ulaşımı, otopark ve servis ilişkileri ve yaya dolaşım ilişkilerini kuran; yapı, sokak, doku, açık ve yeşil alanların ilişkisini ve kentsel mobilya detaylarını gösteren; altyapı unsurlarını bütüncül bir yaklaşımla disiplinler arası olarak ele alan; imge, anlam ve kimlik özelliklerini ifade eden; tasarım ilke ve araçlarını içeren uygun ölçekteki projeyi ifade eder" şeklinde tanımlandığı,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Onaylanacak Kentsel Tasarım Projelerinin Hazırlanmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönergenin tanımlar başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde Kentsel Tasarım Rehberi: Tasarım mekânının imge, anlam ve kimlik kazanmasını, var olan kimliğin korunması ve kimliğe değer kazandırılmasını, estetik ve sanat değerinin yükseltilmesini, yapıların bir uyum içerisinde ve bütünlük oluşturacak şekilde düzenlenmesini ve bütünde kentsel mekanın kalitesini artırmayı amaçlayan, tasarım ilkeleri ve uygulamaya yönelik alternatifleri ve yazılı-görsel detayları barındıran, uygulamayı yönlendiren belge olarak tanımlandığı, yönergede kentsel tasarım rehberinin amacı, nasıl hazırlanacağı konularında gerekli düzenlemelerin yapıldığı,
Her ne kadar davacılar tarafından doğal sit alanlarında yapılaşma kararlarının öngörüldüğü, Bozcaada güneyindeki koylara günübirlik turizm alanları kullanımı getirildiği, Gökçeada'nın güneyinde ve kıyılarında öngörülen turizm alanlarının ciddi turizm baskısı yaratacağı iddia edilmişse de, dava konusu çevre düzeni planının plan hükümleri uyarınca doğal veya arkeolojik sit alanlarına ilişkin ilgili Kurul veya Komisyon görüşü alınmadan uygulamaya geçilemeyeceğinin belirtildiği, diğer taraftan çevre düzeni planı paftasının incelenmesinden ise, Gökçeada'da günübirlik turizm alanı olarak belirlenen kısımların büyük bir kısmının doğal veya arkeolojik sit alanı sınırıyla çakıştığı gözetildiğinde, bu alanlara ilişkin olarak da ilgili Kurul veya Komisyon görüşü alınmadan uygulamaya geçilemeyeceği, sit alanlarına ilişkin yeterli ve gerekli koruma hükümlerinin öngörüldüğünün anlaşıldığı,
Bununla birlikte davacıların iddia ettiğinin aksine ruhsatı iptal edildiği belirtilen otele ilişkin leke plan olması itibarıyla parsel ölçeğinde çevre düzeni planında düzenleme yapılmasının da mümkün olmadığı,
Öte yandan; Dairelerinde görülen Gökçeada Gönüllüleri Derneği tarafından … tarihinde onaylanan çevre düzeni planına karşı açılan E:… sayılı ve Bozcaada Belediye Başkanlığı tarafından 20/08/2014 tarihinde onaylanan çevre düzeni planına karşı açılan açılan E:… sayılı dava dosyaları kapsamında 03/05/2018 tarihli, Gökçeada ve Bozcaada üzerindeki yolların kaçıncı derece yol olduklarının bildirilmesine ilişkin ara kararına davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen cevaplarda Gökçeada ve Bozcaada üzerinde 1. derece yol öngörülmediği, öngörülen yolların tamamının 2. ve 3. derece karayolu olduğunun belirtildiği görüldüğünden davacıların adalar üzerinde 1. derece yollar öngörüldüğü iddiasının da dayanaksız kaldığı,
Bu durumda dava konusu çevre düzeni planının, bölge ve havza bazında ve mevzuata uygun olarak tesis edildiği, Bozcaada İlçesinin özgün niteliklerini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla tarım arazilerinin korunmasına yönelik olarak dava konusu planla özel hükümler getirildiği ve bu kapsamda, tarım arazilerinde barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmediği, ilçenin doğal ve arkeolojik sit konumunun ve tarım alanlarının mevcut dokusunun korunması, ada bütününde doğal yapıyı bozacak yapılaşmaların önlenmesi amacıyla alt ölçekli plan kararlarına esas olacak genel arazi kullanım kararlarının üretildiği anlaşılmakla, davacıya ait taşınmazlarda barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmemesinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, Çevre Düzeni Planının 8.41.6, 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümleri yönünden değerlendirmek gerekirse;
