Esas No: 2019/1867
Karar No: 2019/4551
Karar Tarihi: 20.06.2019
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/1867 Esas 2019/4551 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle bölge adliye mahkemesince verilen hükmün davacı ..., davalılar ...Turizm Taşımacılık Temizlik Hizmetleri ... İnşaat ... Medikal Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi, ... Nakliye... Gıda Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti. ile ... Gıda Sanayi Ve Ticaret ... Şirketi vekillerince temyiz edilmesi, davalı ... Gıda Sanayi Ve Ticaret ... Şirketi vekilince de duruşmalı olarak talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, temyiz konusu hükme ilişkin dava, HMK’nun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacının davalı iş yerinde çalışmakta iken 07.06.2011 tarihinde sürücü ...’in ... Fabrikasının nakliyat işini alan ... Nakliyat Ltd. Şirketine ait... plakalı otobüs ile ... ait işçileri ... çarşı merkezinden ... saat: 08.00 sıralarında getirdiğini, işçileri indirdikten sonra ... Fabrikasına ait özel park alanına aracı ile park etmek istediği sırada davacıyı fark etmeyip çarparak yarlanmasına neden olduğunu, davacının meydana gelen bu iş kazası sonucunda % 36,02 oranında iş göremezlik durumuna düştüğünü, insan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğunu, İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğuna rağmen bu yükümlülüklerini yerine getirmediğinden olayın meydana gelmesinde sorumlu olduğunu, davacının genç yaşta kalıcı bir şekilde yaralandığını, meydana gelen iş kazası sonucunda sürekli iş göremez duruma düştüğünü ileri sürerek 100.000,00 TL manevi tazminat ile 20.000,00 TL maddi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen 2016/373 Esas sayılı (davacı tarafından davalılar ... A.Ş. ve ...Turizm aleyhine açılan) dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacının davalı iş yerinde çalışmakta iken 07.06.2011 tarihinde sürücü ..."in ... Fabrikasının Nakliyat işini alan ...Nakliyat Ltd.Şti.ne ait 68 S 0275 plakalı otobüs ile ... ait işçileri ... çarşı merkezindenden ... saat: 08.00 sıralarında getirdiği işçileri indirdikten sonra ... Fabrikasına ait özel park alanına aracı park etmek istediği sırada davacıyı farketmeyip çarptığını ve yaralanmasına neden olduğunu, davacının meydana gelen iş kazası sonucunda % 36,02 oranında sürekli iş göremezlik durumuna düştüğünü, bu nedenle 100.000,00 TL manevi tazminat ve 20.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı ... Nakliye .... Gıda Taah. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; açılan davayı kabul etmediklerini, üçüncü kişi ...Nakliye Ltd.Şirketinin sürücüsü ...’in ağır kusuru olduğunu, üçüncü kişi ve dava dışı olan şahsın ağır kusurundan davalı şirketin hiç bir şekilde sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“... Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-) 34.548,07 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 07/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-) 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,...
...Birleşen mahkememizin 2016/373 Esas sayılı dosyasında;
1-) 34.548,07 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 07/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-) 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,..”
GEREKÇE
“..Davacı ..."in davalı iş yerinde çalışmakta iken 07.06.2011 tarihinde sürücü ...’in ... Fabrikasının nakliyat işini alan ... Nakliyat Ltd. Şirketine ait... plakalı otobüs ile ... ait işçileri ... çarşı merkezinden ... saat: 08.00 sıralarında getirdiği işçileri indirdikten sonra ... Fabrikasına ait özel park alanına aracı ile park etmek istediği sırada davacıyı fark etmeyip çarptığı ve yarlanmasına neden olduğu, davacının meydana gelen bu iş kazası sonucunda %36,02 oranında iş göremezlik durumuna düştüğü anlaşılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 23.02.2016 havale tarihli üç kişilik kusur bilirkişi raporunda, davalı işverenin olayın meydana gelmesinde dava dışı ..."in % 40 oranında, işçi ..."in %40 oranında, Davalı ... Nakliye Tem. Gıda Taah.San. Ltd.Şirketinin %20 oranında kusurlu oldukları, asıl işveren ile alt işveren ilişkisini ve sorumluluğunu içeren 4857 Sayılı İş Kanununun Tanımlar Bölümünün 2. Maddesinin 6. Parağrafı ile mülga 506 Sayılı Yasanın 87. Maddesindeki öngörülen sorumluluk ilkesinden hareketle alt işveren olan davalı ... ile birlikte asıl işveren olan davalı ... şirketinin müteselsilen sorumlu oldukları, davalı ...Nakliye Ltd.Şirketinin ise sürücü Hasan Demirin kusurundan mahkemenin taktirinde olmak üzere müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının bildirildiği anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 22.06.2015 tarihli raporunda; Davacının %10,0 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde bulunan Sosyal Güvenlik Kurulu Yüksek Sağlık Kurulu raporunda davacının 07.06.2011 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazasına bağlı, maluliyet oranının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Çerçevesinde %36,2 olduğu, başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığına, kontrol muayenesinin gerekmediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce hesap bilirkişisi Av. Süleyman Zeybek"ten 12.08.2016 tarihli hesap raporu aldırılmıştır.
