Esas No: 2019/3715
Karar No: 2021/2425
Karar Tarihi: 21.05.2021
Danıştay 7. Daire 2019/3715 Esas 2021/2425 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3715
Karar No : 2021/2425
DAVACILAR :1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 07/06/2019 tarih ve 30794 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2019/19 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Mevcut dampinge karşı önlemin pazar koşullarının geçici olarak değişmesi sebebiyle askıya alınmasında, yerli üretim dalındaki zararın devam etme ve yinelenme ihtimalinin bulunmadığı hususunun yalnızca ABD için değil Türkiye pazarında faaliyet gösteren ve dampinge karşı kesin önleme konu olan diğer ülkeler için de geçerli olduğu, kendileri tarafından Türkiye'ye ihraç edilen beyazlatılmamış kraftlayner kağıtlar ile ABD'li firmalar tarafından ihraç edilen kağıtlar arasında bir fark bulunmadığı ve Türkiye pazarında bu firmaların rekabet ettiği, ABD menşeli ürünler için uygulanmakta olan dampinge karşı kesin önlemin askıya alınabilmesi için gerekli olan ilgili üreticilerin görüşlerinin alınmadığı, Bakanlık tarafından eksik inceleme sonucu yapılan düzenleme ile Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesinin zedelendiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI: Dava konusu ABD menşeli beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalinde uygulanmakta olan dampinge karşı kesin önlemin askıya alınmasının hukuki ve idari altyapısını oluşturan askıya alma incelemesinin İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Kararın 9. maddesine uygun olarak yapıldığı, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu'nun ABD menşeli önlem konusu ürüne yönelik uygulanan diğer mali yükümlülüklerin, yani %10 oranında uygulanan ek mali yükümlülüğün etkisini değerlendirerek, pazar koşullarının geçici olarak değişmesi nedeniyle, önlemlerin askıya alınması sonucunda yerli üretim dalında zararın devam etme veya yineleme ihtimalinin bulunmadığına kanaat getirdiği, ABD menşeli beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalinde uygulanmakta olan dampinge karşı kesin önlem askıya alınırken yapılan incelemenin eksik olduğu iddiasının yerinde olmadığı, zira dava konusu Tebliğ'e ilişkin incelemenin mevcut önlemlerin askıya alınmasına yönelik olduğu, inceleme raporunda görüleceği üzere pazar koşullarının geçici olarak değişmesinin sadece ABD menşeli ithalattan kaynaklı olduğunun değerlendirildiği, önlemlerin askıya alınması sonucunda yerli üretim dalında zararın devam etme ve yinelenme ihtimalinin bulunup bulunmadığına yönelik değerlendirmeye doğrudan etki etmediğinden, diğer ülkeler menşeli beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalindeki gelişim ile bu ülkelerin pazara giriş fiyatlarının incelemeye alınmadığı, iptali istenen Tebliğ'de hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Mevzuata uygun olarak yapılan inceleme ile daha önce 2015/28 sayılı ve 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğler uyarınca uygulanan dampinge karşı önlem ile Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Kararlar doğrultusunda uygulanan ek mali yükümlülük değerlendirilerek, dampinge karşı önlemin geçici süre ile askıya alınması için gerekli koşulların oluştuğu, değişen ticari koşullar gereği Amerika Birleşik Devletleri menşeli ithalat için diğer ülkelerden yapılan ithalatta uygulanması öngörülmemiş olan ek mali yükümlülük uygulandığı göz önünde bulundurulduğunda, geçici önlem uygulanan diğer ülkeler ile Amerika Birleşik Devletleri'nin aynı hukuki durumda olmadığı, pazar koşullarının geçici olarak değişmesi durumunun sadece Amerika Birleşik Devletleri menşeli ithalatlar için geçerli olduğu, bu durumda, Tebliğ ile Anayasa'nın eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yolundaki davacı iddiasına itibar edilemeyeceği sonucuna varılması üzerine yürürlüğe konulan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2019/19 sayılı Tebliğ'de hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'ÜN DÜŞÜNCESİ :Dava, 07/06/2019 tarih ve 30794 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2019/19 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine ilişkin Tebliğin iptali istemine ilişkindir.