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği uyarınca, bir bölgedeki arazi parçalarına yönelik, genel kullanış biçimlerinin, başlıca bölge tiplerinin, bu bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarının ve gerektiğinde yapı yoğunluğunun, varsa Çevre Düzeni Planına uygun olarak, 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile; bu planlardan daha detaylı olarak ise söz konusu alanın yapı adalarının ve bunların yoğunluk ve düzeninin, diğer bir deyişle alandaki yapılaşma ve uygulamaya ilişkin kararların 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile belirleneceği,
Diğer taraftan, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, kullanılması ve bunların sürdürülebilir nitelikte kullanılmasının sağlanmasına yönelik ilkelerin mekansal planlarla ortaya konulması gerektiği,
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Onaylanacak Kentsel Tasarım Projelerinin Hazırlanmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönergenin tanımlar başlıklı 3. maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinde Kentsel Tasarım Rehberinin tanımlandığı,
Öte yandan, anılan Yönetmeliğin 30. maddesinin (1). fıkrasında, "Kentsel tasarım projesi yapılacak alanın sınırları imar planında gösterilebilir. Ancak kentsel tasarım projelerinin imar planından önce yapılmış olması halinde, bu projelerdeki gerekli ayrıntılar imar planı kararlarında yer alır" kuralı yer almış ise de, bu maddedeki "yer alır" ibaresinin, Danıştay Altıncı Dairesinin 23/02/2016 tarih ve E:2014/7316 sayılı kararıyla, "düzenleme ile getirilen "yer alır" ibaresi ile plandan önce mevcut olan kentsel tasarım projesinde yer alan verilerin, her hâlükârda plan kararlarında zorunlu olarak yer almasının öngörüldüğü, kentsel tasarım projesinin veri olarak işlenebilmesine olanak sağlayacak şekilde düzenleme yapılabilecekken, planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olarak, imar planı niteliği bulunmayan kentsel tasarım projesinin plan kararı olarak yer alma zorunluluğu getirildiği, planlamanın tek boyuta indirgenmesi sonucunu doğuran söz konusu ibarede hukuki isabet bulunmadığı, bu durumun kentsel mekânların, kentsel tasarımdan bağımsız olarak imar planı ile belirlenmesi ilkesine aykırı olacağı" gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği,
Söz konusu karara yapılan itirazın, İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 19/12/2016 tarih ve E:2016/1249 sayılı kararıyla, söz konusu düzenleme ile mekansal planlama kademelenmesi içinde yer almayan kentsel tasarım projesindeki verilerin zorunlu olarak imar planına yansıtılmasının öngörülmesi nedeniyle normlar hiyerarşisine de aykırılık teşkil ettiği açıklaması ile reddedildiği,
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yargı kararının değerlendirilmesinden, kentsel tasarım projelerinin imar planları yapılmadan önce hazırlanması mümkün ise de, kentsel tasarım projeleri ile imar planlarının yerine geçecek şekilde düzenleme getirilmesinin, diğer bir deyişle bu projeler ile öngörülen verilerin imar planlarında yer alması hususunda zorunluluk getirilmesinin imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesi ve normlar hiyerarşisine aykırı olacağı,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 05/06/2015 tarihli işlemi ile onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Bozcaada ve Gökçeada ilçesine ilişkin özel hükümlerinde yer alan 8.41.6 sayılı maddesinde; bu planın genel hükümleri kapsamında Bozcaada ve Gökçeada ilçelerinde yapılacak imar planlarında ve