Davacı vekili mahkemmize verndiği 19.09.2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini aldırılan hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda ıslah etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, aldırılan bilirkişi raporları gözönüne alındığında,Davacı ..."in davalı iş yerinde çalışmakta iken 07.06.2011 tarihinde sürücü ...’in ... Fabrikasının nakliyat işini alan ... Nakliyat Ltd. Şirketine ait... plakalı otobüs ile ... ait işçileri ... çarşı merkezinden ... saat: 08.00 sıralarında getirdiği işçileri indirdikten sonra ... Fabrikasına ait özel park alanına aracı ile park etmek istediği sırada davacıyı fark etmeyip çarptığı ve yarlanmasına neden olduğu, davacının meydana gelen bu iş kazası sonucunda %36,02 oranında iş göremezlik durumuna düştüğü,mahkememizce aldırılan 23.02.2016 havale tarihli üç kişilik kusur bilirkişi raporunda, davalı işverenin olayın meydana gelmesinde dava dışı ..."in % 40 oranında, işçi ..."in %40 oranında, davalı ... Nakliye Tem. Gıda Taah.San. Ltd.Şirketinin %20 oranında kusurlu oldukları, asıl işveren ile alt işveren ilişkisini ve sorumluluğunu içeren 4857 Sayılı İş Kanununun Tanımlar Bölümünün 2. Maddesinin 6. Parağrafı ile mülga 506 Sayılı Yasanın 87. Maddesindeki öngörülen sorumluluk ilkesinden hareketle alt işveren olan davalı ... ile birlikte asıl işveren olan davalı ... şirketinin müteselsilen sorumlu oldukları, davalı ...Nakliye Ltd.Şirketinin ise sürücü Hasan Demirin kusurundan mahkemenin taktirinde olmak üzere müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının bildirildiği, Sosyal Güvenlik Kurulu Yüksek Sağlık Kurulu raporunda davacının 07.06.2011 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazasına bağlı, maluliyet oranının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Çerçevesinde %36,2 olduğu, başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığına, kontrol muayenesinin gerekmediğinin bildirildiği, olay nedeni ile davacının büyük ölçüde manevi çöküntüye uğradığı, iş gücü kaybına uğradığı, bu nedenle davacının maddi ve manevi zarara uğradığı anlaşıldığından, davacının maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş, olayın meydana geliş şekli ve kusur oranları, tarafların sosyo-ekonomik gelir durumları, paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının zenginleştirici ve fakirleştirici miktarda tayin olunamayacağına dair ilkeler gözetilerek davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...”
