MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; sanığın suç tarihinde mağdurun kontör satıcılığı yaptığı iş yerine telefonla konuşur vaziyette gelerek elindeki telefonu mağdura verip yeğeninin köyde olması nedeniyle her zaman şehre gelip gidemediğinden yeğenine kaç kontör istiyorsa o miktar kontörü göndermesini istediği, mağdurun sanığa parası olup olmadığını sorması üzerine sanığın parası olduğunu belirttiği ve telefonda kimliği belirlenemeyen kişinin de mağdura, sanığın yeğeni olduğunu belirtip mağdurun 1544 TL kontörü söylenen telefon numaralarına gönderdiği, bilahare sanıktan kontör parasını istediğinde sanığın parasının olmadığını söyleyerek ödemede bulunmadığı iddia edilen olayda;
1- Tarafların görüşme yaptığı 0537 596 51 61 numaralı telefonun kime ait olduğu yönünde araştırma yapılarak sonucuna göre, telefon numarası sahibinin veya olay tarihindeki kullanıcısının tanık olarak duruşmaya çağrılmadan ve bu kişi ile sanık arasında akrabalık ilişkisi olup olmadığı saptanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre ise; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 60 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.