İthalatta haksız rekabet hallerinden dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın tespiti, bu hallerde soruşturmanın açılması, yürütülmesi ve sona ermesi ile, soruşturma sonucunda alınabilecek önlemler 01/10/1989 tarih ve 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'da düzenlenmiş, 21/07/1999 tarih ve 4412 sayılı Kanun'la; Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) Tokyo Round müzakereleri sonucunda formüle edilen, Türkiye’nin de taraf olarak imzaladığı ve 31/12/1994 tarihinden geçerli olmak üzere onayladığı Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kuruluş Anlaşması EK’ini oluşturan “GATT’ın VI. Maddesinin Yürütülmesine Dair Anlaşma (Anti-Damping Anlaşması)” ile “GATT VI, XVI ve XXIII. Maddelerinin Tefsiri ve Uygulanması ile İlgili Anlaşma (Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması)”ya işlerlik kazandırmak ve Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Gümrük Birliği kurulmasına dair 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca AB müktesebatına uyum sağlamak amacıyla, 3577 sayılı Kanun'da önemli değişiklikler yapılmıştır. Özellikle, 4412 sayılı Kanun'un 13. maddesiyle 3577 sayılı Kanun'un 15. maddesinde yapılan değişiklikle, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, GATT 1994'ün VI. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma ile Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması hükümlerinin dikkate alınacağı hükme bağlanmak suretiyle, dampinge veya sübvansiyona konu olan ürün ithalatına karşı Türk sanayiinin etkili bir şekilde korunmasına dönük işlem ve alınacak önlemleri düzenleyen mevzuatın genel çerçevesi çizilmiştir. 20/10/1999 tarih ve 99/13482 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Karar ile 30/10/1999 tarih ve 23861 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik de, ithalatta haksız rekabetin önlenmesi hakkında mevzuatın, idari düzenlemeler kısmında yer almaktadır.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde; bu Kanun'un ithalatta haksız rekabet hallerinde, dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir Kurul oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmiş, "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin (a) bendinde; damping;" bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olması", (c) bendinde "ihraç fiyatı; ihraç amacıyla satılan mal için fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyatı,"(d) bendinde, benzer mal; "dampinge veya subvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir malı, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri yaşıyan başka bir mal", (e) bendinde, normal değer;" 1. ihracatçı veya menşe ülkede tüketime konu olan benzer mal için normal ticari işlemler sonucunda fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken karşılaştırılabilir fiyat, 2- ihracatçı ülke veya menşe ülkenin iç piyasasında normal ticari işlemler çerçevesinde benzer malın satışlarının olmaması ya da bu satışların uygun bir karşılaştırma yapılmasına elverişli bulunmaması durumunda, benzer malın üçüncü bir ülkeye ihracatında temsil niteliğini haiz karşılaştırılabilir fiyatı veya menşe ülkedeki maliyetine makul bir kar marjının eklenmesiyle tespit edilen fiyat", (g) bendinde, damping marjı; "normal değerin ihraç fiyatını aştığı miktar,"(i) bendinde, zarar;" bir üretim dalında maddi zararı, maddi zarar tehdidini veya bir üretim dalının kurulmasının fiziki olarak gecikmesi olarak tanımlanmış, aynı Kanun'un 3. maddesinde; önlem alınmasını gerektiren hallerin; dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın Türkiye'de bir üretim dalında maddi zarara yol açması veya maddi zarar tehdidi oluşturması veya bir üretim dalının kurulmasını fiziki olarak geciktirmesi olduğuna değinilmiş, 4. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen damping incelemesi yapabileceği, şikayet ve incelemeye ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle tespit edileceği öngörülmüş, 5. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün görevleri belirlenmiş, 13. maddesinde ise; soruşturma sonucunda, dampingli veya sübvansiyonlu ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen ve Bakanlıkça onaylanarak kesinleşen damping marjı veya sübvansiyon miktarı kadar veya zararı ortadan kaldıracak daha az bir oran veya miktarda dampinge karşı vergi veya telafi edici vergi alınacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 30.10.1999 tarih ve 23861 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde, normal değerin hesaplanmasına ilişkin esaslara, 9. maddesinde ihraç fiyatının belirlenmesine, 17. maddesinde zararın tespitine, 19. maddesinde şikayet ve incelemeye, 20. maddesinde de soruşturma açılmasına ilişkin esaslara yer verilmiştir.
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Kanun ile Yönetmeliğin ilgili hükümlerine göre, haksız rekabete karşı bir üretim dalının korunması ve/veya ithal ülkesinin sanayisinin bozulmasının önlenmesi amacıyla getirilen dampinge karşı verginin, yerli üretim dalında somut ve tespit edilebilir zarara sebep olduğunun veya olacağının belirlenmesi halinde, dampinge konu ithalattan, normal değer ile ithale konu malın ihraç değeri arasındaki fark esas alınarak tahsil edileceği düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda, T.C. Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğünce yapılan damping incelemesi sonucu; Amerika Birleşik Devletleri menşeli ''beyazlatılmamış kratflayner kağıtlar'' isimli eşyanın ithalatında, 14/07/2015 tarih ve 29416 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2015/8 sayılı ve 07/03/2017 tarih ve 3000 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğler gereği yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlemlerin askıya alınmasına ilişkin kararın davaya konu yapılan 2019/19 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ ile yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır.
2015/28 sayılı Tebliğ uyarınca Amerika Birleşik Devletleri menşeli beyazlatılmamış kağıtların ithalinde CIF bedelin %9,43'ü ilâ %19,96'sı arasında firma bazında değişen oranlarda dampinge karşı önlem yürürlüğe konulmuş, yürütülen soruşturma sonucu 2017/1 sayılı tebliğ uyarınca da, söz konusu önlemin, %12,24'ü ile %19,19 arasında firma bazında değişen oranlarda uygulanmasına devam edilmesi kararlaştırılmıştır.
