Esas No: 2022/6264
Karar No: 2022/8429
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6264 Esas 2022/8429 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/6264 E. , 2022/8429 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ORDU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen taahhütname ve kefaletname belgesinin iptali davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda;davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Anabilim dalında Öğretim Üyesi Yerleştirme kapsamında 2547 sayılı Kanunun 33'nci maddesi gereğince 17/08/2011 tarihinde Araştırma Görevlisi olarak atandığını, akabinde görevlendirme ile İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Yüksek Lisans Programına başladığını, 2547 Sayılı Kanunun 35. maddesi gereği İstanbul Teknik Üniversitesinde görevlendirildiğini ve 21/06/2013 tarihinde Yüksek Lisans eğitiminden mezun olduğunu, l ay kadar sonra ise aynı fakültede doktora eğitimine başladığını, 11/11/2013 tarihinde doktora eğitimi için 216.146,84-TL hukuka aykırı senet imzalatıldığını, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Gemi İnşaatı bölümünde Araştırma Görevlisi iken 08/07/2018 tarihinde 2547 Sayılı Kanunun 33.'nci maddesi gereğince tekrardan Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Anabilim dalında araştırma görevlisi olarak görevlendirildiğini, bu aşamada tekrardan 104.639,00 TL hukuka aykırı bir senet daha alındığını, davacının 12/09/2019 tarihinde araştırma görevlisinin süresinin dolmasına müteakip kadrosu İTÜ'den Ordu Üniversitesine iade edildiğini, Ordu Üniversitesinin de daha önce imzalatmış olduğu taahütname vekaletname senetlerinin toplamını 06/12/2019 tarihinde 585.761,53-TL hesaplayarak ödemesini istediğini, senedi iade edilmesi yönündeki şifahi beyanlarının sonuçsuz kaldığını, aleyhine resen taahhütname ve kefaletname belgesi düzenlenmesinin davalı tarafça ödeme/bedel talep edilmesinin hukuka, kanuna, üst mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, 657 sayılı kanunun ek 35'nci maddesine göre müvekkiline mecburi hizmet yükümlülüğü getirilmeyeceğinden taahhütname ve kefalet senedi düzenlenmesi ve bu senedin iade edilmeyip icra takibine konu edilmek istenmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek, resen taahhütname ve kefaletname belgesi senedinin iptaline/ hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesi ilk kararında davanın reddine dair kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince;davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yüklenme senedindeki mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde araştırma görevlisi kadrosunda bulunmanın ve çalışmanın karşılığı olan maaşların geri verileceğine dair senet hükmünün geçersiz olduğu kabul edilerek davacının isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz bulunduğu gerekçesiyle karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararına uyan ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile davacı tarafından imzalanan Eskişehir 2. Noterliğinin 1656 yevmiye nolu, 20/01/2012 tarihli re'sen tanzim edilen taahhütname ile kefalet senedinin geçersizliğine, davacı tarafından imzalanan Ankara 51. Noterliğinin 11486 yevmiye nolu, 11/04/2018 tarihli re'sen tanzim edilen taahhütname ile kefalet senedinin geçersizliğine dair kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, 2547 sayılı Yasanın 35. maddesi uyarınca imzalanan yüklenme senedinin iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi Yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda ilk derece mahkemesi gerekçesinde ilk derece mahkemesi yüklenme senedindeki mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde araştırma görevlisi kadrosunda bulunmanın ve çalışmanın karşılığı olan maaşların geri verileceğine dair senet hükmünün geçersiz olduğu kabul edilerek her iki taahhütname ve kefalet senedinin geçersizliğine karar verilmiştir.
Bu durumda, hükümde tüm taahhütname ve kefalet senedinin tamamının geçersizliğine karar verilmiş olması gerekçede ise angarya yasağına verilerek maaşların geri verileceğine dair senet hükmünün geçersiz olduğu belirtilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca,iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanununun 371. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.