12. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/2149 Karar No: 2019/6143 Karar Tarihi: 09.04.2019
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/2149 Esas 2019/6143 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme kararı, şikayetçi vekilinin huzurunda verilen kararda kanun yolunun gösterilmesi hususunda tereddüt oluşturulması ve 7 günlük sürenin tefhimden mi yoksa tebliğden mi başlayacağı hususunda yaşanan ihtilaf üzerine yapılan temyiz talebinin yerinde olduğunu ve adil yargılanma hakkının ihlali olacağı düşüncesiyle temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini belirtmektedir. Hukuki dayanak olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesi ve Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 232/6. maddesi gösterilmiştir. Bu kanunlar gereği hüküm fıkrasında verilen kararın ne olduğunun, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının ve başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeden açıkça gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
12. Hukuk Dairesi 2019/2149 E. , 2019/6143 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
Müşteki vekiline, 05/11/2015 tarihinde usulüne uygun olarak tefhim olunan hükmü 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süresinden sonra 10.02.2016 havale tarihli dilekçe ile temyiz ettikleri anlaşılmakla, yasal süresi geçtikten sonra vaki temyiz istemlerinin reddine dair yerel mahkemenin 01/03/2016 tarihli ek kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, ek kararın tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 09/04/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi. 2019/2149 Esas sayılı Dairemiz dosyasında sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık; mahkeme ilamında şikayetçi vekilinin huzurunda verilen kararda kanun yolunun gösterilmesi hususunda; tebliğden itibaren yedi gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen kararda; tereddüt hasıl olup olmadığı ve temyiz süresinin tefhimden itibaren mi yoksa tebliğden itibaren mi geçerli olup olacağı hususundadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi; Keza, Anayasamızın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40. maddesinin 2. fıkrasında "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır" açıklamaları ve düzenlemelerini dayanak alan; 5271 sayılı CMK.nun 232/6. fıkrasında; "Hüküm fıkrasında 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, Kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup, bulunmadığının başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin TEREDDÜDE yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir." demek suretiyle hakimin uyması gereken usul kuralını açık ve net şekilde düzenlenmiştir. İhtilaf konusu hükümde, mahkeme ilamında duruşmada hazır bulunan şikayetçi vekilinin yüzüne karşı verilen hükümde 7 günlük sürenin tebliğden itibaren 7 günlük sürenin başlayacağı belirtilmiş ve tereddüt oluşturulmuş ve müşteki vekiline kararın tebliğ edilmeyerek CMK"nun 232/6.maddesine aykırı olarak tereddüt meydana getirilmiştir. Yukarıda belirttiğimiz hukuki dayanaklar ve kanun metinlerinden anlaşılacağı üzere kanun yolunda meydana gelen bu tereddüt nedeniyle yapılan temyiz talebinin yerinde görülerek temyiz incelemesinin yapılması gerektiği, aksinin kabulünün ise adil yargılanma hakkının ihlali olacağı, kanaatinde bulunduğumdan çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum. Saygı ile arz ederim. 09/04/2019