İncelemede, sözü edilen eşyanın ithalatında 2015/28 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ uyarınca … (IP) firması için CIF bedelin %9,43'ü, … firması için CIF bedelin %15,06'sı ve diğer firmalar için CIF bedelin %19,96'sı oranında dampinge karşı önlemin yürürlüğe konulmasından sonra 2016 yılında başlatılan soruşturma çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşik üretici/ihracatçıların ihraç fiyatını düşürerek önlemi etkisiz kılıp kılmadığının incelendiği ve beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalatında 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ uyarınca mevcut önlemin International … firması için CIF bedelin %12,24, … firması için CIF bedelin %15,06'sı ve diğer firmalar için CIF bedelin %19,96'sı oranında uygulanmasının öngörüldüğü, 25/06/2018 tarihli ve 30459 sayılı Resmi Gazetede yaımlanan Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar ile söz konusu eşyanın Amerika Birleşik Devletleri'nden ithalatında %10 oranında ek mali yükümlülük getirildiği, 15/08/2018 tarih ve 30510 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar ile bu yükümlülüğün %20 seviyesine artırıldığı, benzer ürünün tek yerli üreticisi olarak yerli üretim dalını temsil etme niteliğini haiz … Kağıt Ambalaj Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (…)'nın söz konusu eşyanın Amerika Birleşik Devletleri'nden 2016, 2017, 2018 yıllarına ait ithalatına ilişkin toplam ithalat miktarı ve tutarları ile ithalat birim fiyatlarının incelendiği ve eşyanın anılan yıllarda yurt içi tüketim endeksi ve pazar payı endeksine göre gerçekleşen miktarları ile birlikte değerlendirmeye tabi tutularak, bu yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nden gerçekleştirilen ithalatın yerli üreticinin fiyatlarını kırıp kırmadığı, dolayısıyla bahse konu eşya için yürürlükte bulunan dampinge karşı önlemin ve ek mali yükümlülüklerin etkisinin belirlenmesi yolunda incelemeye gidildiği anlaşılmaktadır. İnceleme sonucu; yerli üretim dalında endekslenmiş toplam ithalatın 2016 yılında 100, 2017 yılında 87, 2018 yılında 70 birim olarak gerçekleştiği, Amerika Birleşik Devletleri'nden gerçekleştirilen endekslenmiş toplam ithalatın ise 2016 yılında 100, 2017 yılında 80, 2018 yılında ise 77 birim olduğu, bu yönüyle ürünün hem toplam ithalatının hem de Amerika Birleşik Devletleri'nden ithalatının azaldığı, endeksleme yöntemiyle yapılan inceleme ile eşyanın yerli üreticisinin yurt içi üretim miktarı ve yurt dışı satış miktarının da 2016 yılından itibaren 2018 yılına kadar azaldığı belirlenmiş, yerli üreticinin pazar payının da aynı azalma eğiliminde olduğu ortaya konulmuş ve Amerika Birleşik Devletleri'nin pazar payının ise 2016 ve 2017 yıllarına göre arttığı saptanmıştır. Yerli üreticinin ortalama maliyetlerindeki azalış hızının yurt içi birim satış fiyatlarının artış hızının üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle yerli üreticinin piyasada eşyanın fiyatını istediği gibi belirlediği sonucuna varılmış, yerli üreticinin değer anlamında karlılığının yıllar itibarıyla arttığı, yerli üretici tarafından da dampinge karşı alınan önlemin ve ek mali yükümlülüğünün sektörün ithalattan kaynaklı mağduriyetlerin önlenmesinde önemli bir rolü olduğunu yerli üretimin eşyanın talebinin ancak %13-15'ini karşılama kabiliyetini bulunması nedeniyle eşyanın yurt dışından temin edilmesi gerektiğini beyan ettiği ortaya konulmuş, ayrıca dampinge karşı önleme ve ek mali yükümlülüğe ilişkin olarak hesaplanan gümrük ihraç fiyatlarının 2016-2018 yıllarında arttığı ve bu önlem ve yükümlülüklere tabi olmaksızın hesaplanan ihraç fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğinin anlaşılması nedeniyle, eşya için uygulanan dampinge karşı önlemin askıya alınmasıyla kısa ve uzun vadede yerli üretim dalındaki zararın devam etmesi veya yenilenmesi ihtimalinin bulunmadığı sonucuna varılarak, Amerika Birleşik Devletleri menşeli söz konusu eşyaya yönelik olarak uygulanan dampinge karşı önlemin askıya alınması yolunda değerlendirme yapılmış ve dava konusu Tebliğ yürürlüğe konulmuştur.
