1. Hukuk Dairesi 2019/833 E. , 2020/4132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkim...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı idare, 536, 850, 1124, 1227, 1235 ve 1236 parsel sayılı taşınmazların tapuda ... adına kayıtlı iken Ağaçören Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.10.2000 tarih ve 2010/103-102 sayılı veraset ilamı uyarınca davalılardan .... (...) adına intikal ettirildiğini, ... tarafından da diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiğini, dava dışı ... tarafından tapu müdürlüğüne verilen dilekçe sonrasında yapılan araştırmada intikal işlemin yolsuz olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın eski kayıt maliki ... adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 1224 parselin maddi hataya dayalı olarak 1124 parsel olarak yazıldığını bildirmiştir.
Davalı ..., tapu kaydına güvenerek işlem yaptığını bildirip davanın reddini savunmuş, diğer davalı duruşmaya gelmemiş, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; 17.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Tapu Sicili Tüzüğü’nün 74/4. (1994 tarihli Tapu Sicili Tüzüğünün 85.) maddesi “Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir. İlgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26.09.2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılır." şeklinde yasal düzenleme içermektedir.
Öte yandan; tapu sicillerinin doğru tutulmasını üstlenen devlet, ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da bu haklardan yoksun kalınması, dayanak ve belgelere aykırı kayıt oluşması sonucu doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Her ne kadar tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de, Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesinden kaynaklanan hazinenin kusursuz sorumluluğu kapsamında, davacı idarenin böylesi bir davayı açmasında hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu gözetilerek, davanın esasına girilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi neticesinde varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.