uygulamalarda ada bütününde hazırlanacak kentsel tasarım rehberinde belirlenen koşullara uyulmasının zorunlu olduğu, 8.41.7 sayılı maddesinde; kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulmasının zorunlu olduğu, tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmeyeceği, bu alanlardaki diğer yapılaşma koşullarının ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirleneceği, 8.41.8 sayılı maddesinde; yerel kalkınmanın sağlanabilmesi için, tarım alanlarında yer alan zeytin, üzüm gibi özel ürünlerin işlenmesine yönelik küçük ölçekli tarımsal amaçlı entegre tesislerin; tarımsal faaliyetin bütünlüğünü bozmadan, kentsel tasarım rehberinde bu yapılaşmalara ilişkin belirlenecek koşullar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın vereceği izinler doğrultusunda yapılabileceği kuralına yer verildiği,
Ele alınan 8.41.6 sayılı plan hükmü ile imar planlarında ve uygulamalarda ada bütününde hazırlanacak kentsel tasarım rehberinde belirlenen koşullara uyulma zorunluluğunun getirildiği, 8.41.7 sayılı plan hükmünde bu bölgede yer alan tarım alanlarının doğal zemin yapısı ve bitki örtüsünün korunmasına yönelik ilkelerin kentsel tasarım rehberi ile oluşturulacağı, aynı şekilde 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümlerinde tarım arazileri ile küçük ölçekli tarımsal amaçlı entegre tesislere yönelik yapılaşma koşullarının da kentsel tasarım rehberi ile belirleneceğinin öngörüldüğü,
Bu itibarla, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yargı kararı uyarınca, kentsel tasarım rehberi ile öngörülen verilerin imar planlarında zorunlu olarak yer almasının planların kademeli birlikteliği ilkesi ile normlar hiyerarşisine aykırı olduğundan, bu durumun aksine davacının taşınmazının bulunduğu Bozcaada ilçesini de kapsayacak şekilde yapılacak alt ölçekli imar planlarında ve uygulamalarda ada bütününde hazırlanacak kentsel tasarım rehberinde belirlenen koşullara uyulma yükümlülüğü getiren 8.41.6 sayılı plan hükmünün hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı,
Diğer taraftan, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve bunların sürdürülebilir nitelikte kullanılmasının sağlanmasına yönelik ilkelerin mekansal planlarla ortaya konulmasının gerektiği, davacının taşınmazının bulunduğu Bozcaada ilçesini de kapsayan tarım alanlarının doğal zemin yapısı ve bitki örtüsünün korunmasına yönelik ilkelerin kentsel tasarım rehberi ile oluşturulmasını öngören 8.41.7 sayılı plan hükmünde bu haliyle hukuka uyarlık bulunmadığı gibi nazım imar planları kararlarına uygun olarak uygulama imar planları ile belirlenmesi gereken yapılaşma koşullarının kentsel tasarım rehberi ile öngörülmesi sonucunu doğuran 8.41.7 sayılı ve 8.41.8 sayılı plan hükümlerinde bu yönüyle hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle
Çevre Düzeni Planının 8.41.6., 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümleri yönünden, dava konusu işlemin iptaline,
Planın diğer kısımları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından; dava konusu Çevre Düzeni Planının, davanın reddine karar verilen kısımlarında şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık bulunmadığı, bu itibarla Daire kararının bu kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu Çevre Düzeni Planının iptaline karar verilen kısımlarında, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırılık bulunmadığı, bu itibarla Daire kararının bu kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Üye …'in, dava konusu Çevre Düzeni Planına karşı mülkiyet hakkını ilgilendirmesi nedeniyle tapuda kayıtlı malikler veya diğer hak sahipleri tarafından dava açılabileceği, davacı Odaların kuruluş amacı ve faaliyet alanlarının dava konusu işlemle yasal ve güncel bir menfaat ilişkisini