15. Hukuk Dairesi 2016/1391 E. , 2017/3316 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 4.500,00 TL"nin davalıdan tahsiline dair verilen karar, davacı vekilince temyiz olunmuştur.
Davacı vekili, taraflar arasında 24.06.2010 tarihinde sözleşme ile müvekkili şikkete ait 7 katlı eğitim binasının dış cephesinin yapılması hususunda anlaştıklarını, davalının işi süresinde teslim etmemesi nedeniyle sözleşmenin 10. maddesindeki cezayı uyguladıklarını, davalı şirketin işi hızlandırarak 28.10.2010 tarihinde binayı teslim ettiğini, gecikme bedeli olan 28.615,00 TL"nin mahsubu ile bakiye kısmın ödeneceğinin davalıya bildirildiğini, davalı şirketin müvekkili aleyhine ... 12. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2013/857 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yargılama aşamasında binanın kullanımı ile ilgili gizli ayıplar ortaya çıkması nedeniyle ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2011/82 D. iş dosyasıyla tespit yaptırıldığını, eksik ve ayıp iş bedeli olan 5.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.
Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK"nın 303. maddesinde "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir..." hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a) davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Hükmün davanın tarafları dışında üçüncü kişilere kural olarak herhangi bir etkisi yoktur. Zaten davada taraf olmayan bir kişiyi kararın bağladığının kabulü hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık teşkil eder. İkinci unsur olarak dava sebeplerinin aynı olmasından anlaşılması gereken ise; davacının
talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olması anlamına gelir. Aynı vakıalara dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilir. Üçüncü ve son unsur ise; dava konusunun aynı olmasıdır. Dava konusunun aynı olup olmadığının anlaşılması için yapılacak şey, her iki davanın netice-i talep kısmının aynı olup olmadığına bakmaktır. Her iki davanın talep sonucu kısmı aynı ise kesin hükmün varlığından bahsedilebilir. Öte yandan kesin hükmün varlığı HMK"nın 114. maddesinin (i) bendinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Taraflar arasında görülüp sonuçlandırılan ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/12 Esas ve 2012/351 Karar sayılı dava dosyasında davacı yüklenici tarafından bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe itiraz üzerine davanın açıldığı, mahkemece nefaset bedeli indirilmek suretiyle 48.596,00 TL üzerinden itirazın iptâline dair verilen karar davacının temyizi üzerine Dairemizce "...davanın 53.096,00 TL üerinden kabulü gerekirken, davacının bakiye alacağından ayrıca nefaset indirimi yapılmak suretiyle kısmen kabulü doğru olmamış...." gerekçesiyle yüklenici lehine bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın 53.096,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş, bu karar temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiştir. Davacı iş sahibi vekili bu kez, önceki davada alınan bilirkişi raporunda 5.000,00 TL özensiz işçilik ve uygulama hatası olduğu ve tespit dosyası ile bu hususun belirlendiğini bildirerek eldeki bu davayı açmıştır. Oysa Mahkemece tartışılan ve hüküm altına alınan miktar ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/12 bozulmakla, 2013/857 Esas ve 2014/15 Karar sayılı kararda tartışılmış ve bahse konu indirim yapılmadan alacak hüküm altına alınmıştır. Bu durumda mahkemece re"sen gözetilmesi gereken kesin hüküm bulunması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.