Bu durumda, mevzuata uygun olarak yapılan inceleme ile daha önce 2015/28 sayılı ve 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğler uyarınca uygulanan dampinge karşı önlem ile Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Kararlar doğrultusunda uygulanan ek mali yükümlülük değerlendirilerek , dampinge karşı önlemin geçici süre ile askıya alınması için gerekli koşulların oluştuğu sonucuna varılması üzerine yürürlüğe konulan Tebliğin hukuka aykırı olduğu yolundaki iddiada isabet görülmemiştir.
Öte yandan; Anayasa'nın 90. maddesinin beşinci fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu; bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı yolundaki hüküm, andlaşmaların iç hukukta yasalar üstü olduğunu ve yürütme ve yargı organları için bağlayıcı nitelik taşıdığını ortaya koyduğundan, bahse konu Anlaşma uyarınca, değişen ticari koşullar gereği Amerika Birleşik Devletleri menşeli ithalat için diğer ülkelerden yapılan ithalatta uygulanması öngörülmemiş olan ek mali yükümlülük uygulandığı göz önünde bulundurulduğunda Tebliğ ile Anayasa'nın eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yolundaki davacı iddiasına itibar etmek olanaklı değildir. Kaldı ki; Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da kabul edildiği üzere; Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi eylemli değil, hukuksal eşitliği ifade ettiğinden; bu cümleden olmak üzere, aynı hukuksal (koşul ve nitelik itibarıyla) durumlarda olanların aynı, ayrı hukuksal durumlarda olanların ayrı kurallara bağlı tutulmasıyla Anayasa'nın öngördüğü eşitliğin çiğnenmiş olmayacağı dikkate alındığında, uluslararası Anlaşmaya dayalı uygulamanın Anayasa'nın anılan ilkesini ihlal eder niteliği de bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Amerika Birleşik Devletleri menşeli 4804.11.11.10.00, 4804.11.15.10.00, 4804.11.90.10.11, 4804.11.90.10.12 gümrük tarife istatistik pozisyonlarında sınıflandırılan beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalatında, yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlemlerin askıya alınmasına ilişkin 07/06/2019 tarih ve 30794 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2019/19 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
Anti Damping Anlaşması'nın “Damping Tespiti” başlıklı 2. maddesinin 2.1 paragrafında, bu Anlaşma uyarınca, bir ülkeden başka bir ülkeye ihraç edilen ürünün ihraç fiyatının, normal ticari işlemler içinde, ihracatçı ülkede tüketime konu benzer ürünün karşılaştırılabilir fiyatından daha düşük olduğunda, söz konusu ürünün dampingli olduğu, yani bir başka ülkenin pazarına daha düşük bir fiyatla sokulduğunun kabul edileceği kurala bağlanmıştır.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun'un "amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ithalatta haksız rekabet hallerinde dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir kurul oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsayacağı hükme bağlanmış; "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde, ''damping'', bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olması; ''ihraç fiyatı'', ihraç amacıyla satılan mal için fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyat; ''benzer mal'', dampinge veya sübvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir mal, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri taşıyan başka bir mal; ''normal değer'', ihracatçı veya menşe ülkede tüketime konu benzer mal için normal ticari işlemler sonucunda fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken karşılaştırılabilir fiyat yahut ihracatçı ülke veya menşe ülkenin iç piyasasında normal ticari işlemler çerçevesinde benzer malın satışlarının olmaması ya da bu satışların uygun bir karşılaştırma yapılmasına elverişli bulunmaması durumunda, benzer malın üçüncü bir ülkeye ihracatında temsil niteliğini haiz karşılaştırılabilir fiyat veya menşe ülkedeki maliyetine makul bir kar marjının eklenmesiyle tespit edilen fiyat; ''damping marjı'', normal değerin ihraç fiyatını aştığı miktar; ''zarar'', bir üretim dalında maddi zararı, maddi zarar tehdidini veya bir üretim dalının kurulmasının fiziki olarak gecikmesi şeklinde tanımlanmış; aynı Kanun'un 3. maddesinde, önlem alınmasını gerektiren haller, dampinge konu olan ithalatın Türkiye'de bir üretim dalında maddi zarar tehdidi oluşturması veya bir üretim dalının kurulmasını fiziki olarak geciktirmesi olarak belirlenmiş; 4. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen damping incelemesi yapabileceği, şikayet ve incelemeye ilişkin usul ve esasların çıkarılacak Yönetmelikle tespit edileceği; 5. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün, şikayet üzerine veya gerektiğinde re'sen verilen bilgi ve belgeler veya mevcut diğer bilgilerin ışığı altında ön incelemeyi yapmak, soruşturma açılıp açılmayacağı hususunda kurula teklif sunmak, soruşturma açılması halinde, soruşturmayı yürütmek ve önlemlerle ilgili kurula teklif sunmakla görevli olduğu; 6. maddesinde, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulunun, soruşturma sonuçlarını değerlendirmek, bunun gerektireceği tedbirleri almak ve kesin önlem kararını Bakanlığın onayına sunmakla görevli olduğu belirtilmiş; 7. maddesinde yapılan soruşturma sonucunda Kurul tarafından belirlenen ve Bakanlıkça onaylanan damping marjı kadar dampinge konu malın ithalatında dampinge karşı vergi alınacağı; 10. maddesinde, re'sen veya şikayet üzerine yapılan inceleme sonucunda dampinge konu olan ithalatın ve bu ithalattan kaynaklanan zararın varlığı konusunda yeterli delillerin bulunması durumunda soruşturma açılacağı, soruşturmanın usul ve esaslarının Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelik ile tespit edileceği; 13. maddesinde, soruşturma sonucunda dampingli ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen ve Bakanlıkça onaylanarak kesinleşen damping marjı kadar veya zararı ortadan kaldıracak daha az bir oran veya miktarda dampinge karşı vergi alınacağı hükümlerine yer verilmiştir.
3577 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde, ''benzer mal'', dampinge veya sübvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir malı, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri taşıyan başka bir malı ifade ettiği; 5. maddesinin 3. fıkrasında, aralarında bir ortaklık ilişkisi veya telafi edici düzenleme bulunan taraflar arasındaki satışlarda uygulanan fiyatların, fiyatların bu ilişkiden etkilenmediği kanıtlanmadıkça, normal ticari işlem kabul edilmeyebileceği ve normal değerin hesaplanmasında göz önüne alınmayabileceği, aynı maddenin 6.fıkrasında, normal değerin belirlenmesi için benzer malın ihracatçı ülkenin iç piyasasında veya üçüncü bir ülkeye ihracatında birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderlerinin eklenmesinden oluşan tutardan daha düşük bir fiyatla satıldığı hallerde; bu satışların, fiyatları nedeniyle normal ticari işlemler içinde gerçekleşmiş olarak kabul edilmeyebileceği; 6. maddesinde, maliyetlerin normal olarak soruşturmaya konu olan ihracatçı veya üretici tarafından tutulan kayıtlar esas alınarak hesaplanacağı; 7. maddesinde, piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalatta normal değerin, Türkiye'de benzer mal için fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken fiyat veya Türkiye'de benzer malın birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri ile makul bir kârın eklenmesiyle oluşturulan değer göz önüne alınarak hesaplanabileceği; 9. maddesinde, ihracatçı ile ithalatçı ya da üçüncü bir taraf arasında ortaklık veya telafi edici bir düzenleme bulunması nedeniyle ihraç fiyatının güvenilir olmadığı durumlarda, ihraç fiyatının, bağımsız ilk alıcıya yeniden satış fiyatı esas alınarak oluşturulabileceği, bu durumda ithalat ile yeniden satış arasında gerçekleşen tüm gider ve karların hesaba katılacağı; 10. maddesinde, ihraç fiyatı ile normal değer arasında adil bir karşılaştırma yapılmasını teminen bu karşılaştırmanın, aynı ticari aşamada, tercihen fabrika çıkış aşamasında yapılacağı; fiyat karşılaştırmasında, satış şartları, vergilendirme, ticari aşamalar, miktarlar ve fiziksel özelliklerdeki farklılıklar ile karşılaştırmayı etkileyen diğer farklılıkların göz önüne alınacağı; 11. maddesinde, damping marjının, normal değer ve ihraç fiyatının, ağırlıklı ortalama veya işlem bazında karşılaştırılması suretiyle hesaplanacağı; 17. maddesinde, maddi zarar tespitinin somut delillere dayanması ve dampingli ithalatın hacmi ve bu ithalatın iç piyasadaki benzer mal fiyatları ile yerli üretim dalı üzerindeki etkilerinin nesnel incelemesini içermesi gerektiği, bir ürünün birden fazla ülkeden ithalatının eş zamanlı olarak soruşturmaya konu olması halinde, bu ithalatın etkilerinin toplu olarak değerlendirilebileceği, böyle bir değerlendirmenin her bir ülkeden yapılan ithalat için damping marjı ve ithalat miktarının ihmal edilebilir oranlardan fazla olması ve ithal malların kendi aralarındaki ve ithal mallarla yerli benzer mal arasındaki rekabet şartları bakımından, ithalatın etkisinin toplu olarak değerlendirilmesinin uygun olduğunun belirlenmesi halinde yapılabileceği, dampingli ithalatın fiyatlarının Türkiye'deki benzer malın fiyatının önemli ölçüde altında kalıp kalmadığı veya bu ithalatın önemli ölçüde fiyatları düşürücü ya da fiyat artışlarını engelleyici etki yaratıp yaratmadığının inceleneceği, dampingli ithalatın üretim dalı üzerindeki etkisinin incelenmesi sırasında satışlar, kârlar, üretim, piyasa payı, verimlilik, yatırım hasılatı ve kapasite kullanımındaki fiili ve potansiyel azalma, büyüme veya yatırımları artırma yeteneği üzerindeki olumsuz etkiler dahil olmak üzere, üretim dalının durumu ile ilgili tüm etkenleri ve