doğurmayacağı, davanın açılması sırasında sahip olması ve davanın görümü sürecinde de devam etmesi gereken menfaat bağının bulunmaması nedeniyle davacı Odalar'ın dava açma ehliyetinin bulunmadığı, bu nedenle, bakılan davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği yolundaki ayrışık oyuna karşılık; anayasal koruma altında olan tarihi ve kültürel değerler bakımından, hem dava dilekçesindeki iddiaların niteliği, hem de dava konusu planın davacı Odaların ana yönetmeliklerinde belirtilen amaçlarını doğrudan etkileyen nitelikte bir işlem olması göz önünde bulundurulduğunda, davacı Odaların dava açma ehliyetlerinin bulunduğuna oyçokluğu ile karar verilerek işin esası incelendi:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Kısmen davanın reddi, kısmen dava konusu işlemin iptali yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 10/07/2020 tarih ve E:2015/6640, K:2020/7114 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 20/05/2021 tarihinde, dava konusu Çevre Düzeni Planının 8.41.6., 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümleri yönünden oyçokluğu, planın diğer kısımları yönünden oybirliği ile karar verildi.


KARŞI OY
X- Dava konusu Çevre Düzeni Planının 8.41.6., 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümleri yönünden;
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin (b) fıkrasında; "Kentsel tasarım projeleri uygulama imar planlarıyla birlikte hazırlanabilir. Bu kentsel tasarım projelerinin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Çevre düzeni planının 8.40 sayılı Bozcaada ve Gökçeada ilçelerine ilişkin özel hükümlerinin 8.41.6 sayılı maddesinde; "bu planın genel hükümleri kapsamında Bozcaada ve Gökçeada ilçelerinde yapılacak imar planlarında ve uygulamalarda ada bütününde hazırlanacak kentsel tasarım rehberinde belirlenen koşullara uyulması zorunludur",
8.41.7 sayılı maddesinde; "kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulması zorunludur. Tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmez. Bu alanlardaki diğer yapılaşma koşulları ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirlenir",
8.41.8 sayılı maddesinde; "yerel kalkınmanın sağlanabilmesi için, tarım alanlarında yer alan zeytin, üzüm gibi özel ürünlerin işlenmesine yönelik küçük ölçekli tarımsal amaçlı entegre tesisler; tarımsal faaliyetin bütünlüğünü bozmadan, kentsel tasarım rehberinde bu yapılaşmalara ilişkin belirlenecek koşullar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının vereceği izinleri doğrutulusunda yapılabilir" düzenlemelerine yer verilmiştir.
Daire kararında, kentsel tasarım projeleri ile imar planlarının yerine geçecek şekilde düzenleme getirilmesinin, diğer bir deyişle bu projeler ile öngörülen verilerin imar planlarında yer alması hususunda zorunluluk getirilmesinin imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesi ve normlar hiyerarşisine aykırı olacağı belirtilerek, dava konusu 8.41.6., 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümleri kusurlandırılmış ise de, yukarıda yer verilen Kanun hükmü uyarınca, kentsel tasarım projelerinin uygulama imar planlarıyla birlikte hazırlanabilmesi mümkün olduğundan, söz konusu projeler hazırlanırken uygulama imar planlarının dikkate alınacağı kuşkusuzdur.
Gökçeada ve Bozcaada için getirilen söz konusu plan hükümleri ile yapılaşma baskısını önlemeye ve doğal alanların korunması amacına yönelik hususlar öngörüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun yukarıda yer verilen hükmüne uygun olarak tesis edilen plan hükümlerinin dava konusu 8.41.6., 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Çevre Düzeni Planının 8.41.6., 8.41.7 ve 8.41.8 sayılı plan hükümleri yönünden temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi