Esas No: 2022/5730
Karar No: 2022/8384
Karar Tarihi: 01.11.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5730 Esas 2022/8384 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye'ye geldiği ve Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığı için toplam 2.400.000 TL ödediğini ancak bu ödemenin konut maliyetinden düşülmediğini iddia etmiştir. Davalı ise kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davalarının haksız olduğunu savunarak reddetmiştir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ilamı doğrultusunda mahsup işleminin yapılmadığı tespit edilince davanın reddi karara bağlanmıştır. Davacı, kredi üzerinden borçlanarak konut maliyetinin üstünde borçlandığı için mahsup yapılması gerektiğini iddia etti ancak mahkemede sunulan kesin ve inandırıcı belgeyle mahsup yapıldığı anlaşılmayınca davacı yararına hüküm bozulmuştur. Kanun maddeleri ise 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda toplam 2.400.000 TL ( eski para ) ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.400,00 TL’nın yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının Yargıtay 13. Hukuk Dairesince bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 14.12.2011 tarih 2011/16835 Esas, 2011/18869 Karar sayılı ilamı ile “.. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine ilişkin düşünce esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yukarda açıklandığı üzere davalı mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin mahsup edildiğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine göre davacının kullandığı kredi üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken ...” gerekçesiyle hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece, emsal yargıtay kararı, bozma ilamı ve dosya içeriği dikkate alınarak yatırılan avansın mahsup edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde "... borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap sonucu bulunacak hesaba eklenecek miktara, miktarın ve geri ödeme taksitlerinin belirlenmesi yöntemine, hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini , kabul beyan ve taahhüt eder. " şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile 91.607.936 TL kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 86.000.000 TL ( eski para ) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.