göstergeleri kapsayacağı ve dampingli ithalatın yerli üretim dalına zarar verdiği hususunun bu faktörler çerçevesinde ortaya konması, dampingli ithalat ile yerli üretim dalının maruz kaldığı zarar arasındaki nedensellik bağının mevcut delillere dayandırılması ve dampinge konu olan ithalat dışındaki nedenlerden kaynaklanan zararın bu ithalata atfedilmemesi gerektiği, dampingli ithalatın etkisinin en dar mal grubu ya da yelpazesinin incelenmesi suretiyle yapılacağı; 19. maddesinde, dampinge konu ithalattan zarar gördüğünü iddia eden üreticilerin İthalat Genel Müdürlüğüne yazılı olarak başvurabileceği, şikayetin, damping, zarar ve dampinge konu ithalat ile iddia edilen zarar arasındaki nedensel ilişkiyi gösteren delilleri içermesi gerektiği; başvuruda, başvuru sahibinin makûl olarak temin edebileceği, şikayette bulunanın kimliği ve ürettiği benzer ürün miktarı ve değeri ile ilgili açıklamaları, dampinge konu olduğu iddia edilen ürünün eksiksiz bir tanımını, menşe veya ihracatçı ülkenin veya ülkelerin adları, bilinen ihracatçı, üretici ve ithalatçılarının adları, menşe ülke iç piyasa fiyatları, ihraç fiyatlarının, iddia edilen zararın dampinge konu ithalattan kaynaklandığına ilişkin delillere ilişkin bilgilerin yer alması gerektiği; 18. maddesinde, yerli üretim dalının, benzer malın Türkiye'deki tüm üreticilerini veya bu malın Türkiye üretiminin önemli bir bölümünü gerçekleştiren üreticileri ifade edeceği; ancak, üreticilerin ihracatçılar veya ithalatçılarla ilişkili bulunmaları veya kendilerinin dampinge veya sübvansiyona konu olduğu iddia edilen malın ithalatçısı olmaları halinde, yerli üretim dalı, üreticilerin geri kalan bölümünü ifade edeceği, üreticilerin ihracatçılar veya ithalatçılarla ilişkili olduğu sayılani hallerde kabul edileceği, bu hallerin a) biri doğrudan veya dolaylı olarak diğerini kontrol ediyorsa, veya b) her ikisi doğrudan veya dolaylı olarak üçüncü bir şahıs tarafından kontrol ediliyorsa, veya c) bu ilişkinin ilgili üreticinin ilişkili olmayan üreticilerden farklı davranmasına neden olduğuna dair inandırıcı veya şüphe uyandıran geçerli gerekçeler bulunması şartıyla, ikisi birlikte doğrudan veya dolaylı olarak üçüncü bir şahsı kontrol ediyorlarsa, bu maddede belirtilen taraflardan biri, hukuken veya işlevsel olarak, diğer taraf üzerinde kısıtlama uygulayacak veya diğerini idare edecek bir konumda bulunuyor ise, bu tarafın diğerini kontrol ettiğinin kabul edileceği; 26. maddesinde, ilgili taraflardan birinin işbirliğine gelmemesi halinde geçici veya nihai belirlemelerin mevcut verilere göre yapılabileceği ve söz konusu taraf açısından soruşturmanın sonucunun işbirliğine gelinmesi haline nazaran daha az avantajlı olabileceği; 28. maddesinde, damping marjının %2 oranında düşük olduğu ve birden fazla ülkenin soruşturmaya konu olması halinde ithalat miktarının, tek tek %3'ün altında olan ülkelerin toplam paylarının %7'yi geçmediği hallerin ihmal edilebilir oranlar olduğu; 31. maddesinde, bir damping veya sübvansiyon soruşturması açılması kararı ile soruşturma sırasında alınan geçici önlem, kesin önlem, taahhüt durdurma ve kapatma kararlarının Resmi Gazete'de yayımlanacak bir tebliğle ilan edileceği; 35. maddesinde, kesin önlemlerin, yürürlüğe girme tarihlerinden veya damping veya sübvansiyon incelemesi ile zarar incelemesini birlikte kapsayan en son gözden geçirme soruşturmasının sonuçlandığı tarihten itibaren 5 yıl sonra yürürlükten kalkacağı, yürürlükten kalkacak olan önlemlerin, 5 yıllık yürürlük süresinin son yılı içinde Resmi Gazete’de yayımlanacak bir tebliğle ilan edileceği, yürürlük süresinin sona ermesinden en geç 3 ay önce önleme konu olan ürünün yerli üreticileri yeterli delillerle birlikte