15. Hukuk Dairesi 2020/1504 E. , 2021/3156 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
- K A R A R -
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalılardan..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."un davacı kooperatifin yönetim kurulu üyeleri, davalı şirketin ise inşaatın yüklenicisi olduğunu, ..., ..., ... ve A...."ın kontrol mühendisleri olarak görev yaptıklarını, kooperatifin inşaat işlerinin bayındırlık birim fiyatlarının %20 altına verilebilecekken bayındırlık birim fiyatları + %5 kârla yasaya aykırı olarak davalı Miran İnşaat San. Tic. Ltd.Şti"ye verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin bu kararı genel kurula sunmadıklarını, bu nedenle uğranılan zarara ilişkin olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL, tasdikli mimari projede beton sınıfı BS 18 olduğu halde kullanılan betonun BS 14 sınıfında olduğunu, inşaatta kullanılması gereken taşıyıcı demirlerin eksik olduğunu, koloncukların konulmadığını, kirişlere ilave donatıların yapılmadığını ve bu şekilde ayıplı imalat nedeniyle şimdilik 20.000,00 TL, davalı şirketin 3. kişilerle yapmış olduğu ek sözleşmelerle yükümlendiği işleri 3. kişilere yaptırmak suretiyle kooperatifi zarar uğrattıklarından şimdilik 20.000,00 TL fiyat uygulamalarının sözleşme hükümlerine aykırı yapılması nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL inşaatın sözleşme süresi olan 48 ay içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle gecikme tazminatı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı kooperatif vekili birleşen davasında ise özetle; davalı yüklenici şirketin önceki yöneticilerle çıkar ilişkisi içinde olduğunu ve önceki yöneticiler olan Sinan Kalıpçıoğlu ve Kenan Oluklu imzasını taşıyan Bursa 2. İcra Müdürlüğünün 2006/5100 ve 2006/6265 esas sayılı icra dosyalarına dayanak yapılan 21 adet ve toplamı olan 1.050.000 TL olan çekleri aldığını, oysa ki, bu çeklerin kooperatifi temsil eden yöneticiler tarafından imzalanmadığını, takibe konu edilen çeklerin tanzim tarihlerinde müvekkilleri kooperatifin yöneticilerinin ...,....ve .... olduğunu, söz konusu çeklerin davalı şirkete verilmesine ilişkin yönetim kurulu kararı veya genel kurul kararının bulunmadığını, davalının önceki yöneticilerle iş birliği yaparak müvekkilini zarar uğrattığını, çeklerin hak ediş karşılığında verilen çekler olmadığını belirterek müvekkili kooperatifin davalı şirkete takibe konu edilen 21 adet çek karşılığı olan 1.050.000,00 TL için borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçelerinde özetle; asıl ve birleşen davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davanın kısmen kabulüne, asıl davada davalılar ...ve ...hakkında açılan davanın HMK m. 150/5 uyarınca açılmamış sayılmasına, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Verilen kararın asıl ve birleşen davada davacı kooperatif, davalılar yüklenici şirket, Sinan Kalıpçıoğlu, ..., ... mirasçıları ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi sonucunda Dairemizin 2019/735 Esas – 2019/4837 Karar ve 26.11.2019 tarihli kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
Dairemizin onama kararına karşı, asıl ve birleşen dava davalısı yüklenici şirket Miran İnşaat San. Tic. Ltd.Şti ile asıl dava davalıları Sinan Kalıpçıoğlu, ..., ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ... tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nın hukuki dinlenilme başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi haklarıyla bağlantılı olarak hukuki dinlenme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için Kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa`nın 36. maddesiyle düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin, doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası`nın 36.maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nın 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmediği için hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlığımıza gelince; asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ...’in adresini “İnönü Caddesi, Kardeşler İşhanı, Kat: 1 No: 1 Bursa” olarak gösterdiği, bu adrese gönderilen dava dilekçesinin bila tebliğ iade edilmesi üzerine davacı vekili tarafından 13.04.2007 tarihinde verilen dilekçe ile davalı ...’in adresinin “Dikkaldırım Caddesi, Düzgün Apt. No : 92 Osmangazi” olarak gösterildiği, bu adrese çıkartılan dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği, 16.06.2016 tarihli bilirkişi raporunun ise bu adrese değil, dava dilekçesinde gösterilen ve dava dilekçesinin bila tebliğ döndüğü adrese tebliğe çıkartıldığı ve bila tebliğ dönmesi üzerine söz konusu raporun bu sefer Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre söz konusu adrese tebliğ edildiği, 25.09.2017 tarihli bilirkişi raporu, gerekçeli karar, temyize başvuru dilekçesi, Dairemizin onama kararının da mahkemece davalıya sehven dava dilekçesinde belirtilen ve tebligat yapılamayan adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğe çıkartıldığı anlaşılmıştır.
Yine aynı şekilde, asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ...’in adresini “Yıldırım Mah. Karadavut Cad. No : 46, D : 13 Bursa” olarak gösterdiği, bu adrese tebliğe çıkartılan dava dilekçesinin bila tebliğ iade edilmesi üzerine davacı vekili tarafından 13.04.2007 tarihinde verilen dilekçe ile davalı ...’in adresinin “Yalova Yolu, Buttim İş Merkezi, Kat : 5, No : 1402 Osmangazi/Bursa” olarak gösterildiği, bu adrese tebliğe çıkartılan dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği, 16.06.2016 tarihli bilirkişi raporunun ise sehven dava dilekçesinde gösterilen ve dava dilekçesinin bila tebliğ döndüğü adrese tebliğe çıkartıldığı ve raporun bila tebliğ dönmesi üzerine söz konusu raporun bu sefer Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, 25.09.2017 tarihli bilirkişi raporunun, gerekçeli kararın, temyize başvuru dilekçesinin, Dairemizin onama kararının da mahkemece aynı adrese 35. maddeye göre tebliğe çıkartıldığı anlaşılmıştır.
Oysa ki, davalılar ... ile ... adlarına, davacı vekilinin 13.04.2017 tarihli dilekçesinde gösterdiği ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği adreslerine tebligatların çıkartılması gerekirken, davalıların dava dilekçesinde gösterilen ve usulüne uygun tebligat yapılmayan adreslerine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre bilirkişi raporlarının, gerekçeli kararın, temyiz başvuru dilekçesinin ve Dairemiz onama kararının tebliğ edilerek davalılarının yokluğunda yargılamanın yapılması ve davalıların hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalıların karar düzeltme taleplerinin kabulü uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ile ...’in karar düzeltme taleplerinin kabulü ile Dairemizin 2019/735 Esas – 2019/4837 Karar ve 26.11.2019 tarihli onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının davalılar ... ile ... yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre asıl ve birleşen dava davalısı yüklenici şirket Miran İnşaat San. Tic. Ltd.Şti ile asıl dava davalıları Sinan Kalıpçıoğlu, ..., ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ...’in diğer karar düzeltme sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin ve karar düzeltme harçlarının talep edenlere iadesine, 30.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.