Esas No: 2022/6768
Karar No: 2022/8440
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6768 Esas 2022/8440 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, SGK tarafından kendisine uygulanan ceza koşulu ve sözleşmesinin feshi işlemlerinin iptali ile reçete bedellerinin tahsili istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesince kabul edilen bu talep, davalı tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu reddetmiştir fakat bu karar temyiz edilince Yargıtay 3. Hukuk Dairesi önceki kararı bozmuştur. Davanın reddi yönünde verilen son kararda, davacının sadece sahte reçetelerin bedellerini sahtekar kişilerden isteyebileceği hükmü yer almaktadır. Buna göre Yargıtay kararında bahsedilen kanun maddeleri şunlardır: SGK Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2009 Yılı Protokolünün 6.3.19. maddesi ve davalı kurumun protokolün 4.3.6. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... Eczanesi’nin sahibi olduğunu, fatura ettiği 5 adet reçetenin sahte olduğu gerekçesiyle SGK Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2009 Yılı Protokolünün 6.3.19. maddesi uyarınca kurumca hakkında uygulanan 57.109,40-TL ceza koşulu ve 5.710,94-TL reçete bedeli tahsili ile 2 yıl sözleşmesinin feshi işlemlerinin iptalini istemiştir.
Davalı, yapılan teftiş neticesinde üç tane özel tıp merkezi ile Ankara Etlik İhtisas Hastanesinde hastaların bilgisi olmadan sağlık kurulu raporları düzenlendiğini, bunun üzerine teftiş incelemesi yapıldığını, söz konusu raporların sahte düzenlendiğinin anlaşıldığını, bu raporlara dayalı olarak ilaç temin eden eczanelerle ilgili mevzuata uygun cezai işlemlerin yapıldığını, işlemlerin yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince verilen 31/05/2018 tarihli kararla; davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Dairece verilen 30/09/2021 tarihli 2020/11038 E. 2021/9293 K. sayılı kararla; "Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-... Davacı reçete bedellerini ancak sahtecilik yapan kişilerden isteyebilir. Üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurum sorumlu tutulamaz. Bu nedenlerle kurumun protokolün 4.3.6. maddesinde yer alan hüküm uyarınca yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğu kabul edilerek, davacının reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir." gerekçesiyle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararı davalı yararına bozulmuştur.
Bozmaya uyan ilk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Mahkemece uyulan bozma kararında; davalı kurumun protokolün 4.3.6. maddesinde yer alan hüküm uyarınca yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğunun, davacının reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddine, diğer taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddine, diğer taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-)Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.