Genel Müdürlüğe yazılı olarak başvurarak bir nihai gözden geçirme soruşturması açılmasını talep edebileceği, ayrıca, 5 yıllık süresi biten ve yürürlükten kaldırılan önlemlerin de Resmi Gazete’de yayımlanacak bir tebliğle ilan edileceği, nihai gözden geçirme soruşturmasının yerli üreticilerin yazılı başvurusu üzerine veya re’sen açılacağı ve soruşturmaya konu önlemin soruşturma sonuçlanıncaya kadar yürürlükte kalmaya devam edeceği, kesin önlemin yürürlük süresinin sona ermesi ile dampingin veya sübvansiyonun ve zararın devam edeceğine veya yeniden meydana geleceğine dair yeterli delillerin bulunması halinde soruşturma açılacağı, bu kapsamda örneğin, dampingin veya sübvansiyonun ve zararın devam ettiği veya yürürlükte bulunan önlemin etkisiyle zararın tamamen veya kısmen ortadan kalktığı veya ihracatçıların ya da pazar şartlarının gelişiminden, zarar verici dampingin veya sübvansiyonun devam etmesinin muhtemel olduğu hususlarında deliller sunulabileceği, bu soruşturmada önleme konu ürünün ihracatçılarına, üreticilerine, ihracatçı ülke temsilciliğine ve yerli üreticilerine (sübvansiyon soruşturmalarında, ilave olarak, menşe ülkeye) gözden geçirme başvurusunda yer alan hususlarda görüşlerini belirtme ve karşı savlarını dile getirme olanağı tanınacağı; nihai kararın, önlemin sona ermesi halinde damping veya sübvansiyon ve zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı konusunda usulüne uygun olarak belgelendirilerek sunulan tüm delillerin dikkate alınması suretiyle verileceği; Yönetmeliğin ek 1. maddesinde ise, piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalata yönelik damping soruşturmalarında, ilgili ülkedeki üreticilerin, soruşturma konusu ürünün üretiminde ve satışında, maddede bentler halinde sayılan ölçütler çerçevesinde piyasa ekonomisi koşullarının geçerli olduğunu yeterli deliller ile ibraz etmesi halinde bu üreticiler için normal değerin tespitinde Yönetmeliğin 5. maddesinin uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir.
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında 99/13482 sayılı Karar'ın "Kesin Önlemlerin Askıya Alınması" başlıklı 9. maddesinde, pazar koşullarının geçici olarak değişmesi nedeniyle , önlemlerin askıya alınması sonucunda yerli üretim dalındaki zararın devam etme ve yinelenme ihtimalinin bulunmaması ve ilgili üreticilerin konuya ilişkin görüşlerinin de dikkate alınması kaydıyla , en az bir yıl yürürlükte bulunan önlemlerin uygulanmasının, Kurul'un kararı ve Bakanlık onayı ile 9 ay süresince geçici olarak durdurulabileceği ve bu sürenin en fazla bir yıl uzatılabileceği hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayda, T.C. Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğünce yapılan damping incelemesi sonucu; Amerika Birleşik Devletleri menşeli ''beyazlatılmamış kratflayner kağıtlar'' isimli eşyanın ithalatında, 14/07/2015 tarih ve 29416 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2015/8 sayılı ve 07/03/2017 tarih ve 3000 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğler gereği yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlemlerin askıya alınmasına ilişkin kararın davaya konu yapılan 2019/19 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ ile yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır.
2015/28 sayılı Tebliğ uyarınca Amerika Birleşik Devletleri menşeli beyazlatılmamış kağıtların ithalinde CIF bedelin %9,43'ü ilâ %19,96'sı arasında firma bazında değişen oranlarda dampinge karşı önlem yürürlüğe konulmuş, yürütülen soruşturma sonucu 2017/1 sayılı tebliğ uyarınca da, söz konusu önlemin, %12,24'ü ile %19,19 arasında firma bazında değişen oranlarda uygulanmasına devam edilmesi kararlaştırılmıştır.
