14. Hukuk Dairesi 2018/5723 E. , 2019/3633 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.06.2015 gününde verilen dilekçe ile devremülk hakkının tapuya tescili ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... ’a ait ... İlçesi, ... , 631 ada 3 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı B blok, B1 No’lu devremülkün her yıl 25 Mayıs-4 Haziranda kullanma hakkını satın aldığını, devremülk ücretini ödemesine rağmen tapu verilmediğini, burada tatil yapamadığını, tatil için Kıbrıs’a gittiğini ve toplamda 10.000TL tatil ücreti ödediğini ileri sürerek devremülk hakkının tapuya tescili ile tatil ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın fiilen kullanılabilecek durumda olduğunu, kararlaştırılan dönemde davacıya tahsis edildiğini, davacının kendi gelir düzeyine göre bir tatil yapmış olduğunu ve bunun masraflarından sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dayandığı devre mülk sözleşmesinin adi yazılı olduğu, geçersiz sözleşmeye dayanılarak devremülk hakkının tapu siciline tescilinin istenemeyeceği; yapılan tatil masraflarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de Kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da bir konut satış sözleşmesi ile satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre, tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (L) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1.) bendi gereğince de bu kanunun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
Somut olayda da; davacı tüketici, davalı ile aralarında düzenlenmiş olan adi yazılı “... Gayrimenkul Satış Sözleşmesi” uyarınca sahip olduğu devremülk hakkının tapuya tescili ile başka yerde tatil yapmak zorunda kalması nedeniyle uğramış olduğu zararın tazminini istediğinden o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Açıklanan bu olgu karşısında, mahkemece, ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, yok ise, davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi yerine davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.