7. Hukuk Dairesi 2014/17300 E. , 2015/642 K.
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Belediye vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2)Davacı vekili, davacının davalı Belediye"de çalışırken 6111 sayılı Yasa kapsamında başka bir kuruma nakledildiğini, yıllık izinlerinin eksik kullandırıldığını, fazla mesai yaptığını, hafta tatilleri ile milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, ilave tediye alacağının ödenmediğini iddia ederek yıllık izin ücreti ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece istek kısmen hüküm altına alınmış, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 08.10.2013 tarihli ilamı ile özetle, “1-...Davacının iş sözleşmesi sonardiğine göre davalı Belediye nezdinde geçen süreye ait kullanmadığı yıllık izinlerini talep edebilir. Bu nedenle davacının bu gerekçe ile yıllık izin ücretinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile talebin kabulü hatalıdır.
Öte yandan davacı vekilinin itiraz etmediği bilirkişi raporunda davacının toplam 172 gün yıllık izne hak kazandığı, 117 gününü kullandığı kabul edilerek bakiye süreye ait yıllık izin ücreti hesap edilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine mahkeme hakimi tarafından yıllık izin kullanım belgeleri üzerinde yapılan inceleme ile 106 gün yıllık izin kullandığı tespiti yapılmış ise de, bilirkişi raporuna davacının itirazı olmamakla onun açısından rapor kesinleştiğinden yapılacak değerlendirme de davalı aleyhine sonuç çıkarılması doğru değildir. Bu nedenle davacının 117 gün yıllık izin kullandığı kabul edilerek hazırlanan hesap raporundaki yıllık izin ücreti hüküm altına alınmalıdır.
2-Davacının milli bayram ve genel tatil çalışma ücreti uyuşmazlık konusudur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanık anlatımına göre davacının dini bayramların yarısı dışındaki tüm genel tatil ve milli bayram günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Dinlenen davacı tanıklarından biri bu konuda bilgisi olmadığını beyan ederken davalı tanıkları genel olarak davacının bu günlerde çalışmadığını söylemişlerdir. Beyanı hükme esas alınan tanık ise davacın dini bayramların yarısında çalışmadığını, diğer tatil günlerinde çalıştığını bildirmiştir.
Davalı Belediye"nin kamu kurumu olması, tüm iş ve işlemlerinin kayıt altında tutulmasının gerekliliği karşısında öncelikle davalı işverenden istek dönemini kapsar şekilde puantajlar ve ücret bordroları ve gerekirse ödemelerin banka kanalı ile yapılması halinde banka hesap kayıtları getirtilmeli, davacının milli bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı kayden tespit edilmeli, başka bir anlatımla davalının tuttuğu kayıtlara göre ödenmesi gereken alacak varsa hüküm altına alınmalıdır. Aksi halde soyut tanık anlatımına göre alacağın hüküm altına alınması mümkün olmadığından talep reddedilmelidir.
3-İlave tediye alacağı ihtilaflıdır.
Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde talep etmediği ilave tediye alacağını ilk kez ıslah dilekçesi vererek talep etmiştir.
Mahkemece istek hüküm altına alınmış ise de, dava tümden ıslah edilmediği gibi ıslah harcı ile birlikte başvuru harcı yatırılmadığından dilekçenin bir ek dava dilekçesi olarak kabulü de mümkün değildir. Bu nedenle bu alacak hakkında dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla ilave tediye alacağına ilişkin ıslah isteminin reddine karar vermek gerekirken bu alacak hakkında hüküm kurularak usulsüz ıslaha değer verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
4-Kabule göre de;
Davacının hesaplamalara esas son yevmiyesi bilirkişi tarafından 47,26 TL olarak kabul edilmiş ise de, dosya içinde bulunan 2011 yılı Ekim ayı bodrosuna göre davacının yevmiyesi 46,25 TL"dir. Raporda davacının 2011 yılından önceki dönem yevmiyelerinin de neye göre saptandığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece davacının son ay yevmiyesi ile ilgili bu farklılık üzerinde durulmamış ve son aylık ücretinin ve yevmiyesinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmemiş olması, ayrıca hesaplamalarda esas alınan geçmiş dönem yevmiyeleri açısından da geçmiş döneme ilişkin bordrolar getirtilerek bu miktarlara göre hesaplama yapılmamış olması hatalı olmuştur.” gerekçeleri ile bozulmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş, davalı Belediye"den puantaj ve sair kayıtların gönderilmesi için yazı yazmış, ek hesap raporu aldıktan sonra yeniden davanın kısmen kabulüne karar vermiş, ilave tediye alacağı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay"ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Mahkeme bozma kararına uyduğuna göre bozma doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. Bu kapsamda mahkeme davalı Belediye"den davacı işçinin çalışma gün ve saatlerine ilişkin belgeler ve puantaj kayıtlarının gönderilmesi için yazı yazmıştır. Gönderilen yazıya puantaj kaydı tutulmadığı yönünde cevap verilmiştir. Bu halde davacı işçinin davalı Belediye kayıtlarına göre milli bayram ve genel tatil çalışması tespit edilememiştir. Bu nedenle soyut ve çelişkili tanık anlatımları ile sonuca gidilmesi mümkün olmadığından milli bayram ve genel tatil çalışma ücretine ilişkin talebin reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile kabulü hatalı olmuştur.
O halde davalı Belediye vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı Belediyeye iadesine, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.