İncelemede, sözü edilen eşyanın ithalatında 2015/28 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ uyarınca … firması için CIF bedelin %9,43'ü, … firması için CIF bedelin %15,06'sı ve diğer firmalar için CIF bedelin %19,96'sı oranında dampinge karşı önlemin yürürlüğe konulmasından sonra 2016 yılında başlatılan soruşturma çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşik üretici/ihracatçıların ihraç fiyatını düşürerek önlemi etkisiz kılıp kılmadığının incelendiği ve beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalatında 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ uyarınca mevcut önlemin … firması için CIF bedelin %12,24, … firması için CIF bedelin %15,06'sı ve diğer firmalar için CIF bedelin %19,96'sı oranında uygulanmasının öngörüldüğü, 25/06/2018 tarih ve 30459 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar ile söz konusu eşyanın Amerika Birleşik Devletleri'nden ithalatında %10 oranında ek mali yükümlülük getirildiği, 15/08/2018 tarih ve 30510 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar ile bu yükümlülüğün %20 seviyesine artırıldığı, benzer ürünün tek yerli üreticisi olarak yerli üretim dalını temsil etme niteliğini haiz … Kağıt Ambalaj Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin söz konusu eşyanın Amerika Birleşik Devletleri'nden 2016, 2017, 2018 yıllarına ait ithalatına ilişkin toplam ithalat miktarı ve tutarları ile ithalat birim fiyatlarının incelendiği ve eşyanın anılan yıllarda yurt içi tüketim endeksi ve pazar payı endeksine göre gerçekleşen miktarları ile birlikte değerlendirmeye tabi tutularak, bu yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nden gerçekleştirilen ithalatın yerli üreticinin fiyatlarını kırıp kırmadığı, dolayısıyla bahse konu eşya için yürürlükte bulunan dampinge karşı önlemin ve ek mali yükümlülüklerin etkisinin belirlenmesi yolunda incelemeye gidildiği anlaşılmaktadır. İnceleme sonucu; yerli üretim dalında endekslenmiş toplam ithalatın 2016 yılında 100, 2017 yılında 87, 2018 yılında 70 birim olarak gerçekleştiği, Amerika Birleşik Devletleri'nden gerçekleştirilen endekslenmiş toplam ithalatın ise 2016 yılında 100, 2017 yılında 80, 2018 yılında ise 77 birim olduğu, bu yönüyle ürünün hem toplam ithalatının hem de Amerika Birleşik Devletleri'nden ithalatının azaldığı, endeksleme yöntemiyle yapılan inceleme ile eşyanın yerli üreticisinin yurt içi üretim miktarı ve yurt dışı satış miktarının da 2016 yılında itibaren 2018 yılına kadar azaldığı belirlenmiş, yerli üreticinin pazar payının da aynı azalma eğiliminde olduğu ortaya konulmuş ve Amerika Birleşik Devletleri'nin pazar payının ise 2016 ve 2017 yıllarına göre arttığı saptanmıştır. Yerli üreticinin ortalama maliyetlerindeki azalış hızının yurt içi birim satış fiyatlarının artış hızının üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle yerli üreticinin piyasada eşyanın fiyatını istediği gibi belirlediği sonucuna varılmış, yerli üreticinin değer anlamında kârlılığının yıllar itibarıyla arttığı, yerli üretici tarafından da dampinge karşı alınan önlemin ve ek mali yükümlülüğünün sektörün ithalattan kaynaklı mağduriyetlerin önlenmesinde önemli bir rolü olduğunu, yerli üretimin eşyanın talebinin ancak %13-15'ini karşılama kabiliyetinin bulunması nedeniyle eşyanın yurt dışından temin edilmesi gerektiğini beyan ettiği ortaya konulmuş, ayrıca dampinge karşı önleme ve ek mali yükümlülüğe ilişkin olarak hesaplanan gümrük ihraç fiyatlarının 2016-2018 yıllarında arttığı ve bu önlem ve yükümlülüklere tabi olmaksızın hesaplanan ihraç fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğinin anlaşılması nedeniyle, eşya için uygulanan dampinge karşı önlemin askıya alınmasıyla kısa ve uzun vadede yerli üretim dalındaki zararın devam etmesi veya yenilenmesi ihtimalinin bulunmadığı sonucuna varılarak, Amerika Birleşik Devletleri menşeli söz konusu eşyaya yönelik olarak uygulanan dampinge karşı önlemin askıya alınması yolunda değerlendirme yapılmış ve dava konusu Tebliğ yürürlüğe konulmuştur.
Anayasa'nın 90. maddesinin 5. fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu; bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, uluslararası andlaşmaların iç hukukta kanunların üstünde olduğu, bahse konu Anlaşma uyarınca, değişen ticari koşullar gereği Amerika Birleşik Devletleri menşeli ithalat için diğer ülkelerden yapılan ithalatta uygulanması öngörülmemiş olan ek mali yükümlülük uygulandığı göz önünde bulundurulduğunda, geçici önlem uygulanan diğer ülkeler ile Amerika Birleşik Devletleri'nin aynı hukuki durumda olmadığı, pazar koşullarının geçici olarak değişmesi durumunun sadece Amerika Birleşik Devletleri menşeli ithalatlar için geçerli olduğu, bu durumda, Tebliğ ile Anayasa'nın eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yolundaki davacı iddiasına itibar edilemeyeceği, nitekim, Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında, aynı hukuksal durumlarda olanların aynı, farklı hukuksal durumlarda olanların farklı kurallara bağlı tutulmasının, Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırı olmayacağı yönündeki değerledirmeleri dikkate alındığında, uluslararası andlaşmaya dayalı uygulamanın anılan ilkeyi ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, mevzuata uygun olarak yapılan inceleme ile ,daha önce 2015/28 sayılı ve 2017/1 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğler uyarınca uygulanan dampinge karşı önlem ile Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Kararlar doğrultusunda uygulanan ek mali yükümlülük değerlendirilerek, dampinge karşı önlemin geçici süre ile askıya alınması için gerekli koşulların oluştuğu sonucuna varılması üzerine yürürlüğe konulan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2019/19 sayılı Tebliğ'de hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Aşağıda dökümü yapılan … Türk Lirası yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.