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“..1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK"nın 353-(1) b)1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,.. ”
GEREKÇE
“ ...Karara karşı davacı vekilince; hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, artırılması ve ayrıca maddi ve manevi tazminata gerekirse tahsilde tekerrür oluşturmama ibaresinin eklenmesi talebiyle, davalı ... Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilince; bilirkişi raporunda davalı şirkete atfedilen kusurun hangi kritere göre olduğunun değerlendirilmediği, ... Şirketinin sürücüsü ..."in ağır kusurlu olduğu ve davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı, ..."in kusur oranı ile davalı şirketin kusur oranının birbirine yakın olup bunun hakkaniyetle bağdaşmadığı, davalı şirketin ne kusurlu ne de kusursuz olarak sorumlu tutulmayacağı ileri sürülerek, davanın bu aşamada Anadolu ... Türk Sigorta"ya ihbarı ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebiyle yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce ileri sürülen istinaf sebeplerine göre dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; bilirkişi raporunda mevzuat hükümlerine atıf yapılarak işverenin yükümlülükleri belirtilerek davalı şirketin ve çalışma usul ve şartlarına uymama dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeme nedeniyle davacının ve ilgili KYTK yönetmeliğine göre sürücünün kusur oranının belirlendiği, davalı şirketin asıl işveren olarak İş Kanununun 2/6 maddesi gereği müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, ancak derdest bir davanın ihbar edilebileceği, çünkü görülmekte olan bir davaya müdahale etmenin mümkün olduğu davanın ihbarının mahkeme vasıtasıyla yapılması şart olmayıp mahkeme dışında yapılan ihbarın da geçerli olduğu(Prof.Dr....Ders Kitabı sy.512), manevi tazminatın olayın oluş şekli, kaza tarihi, davacının yaşı ve maluliyet oranı, tarafların kusur oranları ile sosyal ekonomik durumları dikkate alındığında uygun olduğu anlaşılmış, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, tarafların başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir...”
E)
1-Davacı Tarafın Özetle Temyiz Nedenleri;
• Davacının erken yaşta kalıcı şekilde sakatlandığı, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok az olduğu,
• Davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmaması amacı ile maddi tazminat yönünden hükmün onanması gerektiği belirtilerek manevi tazminat miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2-Davalı ... Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin Özetle Temyiz Nedenleri;
• Hüküm dayanağı olan bilirkişi raporunda kusur oranlarının tespit şeklinin açıklanmadığı,
• Kazayı yapan sürücü ile kendi aleyhlerine verilen kusur oranının yakın olduğu, bu durumun hakkaniyetsizlik yarattığı,
• Kendilerinin olayda ne kusura dayalı ne de kusursuz sorumluluklarının mevcut olmadığı,
• Tedbirlerin yüklenici tarafından alınması konusunda anlaşma sağlandığı,
• Denetme görevinin kendilerince yerine getirildiği,
• 3.kişinin ağır kusuru sebebi ile kendilerinin kusursuz sorumluluğunun da doğmadığı,
• Davanın sigorta şirketlerine ihbarının talep edildiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
3-Davalı ...Turizm Taşımacılık Temizlik Hizmetleri ... İnşaat ... Medikal San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin Özetle Temyiz Nedenleri;
• Kendilerine gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi sebebi ile istinaf yoluna başvuramadıkları,
• Yargılamanın hiçbir aşamasında haberdar edilmedikleri,
• Kendilerine atfedilen kusur oranının fahiş olduğu, özel park yerine siviller ile işçilerin geçmesinin yasak olduğu, davacının sigara içmek için söz konusu alana izinsiz geçtiği,
• Davacının kazada asli kusurlu olduğu, sürücünün de kendilerinin de kusuru bulunmadığı,
• Davacının kusuru sebebi ile illiyet bağının kesildiği,
• Davacının temyiz dilekçesinde manevi tazminat istemini 100000 TL’ye kadar arttırmasının hukuki dayanağı olmadığı belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre; taraf vekillerinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, 07/06/2011 tarihli iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 20000 TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği 07/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili (ana ve birleşen dava ayrıştırılmak sureti ile) ile davacıya verilmesine, manevi tazminata ilişkin fazlaya ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının 07/06/2011 tarihinde, % 36,2 oranında sürekli iş göremez hale gelecek şekilde iş kazası geçirdiği ve iş kazasının gerçekleşmesinde davacının % 40 birleşen kusurunun bulunduğu tespit edilmiştir.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı lehine takdir edilen 20000 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
3-Öte yandan, yargılamaya konu ihtilafın sağlıklı biçimde çözülmesi için asıl işveren-alt işveren kavramlarıyla, somut uyuşmazlık için önem arz ettiğinden işveren niteliği konularının açıklanmasında fayda vardır.
4857 sayılı Kanun"un 2.maddesine göre; bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye “işçi”, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara “işveren”, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye ise “iş ilişkisi” denir.
İş Kanunu"nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
4857 sayılı Kanun"un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu"ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 sayılı Kanun"dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün hale gelecektir.
Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu müteselsil niteliktedir. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu"nun 2. maddesinin 6. fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır;
a)İş yerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır.
b)Bir başka işveren, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve işçi çalıştırmalıdır.
c)İşverenlik sıfatının, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanılmış olması aranacaktır.
d)İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir iş yeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e)İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f)Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi ya da yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Diğer yandan asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı maddi ve manevi tazminat sorumluluğunun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması; bu sözleşmenin tarafı olmayan işçi veya mirasçıları bağlamaz.
Birlikte istihdam, grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimidir ve bu çalışma biçiminde işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı iş yerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, işçi ve işverenler arasında tek bir iş ilişkisi vardır.
İş sözleşmesine katılmada ise, başlangıçta tek bir işverenle kurulan iş ilişkisine zamanla diğer bir iş veren katılmakta ve işçi iş görme edimini bu katılan şirkete karşı da yerine getirmektedir. İşçinin ilk işvereni ile bağlantısı kopmamakta, iş sözleşmesinin devri değil, işveren tarafında bir çoğalma söz konusu olmaktadır. Bu durumda da tek bir iş ilişkisi vardır. (... Sözleşmesinin Devrinde Bazı Sorunlar...Hukuk Fakultesi Dergisi.Cilt 9.Özel Sayı, 2007.s:197).
... ve şirket gruplarının bünyesinde her biri bağımsız tüzel kişiliğe ve hukuki varlığa sahip şirketler yer almaktadır. Dolayısıyla holdinge bağlı şirketlerde çalışan işçilerin işvereni hukuken ... veya şirket topluluğu değil iş akdinin tarafı olan şirkettir. Buna göre, aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerin iş kazaları veya meslek hastalıklarından kaynaklanan hukuki sorumlulukları, bünyesinde bulundukları ... ya da gruptan bağımsızdır.
Yani ... ya da guruptaki diğer şirketler, kazalı işçinin işvereni olan şirketin iş kazaları veya meslek hastalıklarından kaynaklanan hukuki sorumluluklarından ötürü kural olarak sorumlu tutulamazlar. Ancak şirketler arasında organik bağın bulunduğu durumlarda birlikte istihdamın mevcudiyeti veya işçinin işveren şirketten alacağının tahsilini olanaksız hale getiren muvazaalı işlemlerin varlığı durumunda işveren şirketle birlikte diğer şirketler de sorumlu tutulabilir. (.... İş Hukuku. Yenilenmiş 12. Bası. İstanbul. S:158) Neticeten yukarıda değinildiği üzere çalışma hayatında işçinin asıl işverenin dışında başka işverenlere de hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında olmakla beraber esasında birbiri ile bağlantısı olan işverenlerin işlerini ifa ettiği de bir hakikattir. Bu gibi durumlarda, şirketler arasında organik bağdan söz etmek gerekir.
Somut olayda; davacının ... Nakliye ....Gıda Taah.San.Tic.Ltd.Şti. sigortalısı olduğu, ... Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin sahibi olduğu fabrikada şeker yükleme işinin ... Nakliye ....Gıda Taah.San.Tic.Ltd.Şti.’ne verildiği, davaya konu kazanın da fabrika otoparkında, ...Turizm Taşımacılık Temizlik Hizmetleri ... İnşaat ... Medikal San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait iş yeri servis aracında, ...Taşımacılık şirketi çalışanı şoför tarafından gerçekleştirildiği, neticeten davalılar ... Nakliye ....Gıda Taah.San.Tic.Ltd.Şti., ile ... Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin işverenlik sıfatından ve bunun doğal neticesi olarak da sorumluluktan kurtulamayacakları, alt işveren ve asıl işveren sıfatına haiz oldukları, diğer davalı ...Turizm Taşımacılık Temizlik Hizmetleri ... İnşaat ... Medikal San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ise hem araç işleten hem de araç sürücüsü olan işçisinin kusuru sebebi ile diğer davalılar ile birlikte sorumlu olduğu açık olup, bu kapsamda davalıların hüküm altına alınan tazminatlardan birlikte sorumlulukları yoluna gidilmesi gerektiği gözden kaçırılarak tahsilde tekerrür oluşturacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, tahsilde tekerrür olmaması amacı ile davalıların hükmedilen tazminatlardan müştereken ve müteselsilen sorumluluklarına dair tek hüküm tesis etmek suretiyle karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan ... Gıda Sanayi Ve Ticaret ... Şirketi ve ...Turizm Taşımacılık Temizlik Hizmetleri ... İnşaat ... Medikal Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi"ne iadesine,
20.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.